Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Zafere kaçışın hakemi: Cüneyt Çakır!

Zafere kaçışın hakemi: Cüneyt Çakır!
 

Meşhur bir söz vardır;

"En iyi hakem, sahada kendisini hiç göstermeyen hakemdir, " denir. Eğer bu önermemizi doğru kabul edersek, şöyle bağlamamız anlamlı olur:

"En kötü hakem, maçta kendisini en çok gösteren hakemdir!"

Bir hakem düşünün ki bir takımın bütün oyuncularına neredeyse kart göstermiş. Maçı hiç izlememiş biri olsanız ve sadece bu istatistiğe baksanız ne düşünürsünüz? Ya bu takım rakibine yapmadığını bırakmamıştır ya da hakem art niyetlidir.

Sarı kartlara ve kırmızı kartlara bakıyorsunuz; çoğunda ikili mücadeleden uzak neredeyse hakem ile oyuncunun başbaşa olduğu ve oyunun durduğu bölümlerde olmuş.

Gökhan Gönül'e gösterdiği kart bence hakemin yaptığı taktir, değerlendirme ve kural hatasıdır. "Ben öyle gördüm ve o an karar verdim" diyebileceği bir pozisyon değildir bu.

Cüneyt Çakır oyunun her bölümünde kameradaydı. Oyunun içindeydi, topa yakındı ve futbolculara çok yakındı. Bir hakem elbette herşeye yakın olacak ama kulağı da gözü de o kadar herşeyi görmeyecek, duymayacak. Hakemler maç içinde şu kart gösterilen pozisyonların herbirine kart gösterirse maçı kendi kendilerine tamamlarlar. Hakemlerimizin biraz İngiltere, biraz İspanya Ligi maçlarını izlemeleri gerekiyor. Hakem olmak demek kural bilmek ve onu sahada uygulamak demek değildir.

Hani böyle bir maç sonrasında sahada büyük olaylar olduğunu yine iki ezeli rakibin derbiyi kaldıramadığını düşünüyorsunuz. Asla böyle bir şey yok. Galatasaray da Fenerbahçe de birbirleriyle dişe diş kıran kırana bir mücadele veriyorlar. Normaldir; bir kupa maçı oynuyorsunuz. Galatasaray gol atmak zorunda. Fenerbahçe maçı en azından gollü beraber bitirmek... Gol erken gelmiş. Sinirler gerilmiş. O an mücadelenin dozunu ayarlayacaksın. Hayır! Yapamıyorsun, yapamıyor.

Cüneyt Çakır'ın Lugano'ya gösterdiği ikinci sarı kart bile tartışılır. Neden biliyor musunuz? çünkü futbolcular yan hakemlere etmediğini bırakmıyorlar. Avrupa'da dahi böyle hareketler hakeme espri mahiyetinde yapılıyor.

Hani Zafer Kaçış filmi vardı. Nazi Almanyası'nın futbol takımı ile esirler karması karşılaşıyorlardı. O maçta da hakem bütün taktir haklarını almanlar'dan yana kullanıyor hatta Müttefiklerin takımına karşı da düşmanca davranıyordu. Dün maçı izlerken bu filmdeki hakemi hatırladım. Bu kartların ve kararların önemli bölümü ancak siz bir tarafsanız ve hiç bir şeye müsahamanız yoksa çıkabilir.

Maça gelebilirsek...

Galatasaray'ın mutlaka kazanması gerekiyordu. Bunun için de ilk yirmi dakika Fenerbahçe'yi bunalttı. Ta ki Lugano atılana kadar. Lugano atıldıktan sonra maça denge geldi. Çok ilginçtir ki Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra yine o bildiğimiz tempoda ve akıl dolu top oynamaya başladı. Rakibini durdurduğu gibi üstelik ağırlığını da koydu. Aurelio'nun kafasını sıyıran topun pozisyona dönüşmemesi talihsizlikti. İkinci yarı ataklarını sıklaştıran Fenerbahçe, panikleyen Galatasaray vardı sahada.

Semih x Selçuk değişikiliği çok isabetli oldu. Zico adına da neredeyse devrim niteliğinde bir karardı. Düşünün ki takım tam tertiple oynarken bile çift santrafor oynamıyorsunuz; on kişiyle orta sahadaki ön liberonuzu çıkarıp forvet hattını ikiliyorsunuz. Çift ünlem işareti çekti.

Verderson'u sahada tutmak bence yanlış tercih oldu. Uğur'un defansif eksiklikleri olabilir ancak Sevilla'yı bile zorlayan oyunu ile takımı Gökhan ile birlikte ileriye götürecek futbolcuydu Uğur. Vederson defans olarak belki görevini yaptı ama topu ileri taşıyamadı.

Alex bitirici ortaların hiçbirini arkadaşlarıyla buluşturamadı. Çok fazla duran top kazanmasına rağmen bunlar etkili atağa dönüşmedi. Galatasaray orta sahası Alex'i iyi marke etti.

Volkan... İyi kaleci olabilir; ancak yaptığı hareket affedilemez. En az dört maç ceza alacak. Biraz daha ileri gitse formayı belki de altı ay sonra falan görebilirdi. Lincoln ne söylemiş olursa olsun; sen de aynen iade et. Ne var ucuz erkeklik yapıyorsun.

Edu ve Lugano ikilisi bence sabırları taşırmış durumda. Ben her ikisinin de dinlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Lugano'ya terapi de lazım. Seyirciye işaret ediyor ya sizin kafanızda bir şey var diye, bence Lugano'nunda kafasında çalışmasını engelleyen bir şeyler var. Her pozisyona itiraz edeceğine oyununu düzgün oyna, denmeli. Edu maçın bitimine dakikalar kala rakibine yine asist yaptı. Düşerken ve top zaten Fenerbahçeli oyunculara giderken rakibin en fazla oyuncusunu olduğu yere topu indirdi. Bence affedilmez bir hatadır. Hani bir iki üç dört diye sayalım da nereye kadar?

Galatasaray tahmin ettiğimiz gibi çift forvetle başladı. Çok iyi mücadele etti. sahasındaki avantajını iyi kullandı. Hakem faktörünü lehine çevirdi ve kullandı. Ancak Fenerbahçe'yi bu kadar eksik bir durumda ne zaman bulurlar, zaman gösterir. Galayasaray'ın özellikle ikinci yarı oynadığı ürkek futbolu anlamak mümkün değil. Galatasaray'da gelecek vaadeden futbolcular da var. Barış, Mehmet Topal orta sahanın bütün yükünü üzerilerine aldılar ve taşıdılar da.

Hakan Şükür yaşına göre çok iyi mücadele etti. Koştu ve pres yaptı. Bence iyi niyetli ve kendi halinde düzgün bir futbolcu o. Kale önünde kaçırdığı gol ise akıl alır gibi değil; Hakan şükür klasiğiydi.

Arda'nın gidebileceği menzil bu kadar. Çok yazık ediyor kendisine. Çok güçsüz; ve giderek de futbol yeteneklerini kaybediyor.

Galatasaray'da bir Song olayı var. Song varsa sorun yok; herkes işini iyi yapıyor demek. Leverkusen maçında neden sahada değildi Kalli'ye sormak gerekiyor.

Galatasaray'ın ilk yarı sonunda saniye farkı ile kesilen ve devreyi bitiren düdük de pazartesi gecesi Hıncal Uluç'un eseridir. 90 Dakika'da haftanın olayını bu devre sonuna eklenen dakikaların tam zamanında bitirilmemesidir diye açarsan olacağı budur. İşte çok bilmiş konuşmanın cezasını takım çeker.

Bir derbi daha bitti. Fenerbahçe son beş altı sezondur olduğu gibi olaylı bir şekilde kupanın dışına itilmiş oldu. Kupa Fenerbahçe'de travmaya dönüştü. Hakem hatalarının da artık tesadüf boyutunun ötesine geçiyor oluşu ilginç. Bu kadar rastlantı da fazla değil mi?

Son söz hakeme olsun. Türkiye'de bu kadar kart gösteren hiçbir hakemin akibeti iyi olmadı. Cüneyt Çakır'ın erkeklik yapacağım derken hadım oldu bence.

Uzay Gökerman
 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..