Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '07

 
Kategori
Aile
 

Anneme mektuplar -1-

Anneme mektuplar -1-
 

Anne,

Biraz önce anneler ile ilgili bir şarkıyı dinledim ve sana mektup yazmak geldi içimden. Sanki çözülmemiş konuları çözmek için, dilenmemiş özürleri dilemek ve edilmemiş teşekkürleri etmek için doğru bir zamandı..

Evet anne, annem olarak yaptıklarının ötesinde, sana, insan olarak yaptıkların için de çok borcum var.

Örneğin bana şu anda maddi açıdan destek oluyorsun fakat daha önemlisi hiçbir zaman aç kalmayacağımı, arkamda annemin olduğunu bilmekten doğan bir güven, bir güvenlik duygusu…

Ve bana çok şey öğrettin be anneciğim! Örneğin, şu anda tartışmalarda demagoji alanında teksem, bunu seninle yaptığım tartışmalara borçluyum! Şaka bir yana, sen bana nasıl ‘insan’ olunacağını öğrettin anneciğim. Fedakar, vefalı olmayı, bencil olmamayı, insanları yargılamamayı ve doğuştan sahip olduğumuz özelliklerimiz için gurur duymamayı öğrettin bana hep! O zamanlar dinlemediğimi sanıp üzülsen de bak hatırlıyorum işte! Bana derdin ki; “Başak, doğuştan sahip olunanlarla gururlanılmaz. Düşün ki sen bu ülkede ve bu dine mensup olarak doğmayabilirdin. Bu ten rengine sahip olmayabilirdin. Bunlar sadece tesadüfi şeyler. Gururlanacaksan; asıl çalışıp kazandıklarınla, kendi çabanla sahip olduklarınla gururlan. Bunlar ev araba gibi şeyler de değildir. Çabalayıp başardıklarınla gurur duy. Ama hiçbir zaman da fazla gururlanma ve sadece insan olduğunu unutma!” Dinledim anneciğim; ve söylediklerin yelin kayaya tesiri gibi, yavaş olsa ve apaçık görünmese de yüreğime işledi işte.

Ben direnmeyi senden öğrendim anneciğim. Yıllar geçerken ve sen sabırla katlanırken yaşananlara, sabretmeyi öğrendim senden. Parasızlık karşısında da, duyarsızlık karşısında da dik durmayı, yıkılmamayı, savaşmayı bırakmamayı senden öğrendim.

İnsanların anne olduktan sonra da kadın ve insan olmaya devam ettiklerini ve hayata dair rollerin birinde başarısız olan insanın, diğerlerinde de başarısız olduğu/olacağı anlamına gelmediğini öğrettin bana. Örneğin çok iyi bir arkadaş olabilirsin ama belki bu çok iyi bir sevgili veya koca olduğun anlamına gelmeyebilir.

Bana güvendiğin için çok teşekkür ederim anneciğim. Bana her ‘’Sana güveniyorum, sen yaparsın. Sen çok güçlüsün kızım, hele de dört senedir İstanbul’da yapayalnız yaşadıktan ve hayatta/ayakta kaldıktan sonra yapamayacağın hiçbir şey yok!’’ dediğinde önce bir şaşırıp sonrasında yeni bir gezegen keşfetmişim ve ona ismim verilmiş gibi gururlanıyorum.

Biliyorum ki sen tanıdığım insanların en dürüstlerinden birisin ve hataları yüze söylersin. Bu yüzden övgülerin de gerçektir. Bunu bildiğim için koltuklarım öyle bir kabarıyor ki sorma!

Ve beni teselli ettiğin için sana minnettarım anneciğim. İşimle ilgili sorunlar yaşadığım dönemde ve her akşam telefonda hüngür hüngür ağlarken bana hep güç vermeye, beni hep teselli etmeye çalıştın. Her akşam salya sümük ağlayan bir kızdan bir gün olsun sıkılmadın (Ya da sıkıldıysan bile belli etmediğin için teşekkür ederim!)

Hayatımla ilgili olan büyük kararlarıma karışmadın anneciğim. İstedin ki; ben mutlu olacağım şekilde yaşayayım ve sen hala hayattayken kendi başıma karar almasını öğreneyim. Üniversite sınavına girerken ne kendi istediğin bölümü dayattın, ne de şehir dışına göndermem diye direttin. İşten ve uzun süredir birlikte olduğum sevgilimden ayrılmaya karar verdiğimde, kararım ne olursa olsun beni hep destekleyeceğini söyledin. Bu benim için ne kadar değerli bir hazineydi, sana hiç söylemedim…

Ben insanlara yardım etmeyi senden öğrendim anneciğim. Başkaları için canını dişine takıp çabalamayı, karşılıksız fedakarlığı senden öğrendim hep ve vicdanın ne demek olduğunu…

Bu mektubu seni kaybettiğim gün ‘’Keşke…’’ dememek için yazıyorum anneciğim! Hayattayken, benim için ne kadar değerli olduğunu ve vermeye çalıştığın değerleri bana verebildiğini görüp mutlu olasın diye… Çünkü biliyorum ki, kişiler öldükten sonra sarfedilen sevgi sözlerinin hiçbir önemi yok…

Ve senden dilemem gereken özürlerim var anneciğim. Biliyorum zamanında hiç de uysal, söz dinleyen bir kız olmadım. Hep dik başlı, hep asi, her an patlamaya hazır bir bombaydım. Şu anda kavga eden bir ana oğlu gördükçe ve oğlu kendime, anneyi de sana benzettikçe; seni zamanında ne kadar üzdüğümü, hırpaladığımı ve yaraladığımı daha bir anlıyorum. Anneciğim özür diliyorum…

Mektubuma burda (şimdilik) son verirken göğsüne sokulup, yanaklarından hasretle öpüyorum anneciğim…

 
Toplam blog
: 7
: 1892
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

1984 doğumluyum, Adanalı'yım. Ortaokul ve lise hayatım çok güzel geçti. Sonra İstanbul'a "vurulup", ..