Anılar aslında bal gibi acıtıyor.!

Silivri Yoğurt Festivali dolayısı ile ilçemize konuk olan, değerli Milliyet Blog yazarı arkadaşlarla bir araya gelmekten çok mutlu oldum. Bu ziyaret benim için hem hoş bir sürpriz ve hem moral kaynağı oldu. Daha önce tanıdığım arkadaşlarla tekrar bir araya gelmek ve bu vesile ile diğer yeni arkadaşları tanımak çok keyifli idi. Birlikte tadına doyulmaz bir gün geçirdik, onlar Silivri’den ayrıldıktan sonra içimi buruk bir hüzün kapladı…

Ertesi gün katılan her arkadaşın (*) imzalayarak bana hediye ettikleri ve bir kısım Milliyet Blog yazarı arkadaşın girişimleri ile basılan, “ Acımadı ki” adlı ve çocukluk anılarından oluşan kitabı bir solukta okudum…

Ülkemizin farklı coğrafyalarında doğup büyüyen, farklı kültür ve gelenekler içinde yetişen bu 49 insanın çocukluk anılarını yüzümde sürekli bir tebessüm ile ve büyük bir zevkle okudum. Çünkü, hemen her bir anı içinde kendi çocukluğumun anılarını da eşeleyip canlandıran duygu yüklü satırlara rastladım. Kanaatim odur ki, hepsinin buluştuğu ortak nokta, acı, tatlı çocukluk anılarının büyük bir özlem içinde tazelenmesiydi. İnsan bazen, elini uzatıp tutacakmış bibi hissediyor o anları, ama ne mümkün…

İlk soluk almaya başladığınız köy, kasaba ve kentlerin sokakları, bakkal, manav ve fırıncınız, o yörenin dağları, ormanları, ırmakları, ilk oyuncaklarınız, ilk arkadaşlarınız, ilk öğretmeniniz, hayvan dostlarınız ve pek tabi en önemlisi aileniz, yakınlarınız ve bunların hepsini içine alan tüm o güzel yaşanmışlıklar…

İşte, bu geniş zaman diliminde oluşan, hiç unutulmayan, belki de yaşamlarında derin izler bırakan acı, tatlı anılar yazarların en halisane ve yalın ifadeleriyle bir bir yeniden canlandırılmış, adeta insanın beş duyusuna biden hitap ediyor. Yüzümde oluşan tebessümün bir nedeni de bu açıklık ve içtenliği görmüş olmam sanırım…

Hadi gelin itiraf edelim, siz de biliyorsunuz ki, bu anılar aslında bal gibi acıtıyor. Ama yine, hepimiz biliyoruz ki, bu “acıtma” bize tarifsiz bir coşkunluk, mutluluk veriyor…

Bu  güzel duyguları bizlere yaşatan tüm arkadaşlara en içten teşekkür eder, kitabın daha geniş çevrelerce de okunmasını gönülden dilerim…

(*)  İlyas Bayram, Sema Öztürk, Sema Şener, Dilek Çınar, Gülname Gümüş, Meral Yağcıoğlu, Eray Egin, Ali Gülcü, Feyzan Aksan,…

* Kitabın basılmasında emeği geçen herkese ve hazırlayan Sema Öztürk’e teşekkür ederim…

* Bu buluşmayı sağlayan Ömer Sebahattin Çetin beye ayrıca içten teşekkür ederim.

* Bu yazıyı hazırlarken, kitaba bir anısını koyan ve önsöz yazan değerli Yazar ve hikayeci Tarık Dursun K.’nın vefat haberi geldi. Kendisine Allahtan rahmet, ailesine, Edebiyat ve Milliyet camiasına başsağlığı ve sabırlar dilerim. Mekanı cennet olsun…