Anlaşılmak

                                          ANLAŞILMAK

Bireyler iletişim kurarken anlaşılma ümidiyle iletişim kurarlar. Anlaşılmak önemlidir bireyler için anlaşıldığını hissettiği zaman devam eder sağlıklı bir iletişime. Anlaşılmadığını hissettiği zaman zihinsel iletişim bitmiştir sadece jest ve mimiklerle oluşan zorunlu hareketler kalmıştır ortada. İletişim kurmamızın birinci nedenidir aslında anlaşılmak. Hayat bizim için anlaşıldığımız kadardır. İnsanların bizim için nasıl düşündükleri önemlidir. Bu düşünce aslında insanlar tarafından nasıl anlaşıldığımızdır. Bireyler tarafından doğru bir şekilde tanınmak istiyorsak anlaşılma gereksinimi duyarız, işte bu gereksinimden dolayıdır ki anlaşılmak aslında kendini ortaya koymaktır.

Anlaşılmazlık duygusunun en çok yaşandığı dönem kimi düşünürlerin hastalıklı bir dönem olarak nitelendirdiği ergenlik dönemidir. Bu dönemde bulunan bireyler kendisini ifade etme gereksinimi ve arzusu tavan yapmış bireylerdir. Kendisini anlayan bireyler, ergenler için değerli ve önemlidir. Bu bireylerin sözcükleri, sözleri ve duruşları adeta bir varoluş sembolleri olarak hayatlarına geçirmektedirler. Bu varoluş sembolleri onların hayatlarında en önemli kararları aldıkları zamanda (Ergenlik Dönemi) onların modelidir ve onların yaptığı seçimlerin en büyük nedenidir. Örneğin; ergenin model olarak kendisine seçtiği bir birey düzenli yaşamı olmayan, sorunlarını fiziksel ve sözel şiddet uygulayarak çözmeye çalışan biri ise bireyde varoluşunu bu şekilde sürdürmesi gerektiğine inanacaktır. Böyle bir seçim yapan bireyin kendi kişisel gelişimi ile ilgili her hangi bir plan içinde olması çok da beklenen bir durum değildir. Kendi değerlerini ve düşüncelerini ön plana alan bir birey olarak varoluşunu sürdürme eğilimi içinde olacaktır. Bireyin sürdürdüğü eğilim onun geri kalan hayatını belirleyecektir. Giydiği elbiseyi, insanlara karşı davranışı, yolda yürüyüşü, grup içindeki davranışları, seçtiği işi, hatta seçeceği eş de bu varoluşun ürünü olacaktır.

Anlaşılmak o kadar güzel bir duygudur ki her bireyin her zaman tatması gerektiği düşüncesine sahibim. Bireyler sadece anlaşıldıkları zaman bile mutlu olurlar, bireyler için ebeveynlerin saçını süpürge etmesine hiç gerek yoktur. Onunla olduğunuz an sadece ona odaklanın ve dediklerini empatik bir bakış açısıyla ( Bireyin içinde bulunduğu psikolojik durumu, yaşadığı duyguları göz önüne alarak bireyle iletişim kurmaktır) anlamaya çalışın.İstekler ve tepkiler olumsuz olsa dahi ilk anda tepkiler vermek yerine  ne demek istediğini anladıktan sonra şartlara uygun onu anladığınızı ifade ederek bir tepki oluşturmalıyız.

Örneğin gecenin bir yarısı arkadaşının doğum günü partisine katılmak isteyen bir birey düşünelim. Birey için verebileceğimiz tepkilerden bir tanesi bu gece arkadaşının doğum günü partisine katılmak istemen kadar doğal bir durum yok, sen geceye katılırsan keyifli anlar içinde olabileceksin ancak biz seni seven ve merak eden aile bireyleri olduğumuz için senin orada olduğun zamanlar burada bizim için zor zamanlar olacak, gerek yaşın ve gerek gecenin geç saati olması günün bu saatlerinde dışarda güvenilir insanların bulunmayacağını düşündüğümüz için senin bu gece planların içinde olan doğum günü partisine katılmanı istemiyoruz. Bu iletişim örneğinde olduğu gibi bireyi anlayan bir iletişim tarzı, bireye anlaşıldığı hissi verecektir ve bu his bireyin kendini anlaması ve tanıması açısından destekleyici bir özgüven olacaktır. Bireyle empatik bir iletişim kurduğunuzda tepkinin azalacağı ve bireyin sizi anlayıp önemseyip o geceden vazgeçeceği düşüncesine kapılmayın. Bu sadece onu anladığınızı anlatan bir cümle, o partiye gitmek hep aklında olan bir durum olacaktır. Siz, bu iletişim örneği gibi bir iletişim kurduğunuzda onu anladığınızı ona hissettirirsiniz. Bu, bireye onun önemsendiği, düşünce ve görüşlerinin dikkate alınıp değerlendirildiği hissini verecektir. Birey sizinle tekrar iletişime geçmekte hiçbir sakınca duymayacaktır. Hemen sonuçlarını görmek ve olumlu sonuçlar alacağım düşüncesinde olmak da yanlış bir düşünce tarzıdır. Zamanla o partiye neden gidemediğini düşündüğünde başka bir durum için izin almak yerine başka seçimlere girmemesi sağlanır ( yalan söylemek, evden izinsiz çıkmak vb.). Aile bireyleri tarafından anlaşıldığını düşünerek başka bir plan için sizden tekrar izin istemeye gönül rahatlığıyla gelebileceği bir ortam yaratmış olurusunuz.

Bireyler anlaşıldığı zaman sizinle olan iletişimlerini geliştirirler. Size karşı saygı duyup size kendini ifade etmekten çekinmezler böyle bir iletişim türü sayesinde bireyler çevresindeki insanlarla daha yakın bir iletişim olanağı içinde bulunur. Bu olanak bireyin ailesiyle olan güven ve saygısı ilişkisini güçlendirip bireyin ergenlik döneminde bulunduğu aile ortamını yargılama ve küçük görme gibi olumsuz davranışlar sergilemek yerine ailesini anlamak gibi girişim içine girecektir.