Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '21

 
Kategori
Efsaneler
 

Apollon

Apollon

“Apollon bu dünyanın en yakışıklı erkeği olan değil mi?”

Rüya güldü.

“Evet. İkizi Artemis ama aklıma gelmişken şunu da ilave etmekte yarar var. Roma mitolojisinde Artemis’e Diana’da denir. Bu ikiz kardeşler Anadolu’ya yakın bir ada olan Delos (çıplak) doğmuşlar onun içindir ki Anadolu bunları tanrı ve tanrıça olarak kabul etmiş. Gelelim Apollon’a…”

Rüya Elifin ilgi duyduğu bir şeyin olmasına sevinmişti. Bu her ne kadar Apollon adı geçince gerçekleşmiş olsa da!

“Apollon Yunan mitolojisinde Zeus ile Leto’nun oğlu bunu biliyorsun değil mi?”

“Evet, canım o kadarını herhalde biliyorum.”

“Tamam, çok güzel… Apollon titanların soyundan gelir ve Olympos tanrılarının ikinci kuşağındandır.”

“Ya o kısımları beni çok ta ilgilendirmiyor. Bana Apollon’u anlat. Yani tanıt.”

“Tamam Hanımefendi… Apollon aklın ve gerçeğin, adaletin ve hekimliğin tanrısı sayılırmış. Ne de olsa en büyük tanrılardan biri…”

“Çok ta yakışıklıymış değil mi?”

“Evet. Güçlülüğü ve güzelliği ile Yunanlıların hayranlık duyduğu kutsal saydığı yetenekleri en kusursuz olanlarındanmış.”

Elif heyecanlanmıştı.

“Belki onu da görürüz.”

“Kim bilir belki! O çok önemli biri! Onu anlatmak bayağı uzun sürer.”

“Olsun anlatsana.”

“Tamam. O güzel sanatlar tanrısıdır, ışık tanrısıdır güneşi sembolize eder müzikle ilgilidir, lir’ini her zaman yanında taşır, bütün müzik aletlerini çok iyi çalar.”

“Hayda… Anlattıkça neler çıkıyor. Ama yakışıklılığından hiç söz etmiyorsun!”

“Tabii ki çok yakışıklıdır. Yanında 9 tane ‘Müz’ olarak bilinen ‘Musa’ları vardır.”

“Müz’mü onlar ne be?”

“Müz ve Musalar ilham perileridirler ve Apollonia ilham verirler ayrıca onun ihtiyaçlarını da giderirler.”

“Nasıl yani?”

“Elif…”

“Tamam. Sustum. Anlatır mısın lütfen!”

“Apollon başında her zaman defne yapraklarından yapılmış taçla gezermiş. Artemis ve Apollon yani iki kardeşte yanlarında ok ve yay taşırlarmış. Sadece Artemis altından olanı Apollon da gümüşten olanı yanına alırmış. Falan filan. Of ya sıkıldım. Bu ne ilgi Allah aşkına!”

Elif yine bozulmuştu.

“Sende bir tuhafsın ilgilenmezsin kızarsın ilgilenirsin kızarsın. Hakikaten sende bu geziye çıktığımızdan beri bir garip oldun. Seni hiç böyle bilmezdim.”

“Allah Allah nasıl bilirdin.”

Muhtar ve Didar hemen araya girdiler. Muhtar.

“Bayanlar… Bayanlar…”

Didar sesini yükseltti.

“Sizi asıl anlamayan bizleriz. Can dostlarına bak devamlı bir atışma halindesiniz. Bizlerin yapması gerekenleri sizler yapıyorsunuz. İnanın bize ya da çocuklara iyi örnek olmuyorsunuz.”

Elif Didar’ı haklı bulduğunu belirtti.

“Didar haklı. Ben ne yapsam sen hep beni tersliyorsun.”

“Ben mi asıl sen hep olumsuz bakıyorsun her şeye.”

Muhtar başını iki yana salladı.

“Bayanlar ne olur birazcık susun. Yemin ederim. Benim başım tuttu. Trende gider gibi oldum.”

Didar güldü.

“Hâlbuki biz balonda gidiyoruz. Görünmez bir balonda.”

Çağrı düşünceli;

“Balon fikri benim mantığıma yatıyor. Bu balon biraz farklı olsa da durumumuza en uygun olanına şu anda o tanım yakışıyor.”

Çiçek gülümsedi.

“Bu şişirdiğimiz balonlara benziyor. Düşünün bir balon şişiriyoruz içinde bir sürü insan havada bilinmeyene doğru seyahatte.”

Çiçek’in son sözleri hepsini düşündürmüş olmalıydı ki. Sustular. Hatta uzun bir süre kimse konuşmadı…

Sessizliği Elif bozdu…

“Size bir şey söylemek istiyorum. Aslında terbiyesizlik yaptım ama bu anlattıklarınız bu efsaneleri bu mitolojideki kahramanları hem dinliyor hem görüyorum bu rüya bile olsa değer. Acı çeksek bile sonunun ne olacağını bilmediğim bir macerada bile olsam değer. Evet, buna artık inanıyorum.”

Didar alkışladı.

“Aferin Elif teyze doğru yolu bulacağını biliyordum. Nasıl Nidar fener bahçeye geçerek doğru yolu buldu ise.”

Nidar sesini yükselterek konuştu.

“Henüz tam kararımı vermiş değilim.”

“Bırak artık bu masalları ya.”

Nidar güldü.

“Kim masal anlatıyor?”

Rüya çocuklara baktı başını salladı.

“Unuttuk bakalım dışarılarda neler oluyor?” Elif;

“Aslında sen Artemis’i anlatıyordun ben Apollon diyince onu anlattın bence kaldığın yerden devam eder misin?”

“Emin misin? Sıkılmak yok ama.”

“Söz Rüya ya! Haydi, anlat lütfen arada bir bana geliyorlar sen aldırma.”

“Tamam. Şaka yaptım zaten. Anlatırım tabi… Artemis(Diana) Adına dünyanın yedi harikasının birincisi olan ünlü tapınağın kurulduğu Efes’te Ana Tanrıça olarak saygın biridir. Efes’teki tapınaktan söz etmiştik hatırlıyorsunuz. Ayrıca Anadolu’nun ana tanrıçası Kybele’nin de yerini almıştır. Bereket tanrıçası olmuştur. Hatırlayın gittiyseniz eğer Efes Arkeoloji müzesindeki Kolasal Artemis ve Güzel Artemis heykellerin de birçok göğüslüdür. Bundan dolayı; ‘Artemis Polymastos’ yani ‘çok memeli Artemis’ denmiş. Tacında kapı kabartmasının anlamı da; Kentin koruyucusu olmasıymış.”

Elif hayranlıkla dinliyordu.

“İnanamıyorum ben niye bu konularda bu güzelliklere bu kadar uzak ve cahil kalmışım. Bu nasıl bir tanrı’ymış. Hayran olmamak mümkün değil.”

“Dahası var. Biliyor musunuz? Artemis anadır ama bakiredir.”

“O ne be!”

“Böyle işte... Bakın bir hikâye var onu anlatayım sizlere. Artemis erkeklerden kaçıyormuş, Bir gün çoban Aktaion, Tanrıçayı çıplak görmüş. Tanrıça buna çok içerlemiş ve çobanı geyiğe çevirtmiş ve kendi köpeklerine parçalatmış.”

Elif gözlerini kısıp ürkmüş gibi yaptı.

“Yuh yani bu ne şimdi!”

“Öyle o zamanda tepkiler böyle sert oluyormuş ve bu bir tanrıça unutma.”

“Peki, sonra ne olmuş?”

“Sonra; Sonrası yok. Çünkü o kadar çok olaylar var ki hangi sonraları anlatayım bilemiyorum.”

Elif dışarı baktı.

 

Nazan Şara Şatana’nın mitoloji Kitaplarından…

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....