Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '11

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk var mı aşk?

Aşk var mı aşk?
 

Ben dâhil, hiçbir erkek magazin programları seyrettiğini itiraf etmez. Oysa öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Kadınlara özgü dedikodu dolu bir jargon değil, medyanın en kazançlı kollarından biridir magazin. 

Pazar günü televizyon izlemek bir başka keyifli olur. Daha gözlerim tam açılmamıştı bile, kumandayı alıp televizyonun karşısına geçtim. Bir TV kanalın cin muhabiri Bodrum’un lüks plajların birinde, ne yaptığını tam olarak bilmediğim ama kamuoyun yakından tanıdığı bir zata meraklı bir ses tonuyla sorar,  

- Efendim aşk var mı aşk? 

- Yok vallah. Şu sıralarda çok meşgulüm. Âşık olmaya zaman bulamıyorum… 

Romantizmin alfabesini bile bilmeyen biri olarak, birden biri kendimi soru yağmuruna tuttum. Sahiden, aşk nedir? Nasıl âşık olunur? Kimler âşık olurlar? ... 

Bir dergide okumuştum. ‘Van GOUGH, aşkına karşılık vermediği için, maşukasına, kulağını kesip göndermiş.’ O zaman da aynı soruları sormuştum kendime. 

Tarih, sanat, edebiyat ve hatta felsefenin çeşitli alanlarında, aşkın binlerce tanımlamalarına rastlamak mümkündür. Üç harflik basit bir kelimenin uğruna, nice insanlar can verir, can alır veya en azından hayata küserler. ‘Aşk, düşünsel, duygusal, bedensel boyutuyla, öznenin özne/nesnesini bütünsel anlamda fethetme ve onun tarafından fethedilme isteğine dayanan bir ilişki biçimidir.’ Güncel anlamda, Âşıklar, kişisel deneyimlerine dayanarak, yüzlerce, binlerce tanımını yapmışlar ve bu süreç kıyamete kadar devam edecektir. 

21. yüzyılın tüketim toplumunda, her alanda olduğu gibi, soyut kavramlar da evrim geçirip kapitalizmin hizmetine girmişler. Artık ‘aşk’ bile plastikten yeniden yapılabiliyor. Şu sıralarda aşk endüstrisi de diğer alanlar gibi büyüyor. Diziler, filmler, reklamlar, aksesuarlar, kişisel bakım ürünleri, gıda ürünleri vb… artık aşkla harmanlaşarak bize sunuluyor. Öte yandan, aşk olgusu bir laboratuar ortamında üretilip çeşitli yollardan bize ulaştırılıyor. Sevgililer Günü’nü yüceltmek, satış grafiklerin yükselmesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu durumda, aşkın pazarlamasını yapanlar da kendi amaçlarına ulaşırlar. Hal böyle olunca, Yukarıda bahsettiğim zat gibi robotlaşmış figüranlar, ‘tek gecelik ilişkisini’ de aşka boyayıp göz kamaştırıcı bir ambalajda topluma pazarlıyor. Peki, Aşk nedir? diye sorma hakkına sahipsiniz. 

Doğrusu hala cevap bulamıyorum. Yardımcı oluyor mu bilmiyorum ama sizinle bir anımı paylaşmak istiyorum. İlk maaşımı hiç unutmuyorum. Akşam eve geldiğimde, başım göğe ermişçesine herkese hava atıyordum. Annem de en az benim kadar sevinmişti. Benimle gurur duyduğunu söyledi. Sevinçten kalbim duracak, sandım. Birden gurur dolu bir bakışla anneme,  

- Artık maaş sahibi oldum. Nereye gidersem seni de yanıma alırım. Evlensem bile seni bırakmam. 

Annem şefkatli bir ses tonuyla gülümseyerek,  

- Yolun açık olsun oğlum. Baban yaşadığı sürece onun yanından ayrılamam. O gittikten sonra da, nerede yaşadığımın hiçbir önemi yok

Şimdi düşünüyorum da. Acaba annem, 30 yıl önce evlendiği o sert, otoriter ve saçları ağarmış göbekli beyefendiyi benden daha fazla mı seviyor? 

Sizce buna AŞK diyebilir miyim? 

Lütfen yardımcı olun… 

Seyit CELAL 

 
Toplam blog
: 16
: 1326
Kayıt tarihi
: 16.06.11
 
 

1986 da Afganistan’da doğdum. Mart 2008’den beri TRT’de gazeteci olarak çalışıyorum. ..