Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk kuralları

Aşk kuralları
 

Resim, Erdal YAĞMUR üretimidir.


Rakı ile suladım,
Gönül bahçemde açan çiçekleri,
Suladıkça büyüdüler, büyüdüler, büyüdüler…
Kocaman oldu çiçeklerim.
Çiçekler açarda, böcekler durur mu?
Aşka geldi hemen mevzuu;
Gönlümde çevirdiğim Türk filminde.

Sanıyorum küresel ısınmadan aşkta nasibini aldı; aşk kuraklığı, kasıp kavuruyor ortalığı. Bu günlerde çevrede, aşk yaşayan birilerine pek rastlanılmıyor.

Aşk derken, gerçek manada aşkı kastediyorum; bahsettiğim şu yeni moda, “seviyeli ilişki” türünden bir şey değil; sapına kadar aşk işte!..

Böyle giderse; yeni nesil, gerçek manada aşkı öğrenemeyecek, karşı kutupların çekim etkisini, aşk zannedecekler. Peki, elektrik kesildiği zaman ne olacak; aşk bitti diyecekler. Meyve de vermeyecek, onların aşkları. Verse de renksiz, kokusuz bir şey olacak meyveleri!

Bu böyle olmaz; bir şey yapmalı!

Şimdi şu yaşımla ortaya çıkıp, yeniden şöyle âşık olmak, aşk nasıl yaşanırmış gençlere göstermek var ya! Olmaz; ben, zaten eşime aşığım canım, nelerde düşünüyorum böyle! Tövbe, tövbe!..

Madem, her şey dilimizde, bizde dilimizin döndüğünce teoride anlatmaya çalışalım aşkı:

Herkesin, aşkla ilgili bir köşede çarpışma ve dökülen eşyaları toplarken, gözlerin kilitlenmesi gibi klişeleşmiş fantezileri vardır. Bunlar yeterli değildir, aşk üzerine daha fazla ve farklı düşünmek gerekir. Böylece, “Çekim Yasası” da işletilmiş, aşka gel gel yapılmış olunur.

Üzerinde çalışmak lazımdır, zannedildiği gibi aşk, öyle kendi kendine gelişmez. Farz edelim hayaliniz gerçek oldu, bir köşede hayatınızın aşkı ile çarpıştınız; sonrasındaki süreci iyi yönetemezseniz, ancak avucunuzu yalarsınız!

Diyelim aşk geldi, sizi buldu, sonrasında aşka dair şu kurallar öğrenilip, itina ile tatbik edilmelidir:

Bir kere aşk, öyle kuru kuruya olmaz, şöyle yağmurun altında sırılsıklam olana kadar dolaşmayı icap ettirir.

Çok soğuk havada bile, önünü kapatıp dolaşmak, âşık adamın karizmasını, fena halde zedeler.

Sonrasında fırtınalı bir havada, dalgalara ve rüzgâra göğüs germeyi, üzerinde aşkın zırhı varken, alayı gelse de bir şey olmayacağı imajını, layıkıyla vermek lazımdır.

Ardından, icap ederse; sahilde bir kayanın dibinde, hiç tanımadığın şarapçılarla aynı şişeden “köpek öldüren” içmeyi de gerektirir aşk.

Ancak; içip, içip de sarhoş olmamakta aşkın kaidelerinden biridir. En güzeli hiç içmemektir ama içersen de, efendi gibi içip, efendi gibi kalkıp gitmeye, aşk büyük önem verir. Öyle sarhoş olup, sağda solda “Seviyorum uleeen!” naraları atmak, aşkı bozar.

Artık, sigaraya karşı bir insan olduğum için, bir nefeste içilen sigaralardan bahsetmeyeceğim. Sizde tenezzül etmeyin zaten, üste sinen sigara kokusu, aşkı tiksindirebilir.

Aniden daralıp, sık sık kendini dışarılara atmak, ne kadar yürüdüğünün hesabını yapmadan, başın yerde, saatlerce yürümek, aşkın önemli merasimlerinden biridir.

Âşıkken, yalnızca aşk düşünülür; gereksiz hesaplara girmek, aşkı soğutur.

Çoğunluk, sinema sanatı ve sinema salonlarının arka sıraları ile ilgili olsa da; âşık adam, özellikle şiirle, sanatın ve edebiyatın her alanı ile ilgili olmalıdır.

Âşık adam, geceleri fazla uyumamalı, kurt adam gibi ortalarda gezinmelidir. Kurt adam gibi fakat kuzu efendiliğiyle gezmek zaruridir. Unutulmamalıdır ki çok fazla uyumak ta, aşırı taşkınlıklar da aşkın zayi olmasına sebebiyet verir.

Aşka, bahar aylarında tutulmak, tercih sebebi olmalıdır. Aşk, papatya falına bayılır. Kış aylarında, biraz zahmetli olsa da kasımpatı da aynı işi görebilir. Ancak; baharda aşk bir başkadır!

Buraya kadar anlattıklarım, aşkın platonik evresinde bulunması gereken temel unsurlardır. Asgari bu şartları taşımayanlara, âşık demek, çokta bilimsel bir yaklaşım olmaz.

Aşk, öyle tembelliği sevmez. Aşkın bundan sonraki evresinde, oturup, analitik çalışmalar yapmak, âşık olunan kızın, sosyolojik, fizyolojik ve psikolojik durumu hakkında bilimsel araştırmalar yapmak, sağlıklı bir gönül ilişkisi kurabilmek için çok önemlidir.

Miskinlik, bir plankton olarak yaşamanıza, aşkın erken bitmesine, erken ayrılıklara neden olabilir.

Sağlıklı kurulan bir aşk ilişkisinde, bundan sonraki aşamalar, kişilerin sosyolojik, fizyolojik ve psikolojik durumuna göre değişkenlik arz eder.

Bu aşamada kesin ifadeler kullanmak, bence ahkâm kesmek olur. Bundan sonrası, ayrıca kişinin özeli ile alakalıdır ki; bu noktada, aşkın önemli bir kuralı derhal devreye girer:

Aşkta, iki kişi arasında yaşananlar, orada kalır, dışarıya çıkmaz. Aksi halde yaşanana aşk değil, seviyeli ilişki denir. Gerçi seviyeli ilişkilerde anlatılmamalıdır ya, bugün, bu koşullarda bunu kaç kişi anlayabilir ki?

Gönül bahçemdeki çiçekleri rakı ile sulayayım derken, nasıl bir konuya daldım böyle; dipsiz bir kuyu, in in bitmiyor! Daha aşkın tasavvufi boyutuna geçemedim bile. Gerçi merdivenin boyu, kuyunun derinliğine uygun ama biz yine de bir an önce dışarıya çıkalım.

Ne olur, ne olmaz, biri merdiveni çeker; bir de “kör kuyularda merdivensiz” kalmayalım!

Sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 36
: 1120
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

İstanbul'da 1967 yılında doğdum. Askerlik harici bütün yıllarım bu şehirde geçti. İşletme mezunuyum,..