Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

Anayasa Mahkemesi Başkanı mı? İktidar sözcüsü mü?

Anayasa Mahkemesi Başkanı mı? İktidar sözcüsü mü?
 

Sanki İktidar sözcüsü mübarek!


Yargının tarafsız ve yansız olmasına ilk kurşun, sanırım Özal döneminde atılmıştı. Sayıştay Yasası Anayasaya aykırı şekilde değiştiriliyor ve Haşim Kılıç’a yüksek yargı yolları açılıyordu. 

Özal, Sayıştay kontenjanından Anayasa Mahkemesi üyeliğine onu böylece atamıştı. (Anayasayı bir kere delsek ne olur demişti rahmetli ama bu konu için mi, şimdi hatırlamıyorum açıkçası.) 

Rahmetli Özal’ın Nakşibendî tarikatından olduğu biliniyordu. Aynı tarikattan olduğu iddia edilen Haşim Kılıç, daha sonra Tülay Tuğcunun emekli olduğu 12 Haziran 2007 tarihinden beri vekâlet ettiği Anayasa Mahkemesi Başkanlığına seçilmişti. 

Haşim Kılıç’ın hukuksal bilgi ve birikimi yoktu çünkü o iktisatçıydı dolayısı ile epey tepkiler olmuştu. 

Kamuoyu gündemine o günlerde hanımının türbanlı olduğu ve evinde günah inancı ile televizyon olmadığından söz ediliyordu. 

Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildiği gün, bir basın mensubu kendisine 

-Siz laik misiniz? Sorusunu yönelttiğinde, kaçamak bir cevap alıyordu. 

Laik’im diyememiş “polemiğe girmeyelim şimdi” demişti. 

Böyle bir Mahkeme başkanının tarafsız olması imkânsızdır elbet. 

Bugün Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sözleri de aslen Özal zamanında dillendirilmişti... Ali Kırca’nın Siyaset Meydanın da Korkut Özal, ağabeyinin Cumhurbaşkanı iken kendisi ile yaptığı özel sohbette, Türkiye Devleti adının Anadolu Devleti olarak değiştirilmesi gerektiğinden söz ettiğini anlatmıştı. Bu sözleri milyonların önünde söylemişti. (Yani dikta rejimi ile üniter yapıyı ortadan kaldırmayı ilk o istemişti. Özal’ın kendisine göre büyük hayalleri vardı ama ömrü vefa etmedi.) 

Türkiye o günlerden bu günlere böylece gelmiş oldu sanki. 

İşte şimdi Sn. Kılıç, tıpkı bir iktidar sözcüsü gibi beyanat vermekten bunun için çekinmiyor. Öteden beri ardında bir güç var sanırım. 

CHP ye ver yansın ettiği sözlere bir bakalım. 

“Yargı organlarına yapılan seçimleri, bir yerleri ele geçirme planı olarak nitelemek büyük saygısızlıktır. 

“Yüksek yargı mensupları cesaretle özeleştiri yapmalıdır. Önerilen her çözümü kaos yaratır diye reddetme alışkanlığından vazgeçin” diyebiliyor. 

Gelmiş geçmiş hükümetler arasında şüphesiz kendi görüşlerini yatkın kişiler kadrolara alınmıştır ama AKP dönemindeki gibi bu kadar ayyuka çıkmamıştır. Bu sebepten ötürü Sn. Kılıç’ın söylediklerini yadırgamamak gerekir. Başka ne bekleyebiliriz ki? 

Ortadoğu da kazan kaynıyor. 

Çatışmalar, savaşlar devam ediyor ve insanlar birbirlerini boğazlıyorlar. Mısır’da 30 senedir diktatörlüğün sürdüren Mübarek, halkının yoksulluğa, baskıya, şiddete ve de hukuksuzluğa karşın ayaklandığını anlamak istemiyor. Anlasa da işine gelmiyor. Birbirlerini boğazlamasına, hatta öldürmelerine karşın inatla saltanatını korumaya çalışıyor. 

Bu hırs bence insanlıktan çok uzak kalmış, acımasızca hainliğe dönüşmüştür. Mübarek destekçileri ile muhalifler arasındaki gerilim devam ederken, diktatör hazretleri sanırım, sarayından büyük bir ihtiras içerisinde taraftarlarının muhalifleri öldürmeleri için dualar ediyordur. 

Duyduğu silah sesleri ona havai fişeklerle zaferini kutlama gibi geliyordur. 

Başbakan Erdoğan’ın Mübarek’e seslenişinde : “Halkın feryadına kulak vermemiz, onların dua ve beddualarına hazır olmamız gerek. Demokrasi ve özgürlüklere sonuna kadar sahip çıkılmalı.” Gibi sözler ederken beni yine güldürdü vallahi. 

El âleme verir talkımı, kendi yutar salkımı derler buna. Ey! Sayın başbakan, acaba siz kendi halkınızın sesine kulak veriyor musunuz? 

Bu arada 5 Türk Gazetecisine de darp edildiği duyumlarını aldık. 

Başbakan Erdoğan’ın sözlerine çok öfkelenen Mübarek, hırsını Türk gazetecilere darp ettirmekle çıkartıyor acaba? 

Böyle hainlere, böyle zalimlere Allahından bulsun demek az gelir bence. Yıllarca halkını sömürmüş, debdebeli saltanatını sürdürmüş bu ve bu gibi adamlar neden tarihten ders almazlar hayret ediyorum. (Saddam’ın son hali geliyor gözlerimin önüne.) Neticede her şeyin başı olduğu gibi, bir sonunun olacağını da düşünmelidirler. Dilerim o gün bir an önce gelir ve gerek Mısır halkı gerekse diğer mazlum halklar bir an önce huzura kavuşurlar. 

İşçilerimize yine biber gazları ve coplar. 

Bugün (02. Şubat. 2011) Torba Yasasını protesto için Ankara’ya giden işçilerimize tazyikli su, biber gazı sıkıldı. Hak arayan işçilerimize bunlar reva görüldü yine. İnanın içim daralıyor artık. Bundan böyle işçilerimiz protestolarına gaz maskeleri takarak, yağmurluk giyerek gitseler diye düşünüyorum. Zira seslerine aldırış edilmiyor nasılsa, bari ıslanıp gazlardan tıkanmasınlar. Yazık ya, bu insanlara. Bu ne acımasızlıktır? 

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..