Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Askere, Osmanlı Makyajı

Askere, Osmanlı Makyajı
 

Osmanlı Padişahı Yavuz Selim'in Cülus Merasimini gösteren bir minyatür.


Özellikle Akp iktidara geldiğinden beri bir Osmanlı tartışması, en azından satır aralığında bir Osmanlılıktan bahsediliyor. Deniyor ki, değişen Akp, Osmanlı gibi olmayı hayal ediyor. En azından bazılarının hala böyle hayalleri var.

Peki olabilir mi? Yani, hükümetin açıklamadığı bir Osmanlı hayali olması mümkün müdür? Osmanlı gibi güçlü bir ordu, geniş sınırlar, Osmanlı siyasi düzeni, Osmanlı’nın yaşam tarzı, devlet işlerinde İslami din anlayışı ve her halükarda yeniden Osmanlı İmparatorluğu! Bu İmparatorluğu yeniden canlandırma hevesi zihinlerinde ve kalplerinde var mıdır? Her Pan-Türkist birey’de bu heves ve idea vardır da, hükümetlerde de var mıdır ?

Osmanlı İmparatorluğu dünya tarihinde derin izler ve yaralar bırakmış, yüzyıllar boyu egemenlik sürmüş, dünya tarihinin en büyük bir imparatorluklarından biridir. 1299–1922 tarihleri arasında, neredeyse, Balkanların tamamı (Avusturya- Viyana’ya kadar dayanmışlar), Mısır, Cezayir, Fas gibi yerleri içine alan kuzey Afrika’nın neredeyse tamamı, hatta Habeşistan dahil, Suudi Arabistan, Mekke, bugünkü Irak, Filistin ve İsrail topraklarının da yer aldığı coğrafya, Batı da, Yunanistan, Kuzeyde Varşova ve Kiev hatta sonradan Osmanlı himayesine bağlanan Lehistan Osmanlı imparatorluğu sınırları içindeydi. Tabiki, Ege, Karadeniz ve Akdeniz Türk suları idi. Osmanlı İmparatorluğu, 623 senelik hanedanlığı ile tarihe unutulmayacak bir imza atmışlar ve bu saydığımız ve sayamadığımız birçok yerde de tarihsel ve kültürel miras bırakmışlardır. Günümüze kadar birçoğu hala sağlam ve ayakta durur bir vaziyette kalabilmiştir.

Osmanlı imparatorluğu o zamanlar, bir dünya imparatorluğu idi ve bu koca coğrafya 623 yıllık bir zaman diliminde, ayaklanmalarla, kara ve deniz savaşları ile toprak kaybede kaybede, tarihten siliniyordu. Kendi hanedanın bile sığınacağı bir avuç toprak kalmamacasına kadar elinden kayıp gidiyordu ki, bu dünya imparatorluğu aciz durumda iken, tarih sahnesine yeniden çıkan yeni Türkler, ancak bugünkü şekline gelinceye kadar ki kısımları işgalcilerin ve düşmanların elinden alıp, yeni bir Türk devletini kurdular. Osmanlı artık tarihe gömülmüştü ama dünya tarihine damgasını vuran Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın ne mirası ne de devamı idi. O yepyeni bir devletti, ve yeni hükümeti, yeni bir siyasi duruşu, yeni bir coğrafyası ve kırık dökük, eksik gedik de olsa yeni bir ordusu vardı.

Yeni Türkiye 1922’de Osmanlı’yı bitirerek tarih sahnesine çıktığı o günden beri, Osmanlı’nın gediği, arkasını toplayan, bir devlet oldu. Her nekadar atalarımız ve bizim geçmişimizden bir parça olan Osmanlı farklı bir değer, farklı bir kültür ve farklı bir devlet sistemi olsa da, dünya bu ayrımı pek kabul etmedi. Türkiye’de bile yenidünya düzenini kabul etmek istemeyen, hala Osmanlı kalmak isteyen o kadar çok insan vardı ki, zamanla yeni sisteme alışsalar da, bugünün bazı siyasetçileri, bazı tarihçi ve yazarlar, bunu bir nevi siyasi ve kültürel değerlerin sıfırlandığı bir asimilasyon olarak nitelendirirler. Hala, Osmanlı gibi yaşamak isteyen, o kültürü devam ettirmek isteyen insanlar az da olsa vardır. Kimileri, gazete köşelerinde yazılar yazarlar, kimileri kitap yazar, tarihçi olduğunu söyler. Siyasetçiler içinde de olmuştur. Bugünlerde de Akp hükümeti içinde bu düşünce de olanların olduğu söyleniyor.

Peki, bu suç mudur? Tabiki değil. Ama Osmanlı devrinin kapandığı gerçeğini yadsımamak gerekiyor. Zaman zaman bazı söylemleri okuyoruz. Üzerinde pek durulmasa da, bir özlemin olduğu muhakkak. En son olarak bir Akp’li vekil<ı>, “TSK’nın tanıtılması için Cülus Töreni, Cuma Selamlığı ve Kılıç alayı yapılsın” diye bir öneri ortaya atmış. Gerekçesi de “Türk ordusunun gücünü” dünyaya tanıtmakmış. Bunun için de <ı>“Osmanlı dönemine ait kıyafetler giymiş, gerçek askerlerin, yılın belli bir dönemlerinde “Cülus Merasimi”, “Kılıç Alayı”, “Cuma Selamlığı” gibi Osmanlı dönemine ait bazı sembolik askeri törenler düzenlenmesi “ gerektiği önerisini getirmiş.

Vekil, bu düşüncelerini de “Konya’nın Geleceğine Vizyoner Bir Bakış” adlı kitabında açıklamış. Şimdi düşünebiliyor musunuz, Türkiye ordusunun gücünü, bu sembolik törenlerle tanıtacakmışız. Yani gerçek askerlere şov yaptırarak, “cülus merasimleri ve Cuma selamlıkları ve kılıç kalkan ile” biz işte bu kadar güçlü bir orduyuz denilecekmiş. Eğer böyle bir düşünce hakimse buna ne demek lazım acaba? Vay halimize !..

Cülus, “ Osmanlı padişahlarının, tahta çıkışlarında, devlet ileri gelenlerine, ulemaya ve kapıkulu ocaklarına kanuna göre belli miktarlar üzerinden verilen bahşişlere” deniliyor. Bu verilirken de bir tören şeklinde yapılıyor. İlk olarak 1389’da Yıldırım Beyazıt’ın tahta çıkışı ile yapılan bu törenler, daha sonra gelenek halini almış. Şimdi, bunu Türkiye’nin modern askeri, Osmanlı kıyafetleri giyerek canlandıracakmış. Ne için, Türk askeri gücünün dünyaya tanıtılması için. Ne alaka? Dünya zaten Türk askeri gücünü bilmiyor mu? Bilmediği için mi, dünyanın her tarafına “barış gücü” sıfatıyla askerlerimiz gidiyor ve gittiği yerde nam salıp, dimdik ayakta duruyor. Bilmedikleri için midir hala askerlerimiz ve TSK üzerinde oyunlar oynanıyor? Garip !

Ha bir de şu “Cuma Selamlığı” meselesi var. O da şu demek. Osmanlı padişahlarının her cuma günü Cuma namazlarına gidiş, gelişlerinde yapılan “Cuma Selamlığı’nda” askeri, mülki ve ulema denilen ilmi sınıfın temsilcilerinin de hazır bulunduğu bir ortamda, her askeri sınıf temsilcileri de resmi geçit yaparlarmış. Ne için, “padişahım çok yaşa” demek için. Şimdi bunun da gösteri şeklinde yapılması isteniyor. Kim görecek bunları, Türkiye’ye gelen turistler, dünya medyası. Yetişen yeni nesil. Ne için? Biz böyle bir devletiz. Bizim silahlı kuvvetlerimiz böyle büyük bir ordudur gibilerinden göstermelik resimler. Yani askeri ve geçmiş Osmanlı kültürü şov malzemesi yapılacak. Yahu nelerle uğraşıyorsunuz birader?

Ama yapılırsa da hiç şaşırmam. Artık bu ülkede çok şeye alıştık öyle değil mi? Türk askerine bunu da yaptırırlar. Yalnız bir sorun var. Cülus merasimi ve Cuma selamlığında hazır bulunan, ulema sınıfı, mülki yetkililer ve askerler kime karşı bu şovu yapacaklar. Temsili de olsa, bir padişah olması gerekmiyor mu? Ne olacak canım, nasıl olsa “padişah olma meraklısı” birini de buluverirler. Sistem de tamamlanmış olur.

Seyreyle canım, bir Osmanlı rüyasının mehter marşı eşliliğinde "temaşa-i Osmanlı'sını"…

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..