Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Anayasa

DEĞİŞTİRİLMESİ TEKLİF BİLE EDİLEMEYENLER... 

Haziran seçimlerinin ardından yapılan değerlendirmeler süre dursun yeni parlamentonun önündeki en önemli ve öncelikli konunun yeni anayasa olduğu herkes ve her kesim tarafından kabul ediliyor. Tüm siyasi partiler ve toplumsal güçler 12 Eylül faşizminin dayattığı bu ayıplı anayasanın yerine insanı, hak ve özgürlükleri esas alan yeni, sivil bir anayasa yapılmasını talep ediyorlar. Ancak CHP başta olmak üzere yıllardır devletin resmi ideolojisini halka zorla kabul ettirmeye çalışanlar daha başından kırmızı çizgilerini çizerek, işi yokuşa sürmeye çalışıyorlar. “Halkın yönetime katılarak kendi kurallarını koyma hakkı” olarak da tanımlayabileceğimiz demokrasinin ruhuna ters bu durum, aslında yeni anayasanın önündeki en büyük engel. 

“Değiştirilmesi teklif bile edilemez” demek bile, bir toplumun geleceğine ipotek koymak anlamına gelmez mi? Şimdi ben burada “ yeni anayasada değiştirilemez hiçbir maddenin bulunmasını istemiyorum” dersem, suç mu işlemiş olacağım. Bir devlet vatandaşına niye bu zülmü reva görür? Bir dönem darbeyle yönetimi ele geçirmiş beş generalin isteğiyle anayasaya konmuş bu maddelerle kendi yurttaşını niye baskı altına alır? Haydi devlete egemen güçler, kendi resmi ideolojilerini halka zorla dayatmak istiyorlar da, kendisine sosyal demokrat diyen bir parti yönetimi ve örgütleri niye hala bu kırmızı çizgilerde direnirler? Kimsenin ülkenin başkentini başka yere taşımak, bayrağının rengini değiştirmek gibi bir niyeti ve talebi yokken, ısrarla bu maddelerin anayasanın başlangıç maddelerinde yer almasını, hatta değiştirilmesinin teklif bile edilmemesini isterler? 

Laiklik, ulusalcılık ya da Kemalizm adına kimi endişelerini dile getirmelerini anlarım da demokrasinin özüne aykırı bu ısrarı, üstelik de Kılıçdaroğlu’ nun genel başkanlığıyla başlayan yenilikçi hamlelerle birlikte anlayabilmek, hiç mümkün değil. Anlaşılan o ki, CHP seçim şokunu hala atlatamadı. Deniz Baykal- Önder Sav ekibinin seçimin ertesi günü kurultay istemelerinin, Yeni CHP umuduyla moral bulan parti kadrolarını yeniden karamsarlığa ittiği bir gerçek. Ancak bundan daha önemli olan, parti yönetimine egemen olan statükocuların uzun yıllar boyunca CHP tabanına şırınga ettikleri resmi ideolojinin etkisinin öyle kısa sürede geçmeyeceğidir. 

Genel merkez düzeyinde süren kavgadan kim galip çıkarsa çıksın, parti tabanı daha uzunca bir süre Kemalist ideolojinin etkisinden kurtulamayacaktır. Yani yukarısı değişmek istese bile aşağısı bir süre değişime ve Yeni CHP ye direnecektir. CHP ye oy veren kitleler resmi ideolojinin tek yanlı uyguladığı propagandalarla öylesine koşullanmış ki, onları yeni bir pozisyona uyarlamak çok uzun zaman alacak. Kaldı ki, Kılıçdaroğlu; CHP de yeni bir düşünsel değişimin temsilcisi olarak genel başkanlığa gelmediği gibi, var olan siyasi konjoktörün zorlamasıyla dile getirmeye çalıştığı kimi yenilikçi ve özgürlükten yana söylemleri daha ne kadar sürdürebilir, bu konuda çok umutlu olmamak gerekiyor. 

Üstelik Kılıçdaroğlu’ nun seçimler sırasında sergilediği yüksek performansı; yaşamı boyunca devlet merkezli bir siyaseti kendisine rehber edinmiş, CHP yi statükonun temsilcisi olarak görmüş Baykal gibilerle mücadele etmeye yeter mi? Hem CHP tabanının çoğunluğunu temsil eden endişeli modernlerin kimi kaygılarının giderilmesi, hem de AK Partinin başlattığı ve devam ettireceğini iddia ettiği demokratik açılımların, yeni anayasanın yapılabilmesi için Kemal Kılıçdaroğlu’ nun daha bir süre CHP nin başında kalması gerekir diye düşünüyorum. Belki o zaman seçim kampanyalarının sonlarına doğru Kılıçdaroğlu’ nun başlattığı “özeleştiri” geleneği CHP de yerleşir ve yapay gerekçeler yerine seçim sonuçlarına daha gerçekçi ve objektif değerlendirmeler yaparlar. ayhanongun@gmail.com 

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..