Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

17 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Anlayan var mı?

Anlayan var mı?
 

Türkiyede, siyasetçiler tarafından ve sıklıkla, öyle tuhaf açıklamalar yapılıyor ki işin içinden çıkılması mümkün değil ; 

Suriye ile olan ilşkilerimiz son zamanlarda çok gerildi. herşeyden önce bunun nedenleri üzerinde durmak gerekli. Doğal olarak bu durum adına yandaş medya denilen bir gurup gazete ve gazeteci tarafından, arap baharının doğal sonucu, insanların hiç bir şekilde önüne geçilemeyen demokrasi ve özgürlük taleplerinin doğal sonucu, olarak satılıyor. Özellikle, konuyu klavyelerine pelesenk eden bazı köşe yazarları inatla bu görüşü işlemeye devam ediyorlar. Bu arada muhalefet partileri ve özellikle CHP, Hükümetin her söylediğinin tersini söylemeyi, genel politika yaklaşımı olarak benimsediğinden, buldukları her mikrofona açıkladıkları karşı görüşleri, durumu daha da karıştırıyor ve anlaşılamaz hale getiriyor. Uluslararası ilişkileri düzenleyen, en azından bir şeyler yapmaya çalışan diplomasi kurallarına göre, dış politikayı ilgilendiren ve genelde birden çok tarafı olan bir konuda her önüne gelen her zaman konuşamaz. Başbakanların, Dışişleri Bakanlarının ve Dışişleri Bakanlığı sözcülerinin söyledikleri çok önem taşır. Peki bu iş bizde nasıl oluyor, Başbakan Erdoğan bulduğu her fırsatta gördüğü her mikrofona görüşlerine anlatıyor, Dışişleri Bakanı son derece sert, diplomatlarca geri alınması mümkün olmayan açıklamalar yapıyor, Dışişleri sözcüsü ise hiç konuşmuyor. Örneğin, Dışişleri Bakanı, konuşmanın sonuna geldik derken, Başbakan Suriye bizim iç işimiz diyebiliyor. Bu siyasi duruşa (!), AB üyesi ülkelerden hiç ses çıkmazken, ABD den cevap dışişleri sözcüsünden geliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, Türkiye'den Suriye konusunda gelen son açıklamalarla ilgili olarak, "Türk sabrının giderek tükeniyor olması bizim için sürpriz değil" açıklamasını yapıyor.  

 

Peki gerçek nedir ; 

30 haziran 2011 bir yazıda durum daha bu kadar çapraşık değilken, yapılan yanlışlıkları ve olayların arkasındaki gerçek sebebi açıklamaya çalışmıştım. Bu gün de ayni görüşte israr ediyorum. Adına, ABD propoganda makinesinin icadı, arap baharı denilen bu sivil hareketler aslında o ülkedeki insanların demokrasi arzuları ile alakalı değildir. Konu, tamamen bazı vazgeçilemez çıkarları sonucu bölge insanlarının kışkırtılmasıdır. Türkiyeye gelince, şimdilik bu çıkarları kendi de sahipleniyor görünse de ana sebep , Suriyede merkezi otoritenin kaybolması sonucu Ülkenin kuzeyindeki kürt toplumunun kuzey Irak ve Türkiyedeki kürt hareketleri ile birleşerek denize açılmasıdır. Bu tüm kürtlerin bir türlü vazgeçemedikleri büyük kürdistan hayalidir. Doğal şartlarda Üniter yapıyı benimsemiş ve bunu Anayasasına koymuş bir Türkiyenin duruma sessiz kalması mümkün değildir ve mutlaka birşeyler yapmalıdır. Ancak atılan adımlar doğru mudur. Başbakan ve Dışişleri Bakanı bu tonda konuşmalı geri dönüşü kolaylaştıracak diplomasi ye kapıları tamamen kapatmalı mıdırlar. Acaba bir mucize olsa da Başbakan Erdoğan bu konuda bir süre hiç konuşmasa nasıl olur. 

Doğal olarak, yüzyıllardır bölgede birbirlerine üstünlük kurmaya çalışan İran ve Türkiye arasındaki sessiz diplomatik çatışmayı, anlaşılması güç manevralarını gözden kaçırmamak gerek. Petrolün uluslararası pazarlara tek çıkış noktasına, Lazkiye gibi bir akdeniz limanını katmak uygun bir uzun vadeli stratejik hedef olsa gerekir. 

Bir noktayı akıldan çıkarmamak gerekli. Türkiye gibi dış politika gelenekleri olan ülkelerin yöneticileri, iç politikaya yönelik açıklamalar yapmazlar. Diplomasi hassas ve ince bir iştir fazla iteleyip kakalamaya gelmez. Siyasetin kırıp dağıttığı dengeleri gün gelir kimse toparlayamaz ve olan saygınlığını kaybetmiş Türkiyeye olur. Yoksa yapılması planlanan işler doğrudur ve yapılmalıdır. Kuzey Suriyenin, kontrolsuz çıkarlara teslim edilmesi Türkiye tarafından kabul edilemez. Bunu için bazı adımlar atılması gerek. Temel soru şu yolu bu mudur ? 

 

 

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..