Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '08

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Anne ve çocuk

Anne ve çocuk
 

“Anne dedi çocuk.”

Kim bilir kaç defa tekrarlandı bu kelime. Kaç defa rüyalarından uyandı sarsıntıyla. Tınısı sarhoş ederdi bu sesin. O, bu sarhoşlukla kaç defa debelendi; kaç defa dirildi , yıkıldı bilmiyordu artık. Birisi anlatsın istiyordu hikayesini. Anlatsın ve duysun herkes. Bu kaldırılamayacak sırrı çarpmalıydı suratına umarsızca. O, sanki hiç bilmiyormuş gibi bakmalı, büzmeliydi dudaklarını. Belki şaşkın bakışlarında birkaç yanık kahır sarkıtmalı; bir daha bir daha üzülmeliydi. Bu gerçeği biri haykırmalıydı işte. Haykırması gerekiyordu ona. Bildiği gerçekliğin parçasından çekip almalıydılar onu. Bir ananın bebesinden ayrılması gibi bölünmeliydi gerçeklik.

“Ana” dedi bir ses.

Yanlış mı duymuştu acaba. Bu derinliklerden gelen yabancı ve bir o kadar da tanıdık ses kimindi. Gömdü kafasını yastığına. Kefenine gömülür gibi ezdi gözlerinden düşen titrek damlalarını. Hıçkırıklarını derinlerine ata ata kefenini yırtan bir hortlak gibi iniltiyle ağladı. Nemlenen yastığından kafasını kaldırdığında hala aynı sesi duyuyordu. Kulaklarında homurdanan bu ses, o kadar acıtıyordu ki insanca yüreğini. Biri durdursun artık istiyordu. Bu üzerinde taşıdığı sefil bedenini biri durdursun.

“Ana dedi çocuk.”

Yeniden irkildi. Tam kendinin yatışmış olacağına karar vermişti ki depreşti duyguları yeniden. Bu sefer ağlamadı. Ağlayamadı. Belki ağlasa rahatlayacak, içindeki kanserli parçasını atacaktı. Ama olmuyordu. Göz yaşları bir intikamın sabrı gibi dikilmişti oraya. Ve hiç niyeti yoktu oradan çıkmaya. Kendi ağlayamadı ama, bir ses duygu ağlamaklı. Trenin kalkarkenki çıkardığı hüzne benziyordu bu ses. Yine “ ana” dedi. Bu kırık, hüzünlü ses birden tanıdık geldi. Heyecanlandı tanıdık sesi anımsayınca. Ama birden o kadar anlamsız geldi ki yeniden yabancılaşıverdi ses. Kendisini hiç de inanmadığı cehennemin ortasında buldu bu duyguyla.

Biliyordu kadın. Duyduğu hiçbir ses onu geri getiremeyecekti. Çünkü o hiç verilmemişti ki ona. Sadece sancılarını yaşamak kalacaktı. Ruhu bedeni terk edinceye dek ;bedenini saran sancılarla yaşamak kaderi olacaktı.

“Deniz ve Mercan” dedi ana.

Bekleyin çok kısa bir zamanda geleceğim yanınıza. İyi ki yoksunuz. Çok fazla ateş var ortalıkta hem de çok. Siz yaşamayacaksınız bu duyguyu. Ama ben sizin olmayışınızla her gün yanacağım. Varsın yanayım. Bekliyorsunuz ya beni. Her gün yanarak size kavuşacağım günü bekleyeceğim. Acaba orda da isimleriniz aynı mı?

“ Söyle Mercan’ım Deniz gibi kokuyor musun?


“ Söyle Deniz’im Mercanımı(emanetimi) içinde saklıyor musun?


CANAN AL

 
Toplam blog
: 21
: 579
Kayıt tarihi
: 06.12.07
 
 

Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Mezunuyum... Ken..