Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '13

 
Kategori
Anılar
 

Anılar anılar şimdi gözümde canlandılar

Çok tatlı bir tatil sayfasını daha kapattıktan sonra sahalara geri döndüm. O tatlı tatil kısmısını bir ara uzun uzadıya yazacağım. Belki de yazacağım tek faydalı şey o olacaktır. En azından yurtiçi ya da yurtdışı tatil merak edenlere ufakcık bir yol göstermiş olurum, faydalı olduğumu hissederim. Sanırım işbaşı yapınca azcık azcık depresyon kapılarını itekler oldum, hayırlı bir iş yapıp, hayır dua almak istiyorum dostlarım. Olur ya şu bulunduğum kapı önünden uzaklaşırım bir umut.

Peki sanıyor musunuz ki gerçekten ben yalnızca işe başladığım, tatil sayfasını kapadığım için böyle oldum. Lan olur mu öyle şey, ben böyle bir sebepten depresyona neyim girmem arkadaş. Hele ki dün bir de doğum günümdü. Hala 30 olmamanın verdiği rahatlıkla yaş günlerinde mutlu olabilen ender kişilerdenim ben. 30 olsam da mutlu olurum ne ki, yeterkii metabolizmam yavaşlayıp beni balık etlilikten balinalığa doğru itmesin. Hani tanıdığım doktolar bile benim yediklerimle sahip olduğum kilolar arasında bir bağlantı kuramıyorlar, "nasıl olur" sorusu kurcalıyor beyinlerini. İşte ben de bunu metabolizmama bağlıyorum, ve dedikleri gibi 30dan sonra bu sistem yavaşlayacaksa işte o zaman babayı aldım demektir. Kahvaltıyı bir tüm somunla yapabiliyorum, ya da pideyse ve çıtır çıtırsa bu bir buçuğa kadar çıkabiliyor bu limit. En son ki vukuatımda ise, İzmire gittiğimde canım "Kumrucu Şevki" de 2 kumruyu ardarda yuvarladıktan sonra 3.cüyü de paket yaptırıp yemek istemiştim lakin karşımdaki bir çift gözün "gel gel çekinme beni de ye" diyen bakışlarıyla karşılaştığım an, şaka yaptım şaka yaptım diye manevra gerçekleştirmiştim. Yapıyorum ben bu densizliği canlar, tutamıyor kendimi yapıyorum. Ha öyle zayıf çelimsiz bir şey de değilim tabi ama bir obez de değilim. Gidişat her ne kadar bunu gösterse de görmezden gelmeye devam ediyorum. Kendini gerçekleştiren kehanet olmasına izin vermeyeceğim.

Peki benim depresyon eşiğine gelme sebebim ne?  Bir insan yetinmeyi bilecek arkadaş, bunu bilir bunu söylerim. İşin var gücün var para kazanıyorum yetmese de okumuşum kendi çapımda bişeyler. Hala bu okuma yükselme kariyer merakı da nedir, neyin nesidir. Al her yıl yaptığım gibi yine gittim sınavlarla mülakatlarla uğraştım. Sonuç: Çok uzun ve hastalıklı bir şekilde devam eden ve yine hastalıklı bir şekilde sonlanan bitişi bile bir yılıma malolmuş ilişkinin başkahramanın en yakın arkadaşıyla karşılaşmak. Kafamı gerçi çevirdiysem de anında kurtarmadı. Biliyordum ki, en kısa sürede ona haber uçacak ve o da beni canla başla aradığı koca şehirde eliyle koymuş gibi bulacak. Çalan telefonla kafam dağıldı, uzun süren bir konuşmadan sonra telefonu kaparken karşımda birinin olduğu hissiyatına kapıldım. Tabiki dostlarım, aynen karşımdaydı. Oncaa zaman sonra karşımda kotu ve tişörtüyle karşımdaydı, hiç değişmeyen o tarzıyla, yaşına rağmen yaşını hiç çaktırmayan tarzıyla. İşte hadi bakalım. Ne yapacaktım o an, orda. Beynim zehir gibi çalıştı, o an orda çalıştığı hızıyla çalışsaydı bugüne kadar girdiğim sınavlarda kimbilir şimdi nerelerde nerelerdeydim anasını satayim. Verilebilecek en insanı tepkiyi vererek, kalabalığın olduğu yere doğru yürüdüm, birilerinin bana sorduğu sorulara cevap veriyordum, baktım ki yanımdan geçti bana bakarak, az ilerdeki odanın kapısını açmaya çalıştı. Kapı kilitliydi. O an sadece orda olmak için geldiği ortadaydı. Az daha dolandı, gözleri de bana dolanarak. Sonra o koridordan çıktı. Birkaç dakikalığına gözden kayboldu, yaşasın gitti derken, yeniden döndü geldi dolaştı. Yine bir gözgöze gelme merasiminden sonra benim kafamı çevirmemle nereye kaybolduğunu bir daha göremedim. Sonra kendi sıramı savdım. Arkadaşlarımla birlikte çıktık, uzaklaştık.

O an anın getirdiği yoğunluk, kalabalık ve stresten hissedememişim sanırım. Eve gelince karmaşa geçince hiç de hoş olmayan şeyler hissetmeye başladım. Kendimi duygularıma karşı savunmak için tüm insanlığın kaçış stratejisi olan şimdiki zaman sevgilisini aramak istedim. Sonra kendime bunu yakıştıramadım, zamana bıraktım. Nasıl olsa geçecekti. En kötü zamanları bile geçirdiğime göre, bu haydi haydiye geçecekti. Daha önce daha kötü karşılaşmalar da yaşamıştım. Ve bu iğrenç ötesi tesadüflerin hesabını sevdiğime kapatmayacaktım. En azından bu kadar da ucuz bir hatun değilim.

Şimdi kafam azcık, loş, azcık dumanlı.

Siz siz olun dostlarım çapraşık kişilerden ve ilişkilerden uzak durun, ne kadar bitti deseniz de hiç beklemediğiniz o an çıkar ve yerden yere çarpar sizi, bilginize..

Aşkla kalın..  

 
Toplam blog
: 10
: 260
Kayıt tarihi
: 11.04.13
 
 

Lisansım eğitim üzerinedir. Lisansüstümü ne siz sorun ne ben söyleyeyimdir. Gezme, görme yeme içm..