Ankara Sevdadır.

Ankara Sevdadır.

Ankara özlemdir, huzurdur, rahatlıktır.

Derler ki Ankara’yı yabancılar sevmez.

Hangi yabancılar?

Ben Ankara’yı sevmeyeni çok az tanıdım.

Bu benim Ankara’yı sevmemle mi alakalı bilmem tabi. Hep sevenlerle mi sohbet ettim bu güzel memleketi sevip sevmediklerini bilmek için.

Elbette İstanbul sevdalılarına Ankara ağır gelebilir. Denizi yoktur mesela. Daha resmi bir şehirdir. Daha bir düzenlidir. Memur kenti denilir bu güzel şehre.

Burayı çok severim mesela Anıtkabir vardır.

Atam burada yatmaktadır.

Burayı ayrı bir severim Büyük Millet Meclisi vardır, buradan yönetilir Türkiye mesela.

Burada hala dostluklar sürer. Burada doğmuş, büyümüş ve dahi okumuşların buradan ayrı kaldıklarında bir Ankara’ya gitsem de görsem hasreti vardır.

Demişler ya;

BİR SEVDADIR ANKARA

Aynen öyledir.

Ankara yeni değil eskiymiş. İlk Çağlardan beri varmış.

Arkeolojik buluntular, Paleolitik dönemden başlamak üzere, Neolitik ve Bakır Çağı boyunca bölgede devam eden yaşam varmış. Mürted ovası yakınında Bitik’teki kazılarda eski Hitit dönemine ait bir yerleşim yeri açığa çıkmış. Ankara’nın 60 km güneybatısındaki Gavurkale kalıntıları da Hitit döneminin izleri bulunmuş.

Hititlerden sonra Frigler yaşamış.

Frig Kralı Midas’ın anlatıldığı efsaneleri bilmez miyiz?

Frigler, gemi çıpası anlamına gelen Ankyra demişler buraya.

Daha sonra bu bölge Lidyalıların eline geçmiş. Sonrasında Pers’ler gelmiş. Pers Kralı I. Dareios döneminde Kral Yolu buradan geçiyormuş.

Sonra bu bölge Makedonya Kralı Büyük İskender’in Doğu’ya yaptığı seferler sonucunda Makedonyalılar hakimiyeti altına girmiş.

Sonrasında Galatlar yerleşmiş.

Roma İmparatoru Augustus’un M.Ö. 25’te, Galatya’yı Roma egemenliği altına almış.

Bizans döneminde 1073’e kadar Bizanslıların hakimiyetindeymiş.

Malazgirt Meydan Muharebesinin zaferinden sonra Türkler Anadolu’ya kitlesel olarak yerleşmişler.

Selçuklular, 1073’te, Ankara’yı feth etmişler. Daha sonra 14. yüzyıl başlarında kent İlhanlıların hakimiyeti altına girmiş.

Dahasında ahiler tarafından yerel olarak yöneltilmiş.

Sonrasında Osmanlı’lara geçmiş.

Bir süre Timur kuşatması altında da kalmış.

Timur’un Anadolu’dan ayrılışından sonra, Mehmet Çelebi, Fetret Devri’nin sonunda padişahlığını ilan etmiş.

Ankara’yı tekrar Osmanlı egemenliği altına alınmış.

Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sonrasında güç kaybeden Osmanlı Devleti’nin merkezinin İstanbul’da kalması tehlikeli görülmüş.

27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi, Ankara’ya gelmiş, bir tebliğ ile tüm mebuslara toplantının Ankara’da yapılacağını duyurmuş.

23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükümet merkezini Ankara olarak ilan etmiş.

Ankara, İstiklal Savaşı’nın idare edildiği bir merkez haline gelmiş.

13 Ekim 1923’te çıkarılan kanun ile Ankara resmen yeni Türkiye’nin yeni başkenti olarak ilan edilmiş.

Ankara’nın isimleri;

'Engürü -  Ankyra, Ankura, Ankuria, Angur, Engürü, Engürüye, Angare, Angora, Ancora ve son olarak ANKARA şeklini almış.

Ve tekrar ediyorum.

Ankara’lıların sevdalarından başında memleketleri Ankara gelir.

Dışarıdan gelmiş, burada yetişmiş herkesin göz bebeğidir Ankara.

Ankara özlemdir, huzurdur, rahatlıktır.

Nazan Şara Şatana