Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '14

 
Kategori
Deneme
 

Annem ve babam kim olsun?

Annem ve babam kim olsun?
 

Bizim eski bir servis şoförümüz vardı. Yakın bulduğu kişilere ailesini ve kendi huylarını, davranışlarını anlatırdı. Bizler şaşkınlıkla ağzı açık bir şekilde anlattıklarını dinledikçe, onun yüzünde tam tersine garip bir gurur duyma ifadesi olurdu. Hatta anlattıkları o kadar sıra dışı şeylerdi ki, biz kendi aramızda ona "piskopat" diyorduk. Bir gün bebeği oldu,  bebek bu değil mi, elbette ağlar... Her ağladığında eşine "ağlama sesini duymak istemiyorum, al şunu odaya götür" diyormuş. Hatta kadıncağız odadan çıkamaz olunca çaresiz bebeğini alıp bir süreliğine annesine gitmiş. Geçenlerde eşim rastlamış kendisine, şimdi 5 yaşlarında olan çocuğunun konuşma problemi varmış ve doktorlara götürüp duruyorlarmış. Sebebi;  evde ses çıkarmasın diye sürekli televizyonun karşısına oturtup, televizyon seyrettirmek...

Çocuk parkında rastladığım, bizim mahalleden bir kadının da 2 oğlu vardı, küçük oğlu 6 yaşındaydı ama o da konuşamıyordu. O da aynı şekilde sessiz dursun diye sürekli televizyonun karşısına oturtup, televizyon seyrettirmiş... Kadın çocuğunun bu problemiyle ilgilenmediği, doktora bile götürmediği gibi, bir de kız çocuk doğurdu, daha öncekine bakabilmiş gibi. 

Geçen sabah düşünürken aklıma bunlar düştü... Çocukların kendi anne babasını seçememesi ne kadar kötü dedim kendi kendime.. Kimi yasak aşkların kurbanı olup, ya öldürülmek için doğuyor, ya da yetimhanelerde büyüyor. Kimi sokakta kağıt toplayan bir anne ve babanın çocuğu olarak geliyor dünyaya.. Hiç bir zaman pırıl pırıl ayakkabıları, cici elbiseleri, mis kokan saçları ve oynayabilecekleri oyuncakları olmuyor.. Kimi gerçekten normal olmayan karakter, huy ve davranışlara sahip bir babaya sahip oluyor, bırakın sevgi görmeyi, sürekli korku içinde yaşamak zorunda kalıyor. Kimi de istediği her şeye sahip olabileceği zengin bir anne babaya açıyor gözlerini... Katili, ruh hastası, hırsızı, fakiri, çingenesi, fahişesi, soylusu  vs vs..

Öyle bir imkan gerçekten olsaydı, yani doğacak çocuğun anne babasını seçme imkanı, acaba nasıl olurdu hayatları... Nasıl bir anne baba isterlerdi kendilerine... Düşünmeden edemedim..

O yüzdendir ki, nerde dilenen bir çocuk görsem içim acır, yardım ederim. Nerde bir sürü çocuğun arasında ayağında kağıt gibi incelmiş terlikle oynayan bir çocuk görsem, dayanamam gidip ayağına bir terlik alırım. Çünkü bilirim ki ne olursa olsun, nasıl bir ailesi olursa olsun sonuçta o da bir çocuk...

Bir üst geçidin merdivenlerinde, eline satması için selpak mendil verilmiş, ancak başını kolunun altına gömmüş bir şekilde üstgeçidin kenarına yapışmış, utandığı her halinden belli olan o çocuk hiç gitmez gözümden... Pek çokları gibi ailesi tarafından mecbur bırakılmış ama daha o yaşta olmasına rağmen bundan utanan ve insanların yüzüne bile bakamayan o çocuk...

Aslında bu çocuklara vereceğimiz paranın ona değil anne babasına gideceğini bildiğimizden çoğunlukla es geçeriz. Çünkü gerçekten de öyle olur. O nedenle para yerine çikolata, şeker, simit, hamburger, bisküvi vb.. sevebileceği ve o an sadece ona sunulan bir yiyecek vermek artık bana daha anlamlı geliyor.

Belki hayatın bir gerçeği bu da.. Belki kader dediğimiz şey, bilemiyorum. Tek bildiğim söz konusu böyle çocuklar olunca içimin acıdığı, yüreğimin sızladığı... 

Şu hayatta bir kere bile olsa, eğer daha önce fırsatınız olmadı ise, bir çocuğu sevindirmenin mutluluğunu yaşamanız ve yaşatmanız dileklerimle,

Sevgiyle kalın...

 
Toplam blog
: 6
: 1085
Kayıt tarihi
: 18.01.14
 
 

Hakla İlişkiler mezunuyum, Proje Yönetimi üzerine çalışıyorum. İçimden gelenleri, içimden geldiği..