Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '21

 
Kategori
Animasyon
 

Animasyon

Animasyon

Herakles ayağa kalkmıştı. Öylece duruyordu. Sonra yürümeye başladı, gittikçe hızlandı. Yürümüyordu artık koşuyordu. Hızla koşuyordu. Herakles koşarken etrafta değişiyor gibiydi. Hatta değişiyordu. Fakat bir hayli değişik biçimde değişiyordu. Bu Rüya’yı da etkilemişti.

“Etraf nasıl değişiyorsa anlamıyoruz. Çok mu yavaş çok mu hızlı bir türlü karar veremedim.”

Çağrı heyecanla;

“Buradaki animasyon bir harika!”

Nidar merakla sordu.

“Ne demek istedin ben bir şey anlamadım.”

“Animasyon dedim. Bu tatil köylerindeki animasyon değil tabi. Ben filmlerde uygulanan animasyon tekniğinden söz etmek istedim.”

“Animasyon deniliyordu onlara hatırladım.”

“Evet. Animasyon gerçekten çok zor bir işmiş. Ben son izlediğim ‘tavuklar firarda filminden sonra merak ettim bu konuyu araştırdım. İnanılmaz şeyler öğrendim. Bakın şimdi;

  • Animasyon filmlerinde hareketi sağlamak için klasik bir yöntem kullanılıyormuş. Çizerler var ya bunu hazırlayanlar birbirini tamamlayacak hareketleri tek tek çiziyorlarmış, çizdikleri bu kareleri art arda gösterdiklerinde hareketler oluşuyormuş. Tavuklar firarda saniyede yirmi dört kare görüntülenmiş.”

Muhtar şaşırmıştı ama ilgisini çeken bir konuydu.

“İnsanın inanası gelmiyor. Nasıl bir çalışma nasıl bir emek şaşıp kalıyorsun.”

“Öyle. Bakın Modern bir animasyonda, örneğin Köpekbalığı Hikâyesi diye bir film vardı izlemiş miydiniz?”

Rüya Didar ve Nidar’a baktı.

“Hatırladınız mı biz üçümüz gitmiştik ve çok beğenmiştik.”

Nidar heyecanla kabul etti.

“Evet hatırladım. Doğru hayran kalmıştık.”

“Çok güzeldi.”

“Evet.”

Rüya konuşmalarının bitmesini bekleyen Çağrı’ya;

“Affedersin canım. Tamam, seni dinliyoruz.”

Çağrı gülümsedi.

“Rica ederim Öğretmenim. Zaman problemimiz yok ki. Bekleyebilirim.”

“Tamam canım. Bizim konuşmalarımız bitti.”

“Tamam öğretmenim.”

Çağrı kararlı konuşmasına kaldığı yerden devam etti.

“Köpekbalığı Hikâyesinde toplamda 120.000 kare geçiyormuş gözümüzün önünden.”

Muhtar heyecanlıydı.

“Harika. Muhteşem bir şey... Gerçekten inanılmaz gibi geliyor insana.”

Çağrı aynı kararlılıkla devam etti.

“Muhtar ağabey, Bu tür şeylere benim ilgim çok. Ben de buradaki gibi bir çeşit sanal âleme tutkunum. Ama bu âlemi de anlamak için çok araştırmak ve ilgilenmek gerekiyor. Ben de öyle yaptım. Neler öğrendim neler. Bakın sizlere anlatayım. Mesela; Üç ayrı animasyon yöntemi var.

  • Biri; yarı geçirgen basit bir kare arka planın üzerine yerleştiriliyormuş böylece her seferinde arka plan çizilmek zorunda kalmıyormuş. Tabi bu görüntünün sabitliğini sağlıyormuş.
  • Bir başkası; Anlık görüntü dedikleri animation tekniği ise ağabeyciğim oda şöyle oluyormuş. Oyma modellerden oluşan maketler kullanılıyormuş. Maketlerin hareketlerinin anlık görüntülerinin art arda hızla geçirilerek dinamik görüntü elde ediyorlarmış. Anlatabildim mi?”

“Anladım ama tekniklere bak.”

“Evet öyle… Sonuncu teknik bana en çok kullanılan teknik gibi geliyor. Niye dersen! Bu bilgisayarla sağlanan görüntüler.”

“Bilgisayar mı tabii ki en çok bu zamanda o kullanılır.”

“Doğru… Bilgisayar teknolojisinin el verdiği kadarıyla bu yöntem;

  • Sanal ortamda karakterlere; şekil, renk, üç boyutluluk ve hareket kazandırıyor.”

“Bilgisayarlara bak. İnanılmaz ya!”

Rüya etrafa baktı. Sonra gençlere.

“Buralara bakınca bırakın bilgisayarın yaptıklarına bilgisayarın varlığına inanmak bile çok zor.”

Çağrı gülümsedi.

“Ama bir gerçek varsa o da bilgisayarın var olduğudur. Günümüzde birçok animasyon filmi bu son teknikle yapılıyor.”

“Doğru ve kolay olanı o galiba.”

“Öyle görülüyor.”

 

Nazan Şara Şatana Kitaplarından…

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....