Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '12

 
Kategori
Siyaset
 

Arabistanlı Lawrence ve Arap siyasetimiz...

Arabistanlı Lawrence ve Arap siyasetimiz...
 

Film afişinden...


Ülkemizde bir ara yasak olan,  yedi dalda Oscar alarak en iyi film seçilen 1962 yapımı “Arabistanlı Lawrence” filmini ikinci kez izleme olanağı buldum…

Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Arapları Türklere karşı kışkırtmak, örgütlemek için İngilizlerin Arap Yarımadası’na gönderdiği asıl mesleği arkeolog, yazar ve fotoğrafçı olan İngiliz casusunun anılarını anlatan film, o dönemin tarihini özellikle de Türk – Arap ilişkilerini anlatması bakımından da bize epey bilgi veriyor…

8 Mayıs 1935 yılında bir motorsiklet kazasında hayatını kaybeden Thomas Edward Lawrence’nin anılarının filme çekilmesi için çalışmalar o yıllarda başlamıştı… Türkiye’nin tepkisini çekmek, Ürdün Kralı Abdullah’ın gerginlik yaratır endişeleriyle birlikte bir tartışmalı dönem yaşanırken, 2. Dünya Savaşı başlayınca, filmin çekimi 1962 yılına kalmıştı… Peter O’ Toole, Anthony Quin, Alec Guinnes ve Omar Sherif’in gibi ünlü aktörlerin oynadığı film, Türkiye’de bir ara yasaklanmış, Suriye ise filmi ülkesine sokmamıştı… Amerika ise filmi ulusal film arşivinde korunmaya değer filmler sınıfında görmüştü…

Birinci Dünya Savaşı sırasında ( 1916-17-18 yıllarında)Arapları Osmanlı’ya karşı kışkırtarak, Arabistan’daki Türk varlığını sona erdirmeyi amaçlayan İngiliz casusu Lawrence, İngilizlerin ve Fransızların amaçlarına hizmet ederek, Arapların Türkleri arkadan vurmasına, hançerlemesine ön ayak olmuştur… Arabistan çölleri Yemen ağıtlarında” kendini bulduğu gibi onbinlerce Türk askerine mezar olmuştur…

Türk analarının yürekleri yanmış ve günümüze bir ağıt olarak kalmış bu acılar…

Yemen Yemen Şanlı Yemen

Toprakları kanlı Yemen

Ben Yemen’e dayanamam

Nazlı yardan ayrılamam

***

Gitme Yemen’e Yemen’e

Yemen sıcak dayanaman

Tan borusu çalınınca

Sen küçüksün uyanaman

 

***

Lawrence’nin dolayısıyla İngilizlerin amacı, Türklerle Arapların bağını koparmak, Arapları parça parça ederek, çıkarları doğrultusunda bu parçaları istedikleri gibi kullanabilmektir… Araplar kandırılmışlar, uzun yıllar İngilizlerin ve Fransa’nın sömürgesi durumuna düşürülmüşlerdir… Bu durum hala çeşitli bahanelerle Libya, Suriye, Mısır, Irak örneklerinde olduğu gibi devam etmektedir…

***

Bu yazıyı yazmamın amacı, dünden bugüne nelerin değiştiğidir… Batılı emperyalistlerin parmağı yine Arap ülkelerini karıştırmakla meşgul… Dünün ünlü casuslarına artık ihtiyaç kalmamıştır. Yerli işbirlikçiler artık emperyalistlerle kol kola geziyorlar… Kaddafi bir diktatördü… Kaddafi giderken, onunla birlikte binlerce Libyalı da öldürüldü… Libya’da bundan sonra her şey güllük gülistanlık mı olacak… Şimdi, Libya’da iktidar olmaya çalışan güç bunun bedelini emperyalistlere fazlasıyla ödeyecek, sömürülen yine Libya halkı olacaktır…

***

Şimdi gelelim günümüze… Dolayısıyla Suriye’de yaşanılanlara… Osmanlı orduları büyük bir bozgunla, Suriye dâhil Arabistan topraklarından çekildiklerinde; Suriye 1940’lı yıllara kadar Fransa’nın mandası altında kaldı…( İngiliz casusu, Lawrence’nin bu duruma tepki gösterdiği, bu yüzden kendisine verilen tüm nişanları kabul etmediği, kendi içine kapanık bir yaşam sürmesine Araplara verilen sözün tutulmamasına üzüldüğü de söylenmektedir.) Fransa, Suriye’yi Şam, Halep, Nusayri Alevi, Dürzî, Hatay ve Lübnan olmak üzere parça yönetimlere ayırdı… Hatay, Atatürk’ün başarılı dış politikasıyla yapılan referandum sonrasında 1939 yılında Türkiye Cumhuriyetine katıldı… Atatürk, ölüm döşeğindeyken de hep Hatay’ın son durumunu sorduğu biliniyor…

Şimdi 1920’lere geri dönülmüş gibidir… Suriye’nin birliği bütünlüğü bozulmak üzeredir… Emperyalistler Türkiye’yi kullanarak bunun yolunu tekrar açmaya çalışmaktadırlar… Araplar arasında bir dayanışma birlik olmadığı gibi İslam ülkelerinde de birlikte hareket edebilecek bir siyasi anlayış da yoktur… Bu yüzden Amerika başta olmak üzere, Batılı emperyalistler Arap ülkeleriyle top gibi oynamaktadırlar… Lawrence, Arap Baharı dedikleri oyunu tezgâhlamak için tekrar hortlamış gibidir… Emperyalistlerin Suriye’ye demokrasi götürmek gibi bir duygu taşıdıklarına inanmak saflıktan başka bir şey değildir…

Yaklaşık üç buçuk saat süren film, Türk askerlerini kılık kıyafetlerini, teknik donanımlarını oldukça iyi göstermektedir… Ayrıca o dönem (1916 – 1918) Osmanlı’nın uçağının olması da doğrusu beni şaşırttı… Çapulcu durumdaki üç dört bini bulan Arap Bedevileri örgütleyen ve Osmanlı askerine karşı gerilla gibi kullanan Lawrence’nin arkasındaki gerçek güç Ortadoğu’da o zamanlar bir milyonu bulduğu söylenen İngiliz askeri varlığıdır…

Filmi izleyebilme olanağınız varsa izleyin derim… Dün yaşanılanlar, değişik versiyon ve anlayışlarla bugün de devam ediyor… Arap ülkelerinde bir oyun oynanıyor… Bazı ülkeler de bu oyunun içinde bir katalizör ve piyon olarak görev alıyorlar…

Türkiye’nin Arap politikasını gözden geçirerek daha özgün, tarihi gerçekler doğrultusunda, Batılı Emperyalistlerin ayak oyunlarına gelmeden, Arap ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmaya yönelik olmalıdır… Birinci Dünya Savaşında Arapların bizi arkadan vurduğu gibi tarihi kinlerden de sıyrılmamız gerekiyor… Samimi yaklaşımlarla öncelikle bir güven ortamının oluşturulması gerekir… Suriye konusunda yaptığımız  yanlış politikalardan, günümüzün Lawrence’lerinin ekmeğine yağ sürmekten  öncelikle sıyrılmamız gerekiyor…   

Erdoğan Şahin 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..