Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

Anlatsan da biz de bilsek…

Anlatsan da biz de bilsek…
 

<ı>"Dışişleri Bakanı'nın açıklamalarını tam olarak bilmiyorum. Kendisiyle bu konuyu henüz görüşmüş değilim. Ülkemdeki değişik dini gruplar gibi bu ülkenin yüzde 99'unu oluşturan Müslümanların, yani bizler de zaman zaman yaşadığı sorunları dile getirebiliriz. Kimse Türkiye'de Müslümanların sorunları yok diyemez"

<ı>

Bu sözler de ne yazık ki bu ülkenin Başbakanını ağzından çıkan sözler.

Ne yazık ki!...

Ülkenin Dışişleri Bakanı, yurt dışında ülkesini elin adamına şikâyet ediyor, başbakanı da onaylıyor. Böyle bir şey var mı acaba bir başka ülkede?...

Aynı konuda Dışişleri Bakanı’nı sözleri üzerine sorduk <ı>“Müslümanların, ülkemizde ne gibi sorunlar yaşadığını bilelim” diye. Elbette Dışişleri Bakanı, yurt dışından gelince sözlerine bir açıklık getirecek diye beklerken, Başbakan, <ı>“Kimse, Türkiye’de Müslümanların sorunları yok diyemez” dedi bile.

Başbakan, kimsenin kendisine karşı çıkamayacağı platformlarda desteksiz atmaya devam ediyor. Öyle bir yerde olmalı ki, birileri de söyledikleri sözler üzerine kendine sorular sormalı. Öylesine <ı>“Çanak sorular” değil elbette.

Örneğin <ı>“Sayın Başbakan; ülkemizde Müslümanlar nasıl sorun yaşıyorlar, kelime-i şahadet getiremiyorlar mı, abdest alıp namaz kılamıyorlar mı, oruç tutamıyorlar mı, zekât veremiyorlar mı” diye sorsa ve arkasından eklese <ı>“Biliyoruz ki, dizinin dibine oturduğunuz Arap’ın yalellisinin sayesinde, isteyen istediği zaman hacca gidemiyor, bunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?”

Çünkü Türkiye’de Müslümanların istedikleri gibi yerine getiremedikleri tek farz HAC görevidir.

Ama bir gerçek daha var…

Adam Müslüman, çünkü kelime-i şahadet getiriyor… Ama namaz kılmıyor, oruç tutmuyor veya tutamıyor, zekât vermiyor veya veremiyor, hacca da gitmiyor veya gidemiyor. Bu gibi Müslüman’ların bu ülkede sorunları var. En azından Ramazan ayında dayak yiyebiliyorlar. Eğer Başbakan’ın dediği sorun bu ise, kabul…

Bunun dışında, ülkede aşırılar da dahi, insanlar inançlarını istedikleri, gibi yaşıyorlar…

Elbette ki Başbakanın <ı>“Kimse, Türkiye’de Müslümanların sorunları yok diyemez” cümlesi ile ifade etmek istediği şey başka…

Cevap vermeye kalkışsa biliyoruz ki ilk önce <ı>”siyasi simge olsa ne olur” diye savunduğu türban olayı olacak. Sonra da ülke yönetiminin <ı>“Ulemalar” tarafından verilen kararlar ile yönetilmemiş olmasına getirecek.

Aslında <ı>”siyasi simge olsa ne olur” diyerek dilinin altındaki bakladan birini çıkardı. Ancak gerideki düşüncelerini şimdilik ifade etmekte zorlanıyor.

Ve Başbakan, bunları ifade edememeyi de <ı>“Kendine zulüm” olarak görüyor. Kendi de bir Müslüman olduğuna göre, demek ki Müslümanların sorunları var.

Mantık, düşünce bu…

Sayın Başbakan…

Dilinin altıdaki baklayı doğruca, aklından geçirdiğin gibi ortaya koy, biz anlarız. Bir de şu Müslümanların ülkemizde ne gibi zorluklar çektiklerini de anlat, biz de anlamış olalım…

Biliyorum ki siz anlattıkça <ı>“Heyecanlı” olacak bu işin sonu…

Anlat Başbakan, anlat… Giderek daha da heyecanlı oluyor siz anlattıkça… Örneğin girişini <ı>“Türban” ile yapabilirisiniz, arkası da nasıl olsa gelecek, dinleriz.

Ama… Sayın Başbakan, ama…

Bir gün gelecek, <ı>“Belki bir sabah” siz de bizleri dinleyeceksiniz, ama o sabah, şarkındaki gibi olacak.

<ı>“Belki bir sabah geleceksi, lakin vakit geçmiş olacak…

<ı>Güzel de olsa inanmam artık sözlerine, bahar bitmiş olacak…”

<ı>

Bu şarkının nakaratı, size uymaz…

<ı>“Gönül hicran şarabından yudum yudum içmiş olacak…”

<ı>31 MAYIS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..