Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Anne baba küreselleşiyor (mu?)

Anne baba küreselleşiyor (mu?)
 

Kendi kızımın editlenmiş fotoğrafı


Doğum yılları 1965-1975 arasında olan birçok insan bu günlerde çocuk yetiştirmenin incelikleriyle tanışıyor. Ben de onlardan biriyim ve hayatımın en zor kararlarını, en çok tartarak ve en emin olmadan uyguladığım ve bu nedenle de çok huzursuz olduğum bir konu bu.

Oysa ne kadar kolay görünüyordu zamanında bize çocuk yetiştirmek. Anne evde temizlik, yemek yapar, baba dışarıda çalışır, eve gelir, haber ya da maç seyrederdi (bazı evlerde rakı sofrası da hazırlanırmış, hatta bazı evlerde dayak da varmış ya, neyse) biz çocuklar ise dışarıda gün geçirirdik. Havanın daha sıcak olmasından değil fakat ortalık daha geç karardığından ve dolayısıyla annelerimiz bizi eve daha geç çağırdığından, yaz aylarını daha çok severdik.

Çarşı pazardan alınan Türk malı pantolonları, ayakkabıları, üst baş neyse eskiyene kadar giyerdik, çabuk eskidiği zaman da azar işitirdik.

Bugün alış verişe gitmek, bir ürün almak, özellikle de çocuğunuz yanındayken, çok felsefi ve dünyaya bakış açınızı sergileyen bir faaliyet oldu artık.

Çin malı alacak mıyız? İtalyan ve Fransız mallarına göz atarken güncel siyasi gelişmeleri dikkate alacak mıyız.

Barbie bebeklerin çocuğumuzun sağlığına zararlı olabileceğini ve bu nedenle dünyada milyonlarcasının geri toplandığını çocuğumuza nasıl izah edeceğiz, edemezsek alacak mıyız barbie’yi yoksa ağlamasına kulak mı asacağız.

Nike, adidas, GAP daha ne varsa, uluslararası büyük markaların hegemonyasına boyun eğecek miyiz, o aldığımız ürünlerin üretildikleri üçüncü dünyadaki fabrikalarda çalışan zavallı işçilerin modern kölelikten beter hallerine kayıtsız kalacak mıyız (hatta bu ürünleri alarak onaylayacak mıyız).

Mc Donald’s ve benzerlerinin dünyada meşhur olmuş kötü işveren konumunu onaylayacak mıyız.

İçtiğimiz kahve ile Starbucks’ların rekabet yerine tekel oluşturma gayretlerine destek olacak mıyız.

Çocuğumuz, patates kızartmasının yanında ketçap olmadığı için ağlamaya başlayınca, dünyada o an, yetersiz beslenmeden dolayı en az 2-3 bebeğin öldüğünü nasıl anlatacağız.

Bilgisayar oyunlarının aslında öyle Amerikan, Japon ürünü olmadıklarını, çoğunun garip, gariban Hint’liler tarafından maalesef karın tokluğu karşılığında yazıldığını nasıl izah edeceğiz.

Cool gibi gösterilen ancak o kadar da kuul olmayan birçok şeyin ne kadar kuul olmadıklarını çocuklarımıza anlatacak mıyız yoksa sokağa salıp akşam olduğunda çağıracak mıyız.

İyi anne baba olacağız da, hangi yüzyılın iyi anne babası olacağız?????????

 
Toplam blog
: 12
: 442
Kayıt tarihi
: 11.01.08
 
 

1970 Ankara doğumluyum. 15 yıl Almanya'da yaşadım, lise ve üniversiteyi Türkiye'de tamamladıktan son..