- Kategori
- Felsefe
Aşka bakış
Damdaki kedi...
Kuruntu yapıyoruz bazen, bezen kifayetsizleniyor dilimizin ucunda cümleler.
Ağlıyoruz bazen mutluluktan, bazen üzüntüden.
Yaramaz çocuklar gibi kızıyoruz kadere, elimizin hamuruyla Tanrının işine karışıyoruz belki bilmeden.Kimsenin bilmediği, görmediği tahmin bile edemeyeceği, duyguları yaşıyoruz kuytularda.
Dipsiz uçsuz bucaksız okyanuslarda yüzüyoruz.
Bazen araya mesafeler giriyor.
Bazen bir öpücük kadar yakında düşlüyoruz değişen geleceği.
Bazen beş para etmez eskiye pençeler vuruyoruz öfkeyle.
Aşkı aşk diye tatmıyoruz.
Huzur diye, güven diye, mutluluk diye yaşıyoruz.
Bazen keder üzüntü diye.
Bazen ıslak ıslak sevişmek diye.
Elimizde kuru sıkı tabancayla bekliyoruz.
Yanlışı gördüğümüz de topuklara sıkmak için.
Yaptığımız fedakarlıkla gurur duyuyoruz.
Soluyoruz aşkımızı cesurca savaşıyoruz zorbalıklarda.
Bazen zaferlerimizi görünce tokuşturuyoruz kadehlerimizi çilingir soframızda.
Aşk nedir?
Sevmek mi, nefret mi?
Başkalarının gözünde büyümek mi?
Yoksa kendi gözünde büyütmek mi?
Aşk ne ister?
Öpmek, koklamak mı?
Cadde köşelerinde buluşmak mı?
Yoksa bir gül hatırına ağlamak mı?
Sizce aşk gerçek midir?
Yoksa yalanların gerçeği midir?
Can kadar kıymetlimidir?
Yoksa gelip geçen bir sis midir?
Aşk lazım mıdır?
Vazgeçilmeyen bir tanım mıdır?
Nefret edilen bir acımıdır?
Yoksa bunların hepsi bir yalan mıdır?
Aşkın karşılığı olur mu?
Yoksa bir inat uğruna yok olunur mu?