Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Arap baharı ve Tüdeh …

Arap baharı ve Tüdeh …
 

msn den


Ortadoğu coğrafyasının son 40 yılının büyük resmine bakıldığında ve bu dönemi bir bütünsellik içinde okumaya çalışmak gerekir.

1969 ekonomik krizi ve petrol bunalımı, 1970’li yıllarında Dünyanın Ortadoğu merkezli enerji stratejilerini gözden geçirtti. Yeni Ulusal 25 yıllık projeksiyonlar üretmeleri gerekti. O döneme kadar, o coğrafyada bir çok Ülke bağımsızlıklarını alırken, batının yaptığı siyasi yol haritaları içinde kalacak ve uzun yıllar sürecek rejimler modellenip ellerine verildi.

Bu Ülke halklarının; gelişen teknolojilerden ve eğitimin yaygınlaşması ile bir nevi etkileşim ve sosyolojik dönüşümler yaşamaları galiba öngörülmemiş. Diğer Ülkelerde rejimlerin demokratikleşmesi ve demokrasi standartlarının yükselmesinden etkilenebilecekleri hesaba katılmamış olmalı.

Bugün ayakta olan; Suudi krallığı, Kuveyt krallığı, Birleşik Arap emirliği, Suriye Baas partisinin antidemokratik yapısı, batı için yönlendirilebilir ve kontrol edilebilir görülüyor. 1979 yılına kadar İran Şah yönetimi Batı ve ABD için cepte keklik hatta kolayca değişik amaçlar için kullanılabilir durumdaydı. Ancak içerde halk bazı şeylerin farkına varmaya ve özellikle İran Komünist partisi (TÜDEH) ile İran demokratları veya Sosyal demokratları halka, halkın özdeğerlerini itmeden izledikleri stratejileri sayesinde halka ulaşabilir duruma gelmişlerdi. İran Şahı’nın kendisine Tanrısal nitelik atfeden duruşu, İslami değerlerle izah edilemeyeceği gerçeğini fark etmeye başlamışlardı.

Bu noktada belirli zemin bulan halk muhalefeti üzerindeki TUDEH’in doğru politikaları ve analizleri halkta karşılık buluyordu. Bu durum, halkın önünde değişik, belkide birbirine zıt siyasi unsurlardan geniş bir halk koalisyonunu üretti. Bu koalisyonun en etkili ve en geniş tabana sahip olanı bu gün iktidarı elinde bulunduran “Mollalar” olarak anılan guruptu. Bu gurup kendine o dönem sürgünde bulunan Ayetullah Humeyni’yi belirlemiş böylece daha yoğun bir kitlesellik kazanarak süreci hızlandırmıştır. Artık İran Halkı baş kaldırmış ve durdurulamaz halk muhalefetine dönüşmüştü.

Bu koalisyonun en dinamik, teorisi etkili ve politikaları halkın maruz kaldığı zulmü doğrudürüst bir zemine oturtan, ancak sayısal olarak azınlıkta kalan TUDEH’ti.

TÜDEH; olgunlaşan halk hareketinin; Humeyni’nin liderliğindeki Mollaların etkisinde olduğunu biliyordu. Ama aynı halk Şah’ın Allah’ın dolayısı ile Dinin kendisine verdiği güç ve yetkiler taşıdığına inanıyordu. Ne var ki; bu halkın artık, Şah’ın kullandığı yetki ve güçlerin Tanrısal hiçbir özelliği olmadığını anlayıp, Ülkeyi yönetecek kişi veya kişilerin ancak halkın seçebileceğini anlaması gerekiyordu. Aynı zamanda aynı halkın Şah’ı değiştirebilecek tek irade ve gücün kendisinin olduğunu net bir şekilde görmesi için, geniş bir halk hareketi ile Şah’ın gönderilmesi şarttı.

İran’ın sosyolojik ve kültürel yapısı göz önünde tutularak bu işin tek yolu geniş bir halk muhalefeti koalisyonu ile mümkün olabilirdi. Bu Akılcı ve bilimsel aynı zamanda büyük risk ve özveri gerektiren yoldu.

TÜDEH için bu risk; bu halkın kendisini yönetecek ve yönetim şeklini belirleyecek sistemi kurabileceğini anlaması ve farkına varması için göze alınmaya değer bir kazanımdı. Sadece; kendini yöneten zalimleri indirmeyi öğrenmesi ve kendisine özgürlüğün tadına varabileceği sistemi inşa edebilmenin özgüvenini deneyimlemesi bile her riske değerdi TUDEH’in lideri Kiyanuri için. Bu aynı zamanda Dünya, özellikle Türkiye sosyalistlerine verilecek en gerçekçi cevabıydı TUDEH’in lideri Kiyanuri için.

1979 İran devriminin dolayısı ile TUDEH’in lideri Kiyanuri’nin inancı; İran halkının kendi toplumsal muhalefetini üretebilmesi, diğer Ortadoğu halklarının da ufkunu açarak, kendi Ulusal muhalefetlerini geliştirme düşüncesinin dalga dalga yayılarak, Ortadoğu halklarının kukla rejimlerinden kurtularak, kendi ideal yönetişim mekanizmalarını üretmelerinin yolunu açacağıydı.

Batının ve sömürge Devletlerin; İrak’ı silahlandırarak İran’a savaş açtırmasının gerçek nedeni, İran halkının gerçekleştirdiği bu halk muhalefeti yoluyla zalim yöneticileri değiştirme hareketinin diğer Ortadoğu milletlerine örneklik etmesinden duyulan kaygıdandı. İrak’ın bunu fark ettiğinde iş işten geçmiş ve aklı başına geldiğinde kendisini silahlandırıp İran’a saldırtan güçler bu defa onu ezmişti 1993 körfez savaşında.

Ama TUDEH’in lideri Kiyanuri’nin ön görüsü artık dalga dalga yayılacak Arap baharı olacaktı. Bazı Ülkelerde durdurulup bir süreliğine ertelenebilse de artık durdurulamaz.

Ülkemizde sosyalist hareketin ve onun özgün teorik birikimi bu süreci okuyacak özgüvene sahip olmadığı için Arap baharına kuşkuyla yaklaşıp karşı çıkmaktadır. Bu karşı çıkışın temel nedeni TUDEH’in lideri Kiyanuri’yi anlama yeteneği kalmamasındandır.

Sultan Galiyev’in yardımcısı Mustafa Suphi’yi sıkça hatırlayıp Sultan Galiyev’i kasten unutmasında yatan önyargı hastalığıyla aynı sebepten TUDEH’in lideri Kiyanuri’i anlayamamıştır. İslam’a inananları işçi sınıfından sayamayan sosyalistler, Türkiye bağlamında konuşacak ve düşünecek hatta mücadele edecek siyaset kabızlığı içinde Gezi’in ağaçlarına sarılmıştır. Türkiye sosyalist hareketi bu kabızlığı bir yüzyıl yenemedi. Yenemeyecekte, çünkü Sultan Galiyev’in özgün yaklaşımını görmezden geliyor. Başka Ülkelerin, özellikle uzak halkların devrimlerinin özentisi ve kopyacılığı içinde kendi tükenmişiliğini hazırlamıştır.

  

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..