Anılara özlem

Latif, bir türkü çalıyor sazında, bildiği birkaç türküden birisi, biz yine hep beraberiz. Güzel sohbetler ederdik geceler boyu. Amcamın çocukları ile geceler uzar giderdi. Teyp eski; tabi o zamanlar öyleydi, şarkılar mı? Edip'ten, Selda'dan, Cem Karaca'dan ve Erkin Koray'dan.

Gençtik; yaşlarımız arasında, birer ikişer, beşer yaş vardı. Hepimiz bir odada oturup konuşurduk, o zamanlar divanlar vardı, koltuklar da vardı ama, onlara her zaman oturmazdık. Çay içip derin sohbetler ederdik. Bunlar içten, dostça, neşeli, umutlu sohbetlerdi. Hayallerimiz vardı; Ülkemize dair, Kendimize dair. Okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz şarkılar vardı. Teybi açıp danseder, taklitler yapardık.

Naziye; o hepimizden büyüktü. Upuzun siyah saçları, kocaman siyah gözleri vardı. Herşeyi fazlaca didiklerdi, sorgular dururdu. Bilgi edinmeyi çok sever, çok okurdu ve Amcam onu herkesten ayrı severdi. Biz onu dinlerken; bazen yorulur, bazen zevk alırdık.

Latif; saz çalmayı severdi. Endişeli ve biraz sinirliydi belki, hemen tepkisini belli ederdi, ama bir düğünde oynayınca, herkes ona bakardı. Çok yakışıklı bir delikanlıydı.

Zihni; o hep mülayimdi aslında. Neşeli, esprili, herkese takılırdı. Annesine sarılır öperdi, o zaman yengemin bütün buzları erirdi. Simsiyah, upuzun kirpikleri vardı.

Süt kardeşim Latife; Özel bir bağ var aramızda hep. Bazen gizli bir rekabet olsa da hiç kıyamazdık birbirimize. O zamanlar fön makinası elinden düşmezdi.

Biz; birlikte sohbet eder geceler boyu konuşurduk, çok da önemli şeyler değildi aslında ama birlikte vakit geçirmek, sohbet etmek bize haz verirdi. Tabi bu sohbetlere arkadaşlarımız ve şu an çeşitli nedenler ile yollarını ayırmış arkadaşlarımız da katılırdı. Bazen de tavla turnuvaları yapardık. Çok heyecanlı olurdu doğrusu. Bazı geceler soba başında ısınırdık. Bahar sabahları veyahut yaz tatilinde bahçede kapı önünde oturup çocukların arkadaşları da aramıza katılarak geçen simitçiden sıcacık simitler alıp çayımızı yudumlardık. Yanında tabi ki beyaz peynir olurdu, birkaç maydanoz ile. Amcam müthiş bir adamdı. Hergün Cumhuriyet gazetesini okurdu. Avlunun içinde kırmızı kamyonu. Yengem ise çok konuşmazdı. Arada bir bizimle bir sigara içer işine devam ederdi.

Bazen Kerim gelirdi, tozu dumana katar bir hışımla konuşurdu. Her sözünde, her cümlesinde başka bir enerji oluşurdu, sonra aynı hışımla giderdi. Bazen de Naziye güzel bir kek yapardı. Teypte 'Beyaz atlı şimdi geçti buradan' şarkısı, Zihni playback yaparken. Sessiz sinemalar oynardık gruplar kurarak. Heyecanla bulmaya çalışırdık, bilinmeyen isimleri. Böyle sürer giderdi, güzel sohbetler, her yaz tatilinde geçirilen güzel vakitler.