Ankara'nın havası, Beşiktaş'ı çarptı!..

Bu da kaçar mı?

Zaten, kaçmayacak kaçarsa, akılda kalır, haber olur!

İkinci yarının başı, sahalarımızda ender görülecek bir gol kaçırılıyor.

Stancu, bir adımdan topa öyle bir vurdu ki, top, boş kale yerine tribünleri boyladı. Böyle durumlarda, “atamayana atarlar” derler ya, öyle bir durum olmadı. Olacak olan, ama olmayan, Gençlerbirliği'nin 2-0 öne geçmesiydi.

Gençlerbirliği, başka geçerli gol de olmayınca, muradına eren oldu.

Demek, gol olmuş!..

Stancu’nun kaçırdığı ilginçti de, ya hakem Özgür Yankaya’nın yaptığı neydi?

Beşiktaş, Gençlerbirliği 1-0 öndeyken, onsekize yakın, kaleyi karşıdan gören bir yerden serbest vuruş kazandı. Vuruşu Olcay Şahan yaptı, top ağlarla buluştu. Ancak, Özgür Yankaya, atış düdükten önce  yapıldı diye, golü geçersiz saydı. Öyle olunca da, Olcay’a sarı kart gösterdi.

Özgür Yankaya, madem vuruşu tekrar ettirecekti, niye hemen düdük çalmadı?

Niye, topun nereye gittiğini, kafası sağa sola giderek, futbolcuların arasından izledi?

Ya gol olmasaydı?

Düşün, düşün..

Kimi kararların, “Beşiktaş’ın hep aleyhine olur” denmesini kim, nasıl açıklayacak?

*****

Beşiktaş, geçen hafta, Elazığ karşısında 2 yabancısıyla sahadaydı.

Yabancılar, Sivok ile Holosko, 3 puanı getiren gollerden üçünü attı. Ankara’da onlara, cezası biten Almeida da katıldı.

Beşiktaş’ın 3 yabancısını da, Ankara’nın havası çarptı. Aslında çarpan, dirençli, Beşiktaş’a pek fırsat vermeyen Gençlerbirliği’nin yerli ve yabancı futbolcularıydı.

Kanatlardan bindirmeler, orta alanda üstünlük sağlama, gol pozisyonuna rahat girme...

Hızlı oynama, Beşiktaş’a göre, telaşa kapılmama...

Ya Beşiktaş?

Beşiktaş, bekleneni vermekten uzak bir görüntü verdi. Ersan Gülüm’ün sakatlanması, erken bir oyuncu değişikliğine gidilmesi, Beşiktaş’ı ne ölçüde etkilediğini bilemeyiz, Ama bildiğimiz, gördüğümüz, Beşiktaş’ın etkili oyundan uzak oluşuydu.

Atakları kim yönlendirecek, topu ileriye, yerinde paslarla kim taşıyacaktı?

Olmayanlar, ne zaman olacağı bilinmeyenler, ister istemez, aranacaktır.

*****

Beşiktaş, ilk yarıyı 29 puanla tamamladı.

Oysa başlayış, ne güzeldi.

Sosyalist Bilic’le “yeni bir ruh” kazandı denmeye başlanmıştı. İlk dört maç kazanılınca, işler yolunda gideceğe benzediği için, hemen “favori”, “zor geçilir” ilan edilmişti Beşiktaş.

Ne yazık ki, bizde hep böyledir; günübirlik düşünme, olumlu ya da olumsuz, hemen kesinlemelere yol açıyor.

Sonra?

Yakınmalar, sonuçlarda “sorumlu” aramalar...

Galatasaray maçında yenen “darbe”, sonrası, Beşiktaş’ı oldukça etkiledi. Cezalar, sakatlıklar, kavgalar, kadro dışı bırakmalar ayrı...

Sonra, Kasımpaşa maçı...

Son söz:

Beşiktaş’ta “barış”a gereksinim var; ayrıca, “göçerlik sorunu"na bir an çözüm bulunmalı.

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com