Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bana gelen sana gelsin yar

Benim gibi çok narin, naif, kibarcık, en ufak bir kötü sözcükten etkilenen, farz-ı misal "salak" dendiğinde bile utançtan kıpkırmızı kesilen, bir insansanız kolay kolay küfür etmezsiniz. Şayet ben eğer küfür edeceksem, iyi ederim. Bir anda adeta "nurdan abla" kesilirim. Yetmez, "konyada yakalanan uyuşturucu tacirleri" ni de aratmam. Eğer damarıma sağlam basılmışsa o an " tipiyle dalga geçilen çocuk" olur " Adana çocuğuyuz olum biz" diye başlarım ve karşınızda tüm bu repliklerimi bütün hücrelerime işlemiş bir şekilde yüzünüze kusarım. Yaparım bunu. 

Merak edenler için şu an sadece konyada yakalanan uyuşturucu tacirlerindeki sakat bacaklı amca eşiğinde sinir ve küfür sınırım. Çünkü hayatta istediğiniz adeta totonuzu yırttığını bazı şeyler artık hiç de gereği kalmadığı zaman çıkar gelir ya, o saate kadar nerde olduğunu soramadığınız şeyler hani, hiçbirimizin yabancı olmadığı o şeyler. Çünkü haftalardır hayatımda iyiden iyiye baş gösteren bir varlık bu. Baş göstermekten öte ortalık karıştıran, rahatsızlık veren. Çünkü ben şimdi onun tüm hayatının ta .. istiyorum. Çünkü o beni bırakıp giderken benim hayatıma aynısını yapmıştı.

Bu olmaz olasıcanın geçmişi benim üniversite yıllarıma dayanır. Yoğun bir aşk acısı çekiyordum o zamanlar ki zaten toplamda tek bir acı yaşadım öyle katmerli. Onu da bir başka vakit yazacağım, gerçi o zaman o blog değil destan olur. Onun üzerine kaç yakışıklı getirmişler önüme illa tanış bak bu sefer olacak diye. Elbette beklenildiği gibi hiçbiri olmadı bana. Hiç olmaz bi yerden, kel alaka bir şekilde bununla tanıştık. Tanıştım. Yalnızca tanışmadım ayrıca çok da hoşlandım. Onca süre sonra bana öyle bi değişik geldi ki bu his anlatamam. Ben yeniden birinden etkilenmiştim canlarım. Biri beni etkileyebilmişti. Yeniden görüşmek istediğim biri vardı hayatımda. Hayatımda dedimse lafın gelişi. Bir iki görüşmeden sonra tamam dedim. Aşk yeniden, akdenizin tuzu gibi.  Evet gel zaman git zaman akdenizin tuzu gibi olan aşk adeta afrika kuraklığı yaşamaya başladı. Cicim ayları denen süreyi bizim beyimiz cicim günlerine döndürdü. Başka bir vakit olsa klasik koşullanma olaraktan pavlovun köpeği gibi "aramadı aramam"  la atardım golümü. Lakin şimdi durum farklı. Ben öyle kocaman bir aşkın altında viraneyken bu adamın ışığına doğru ayaklanabildim ilk, yeniden. Yürümeyi unutmuştum onunla tanıştığımda ve eğer izin verseydi belki yeniden koşacaktım. Şimdi bu adam beni aramıyor falan gibi basit bir nedenle silip atamam ki onu. O ana kadar hayatımda ilk kez yapacak olduğum bir işe giriştim. O güne kadar hep peşinde koşulan olduğum için tavlama sanatını bilmiyordum, azmettim ve bu adamı kendime yapcam dedim. Yeniden o karanlık günlere dönme istemiyordum artık. Bunun için çok yakın dost ötesi arkadaşımla ne stratejiler ne stratejiler ürettik. Aynı zamanda cosmopolitan gibi dergilerin ve yakın birkaç arkadaşımın da emeklerini gözardı edemem. Uğraştık, didindik. Baya büyük bir projeydi artık bu bizim için. Ya istiklal ya ölüm dedik ve..

Başaramadık. 

Hep evet tamam şimdi oldu dediğimiz günler oldu, bir süre de devam etti ama sonuç yine aynı sonuç. O zamanlar sanal alemlerde altında Can Yücel yazan bir "olmuyorsa zorlamayacaksın" furyası vardı. Şimdiki gibi "olmuyorsa pıçaklayacaksın" yoktu ki. Olsa ben şu an bunu yazmazdım muhtemelen.  Ha yeri gelmişken söyleyim. Can Yücel'in hiçbir kitabında kaydında öyle bir şiiri yoktur. Lütfen o facebook sayfalarında gezen tüm lafların altına yapıştırılan C.Yücel ve C.Süreya yaftalarına itibar etmeyin. Memleketimizde zamanında değeri bilinmeyen böylesi muhteşem şairlerimizin değerini bari şimdi bilelim, biraz okuyup araştıralım derim. Evet reklamlardan sonra yeniden konumuza dönersek.. Olmuyorsa bıraktım arkadaşlarım. Vazgeçtim. Zaten ondan sonrası hayatımda öyle karmaşık olaylar boy gösterdi ki, onun üzerinde durup düşünecek pek de bir vaktim kalmadı geriye. Evet zaman zaman aklıma gelirdi yine ama bir kere de benim gavur inadım tutmuştu işte. Ben ki kocca ben, bir adamın peşinde uğraşıyorum ve istediğim kıvama getiremiyorum öyle mi? Aha da o saatten sonra kurban ederim de aramam. 

Gel zaman git zaman ben bir sınava girdim yurtdışı için. Erasmus diyeyim. Gittim kazandim. Gittim okudum. Gittim geldim. Sonra mezun oldum, sınavalara girdim çıktım. Bazıları iptal edildi, kabul olmadı, yeniden girdim çıktım, İşe girdim, çalışmaya başladım. Yeni bir düzen kurdum kendime. Hayatımı baya baya yoluna koydum anlayacağınız. Ve günlerden bir gün hiç beklemezken malum kişiden mesajlar, aramalar başladı. Bakın dostlarım bu son yazdığım paragrafı bizim görüşmememiz üzerinden ne kadar vakit geçtiğini ifade etmek için yazdım, boru değil, laf olsun diye değil. 2 yıl belki 3 mü bilemicem, ne bileyim ben. O kadar hafızam olsa dünyaya fil olarak gelirdim heralde. Tabisi ben bu aramaları mesajları bir süre cevapsız bıraktım. Dedim ki bu adam bunca zaman sonra ne diye hortladı ki. Yine kendimi cevapsız bırakmadım " bi adam geri dönüyosa ya acı çektiğindendir ya canı çektiğinden" . Yakarım lan Romayı dedim ve umursamaz görünmeye devam ettim. Ama bizim oğlan dur durak bilmeden çalışıyordu beni tavlamaya. E hani nerde o zamanlar aramayan sormayan cool abimiz nereye gitti. Bu kez arkadaşlarımla beni tavlamaya çalıştı adi herif. Hazırlıksız yakalandım. Çünkü bizim kızlar onu pek beğendi. "Tamam zamanında bi hayvanlık yapmış olabilir ama bak aylardır peşinde. Adam bütün çizgisini değiştirmiş senin için " falan filanlarla iyi dedim tamam. Madem öyle deneyelim dedim. Gerçekten de değişmişti. Bana inanılmaz vakit ayrıyordu, inanılmaz ilgileniyor alakalanıyordu. "Nerdeydin bu 2 yıl, niye böyle birbirimizsiz geçirdik bu zamanı" dıyordu. Lan dedim içimden, demek o stratejiler boşa gitmemiş. Sadece etkisini biraz geç göstermiş. Tam tamam artık oldu bu iş dediğim anda noldu biliyor musunuz? 

Bir sabah mesajıyla kendime geldim. Rüyadan uyandım. BAŞKA BİR ŞEHRE YERLEŞECEĞİNİ söylüyordu. Bu çevreden uzaklaşmak istediğini biliyordum evet ama böylesi bir mesaja hiç hazılıklı değildim. Diyeceksiniz ki, uzaktan olsa da devam ederdiniz bu bahane değil ki, evet ama o mesaj öyle bir yazılmıştı ki, bu saatten sonra bizim hiçbir anlamımız yok, hayatta başarılar diliyorum, öptüm ciao tadında. 

Beynimden vurulmuşa döndüm. Günler haftalar geçmek gitmek bilmedi.  Yine bana esmer günler düştü eyvahtı yani. 

Şimdi kocca bir yıl oldu o buralardan gideli. Ben yeniden bir düzen kurma çabasındaydım ve başardım. Artık bir başkası var hayatımda ve her şeyin yolunda olduğu bir ilişkim.

Ve evet doğru tahmin ettiniz. Beni gece gece uyuşturucu taciri sakat amca kıvamına getiren kansız  te bu oğlandır. Haftalardır bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle peşimde yine. Lan adi lan şerefsiz hala ne yüzle beni arıyorsundan başlayıp neler neler diyesim var, bütün Adanayı özümseyip üzerine çıkarasım var. Az önce bana, hiçbir şey olmamış, beni hiç öyle aferdersiniz bir organımız gibi bırakıp gitmemiş aradan onca zaman geçmemiş bir şekilde ne yazmış bakın. ".. tarihinde bir düğün var benimle gelir misin?" Bu ne olum. Ne bu? Bu saatten sonra sana yalnızca İsmail YKdan "allah belanı versin" şarkısını gönderebilirim, ne bekliyosun benden.

Neler neler diyesim var. Tutuyorum kendimi. Tutuyorum ama vala evlat acısı gibi zormuş bu böyle susmak. Ama son bir şansı verdim ona, bir daha bu hadsizliğe yeltenirse acı bir şekilde ödeyecek bu pişmişliğini.

Sayın erkekler, ne istediğinizi bilmiyorsanız bir kadına yaklaşmayın, çünkü canınızı alabilir. 

Sayın kadınlar, sakın ne istediğini bilmeyen bir erkeği yanınıza yaklaştırmayın vaktinizi alabilir.

Sevgiyle..

 
Toplam blog
: 10
: 260
Kayıt tarihi
: 11.04.13
 
 

Lisansım eğitim üzerinedir. Lisansüstümü ne siz sorun ne ben söyleyeyimdir. Gezme, görme yeme içm..