Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

03 Şubat '07

 
Kategori
Projeler
 

Askıda hoşgörü...

Askıda hoşgörü...
 

Askıda ekmek, askıda kahve, askıda çorba…

İhtiyaç sahipleriyle yüz yüze gelmeden, ihtiyaçlarının karşılanması adına baş vurulan en güzel yollardan biri. Bu hareket çeşitli yörelerde can bulmaya başladı bile...

Toprağa atılmış bir tohum gibi, yaşam sevinci ve telaşı içinde kök salmaya çalışıyor. Bir kaç iyi niyetli işletme sahibi ve yardım sever insanlar dışında bu sivil hareketin farkında olan ve sahip çıkan yok gibi…

Etrafımızı görmek, görebildiğimizi fark etmek yerine; sadece baktığımız için, bakar kör bir yaşamı tercih ediyoruz. Etrafımız da olup bitenleri ancak rutinlikleri bozulduğunda hasbelkader görebiliyoruz. Neden zor gelmektedir bu kadar "ben" merkezimizden başımızı uzatmak? ...

İyi yürekli ve "ben" merkezci olmayan birileri ortaya çıkıp "bir al iki tane parası öde" demiş. Kabul görecek ve çarçabuk kitlelere ulaşacak bir eylem bu (!!? ? )

Fırından bir ekmek al ve iki ekmek parası öde, "bir ekmek askıya" de. Fırıncı bu parası ödenmiş ekmeği alsın sepete koysun ve ihtiyaç sahipleri gelsin bu ekmeği sepetten alsın.

Buraya kadar her şey çok kolay. Veriyorsun ve verdiklerinin gerçek ihtiyaç sahiplerini bulmasını umuyorsun. Verdin… Hayata karşı olan sorumluluğun bir nebze azaldı.

Rahatladın…

Peki fırıncı bu parası ödenmiş ekmeği sepete koydu mu? Parası ödenmiş çorbayı, lokantacı işletmesine gelen yoksula ikram etti mi?

Ben insanlık görevimi yaptım, ulaşıp ulaştırılmaması onların vicdanlarına kalmış diyorsanız, yanılıyorsunuz. En büyük sorumluluk burada yardımsever kişiyle, ihtiyaç sahibi arasında köprü olanlardadır.

Ben yıllar içinde gördüklerim ve yaşadıklarım dolayısıyla karamsar bir insan oldum. Bu tür sivil hareketlerin yeterince ses getiremeyeceğine, yeterince insana ulaşamayacağına inanıyorum. İster ihtiyaç sahibi olun, ister hayırsever. Örgütlenmemiş , çeşitli denetim ve kurallarla belirlenmemiş "hayır işlerinin" yetersiz kalacakları görüşündeyim.

"Askıda ekmek" projesi memleketim insanın artık neredeyse tek besin kaynağı olan ekmeği hedeflemekte gibi görünse de; bu bir semboldür.

Tek başıma ne yapabilirim, en azından bir ailenin ekmek harcamalarına katkım olsun, diye düşünüyoruz çoğumuz. Bir ekmek parası, bir ekmek parası daha derken , bir çorba parası, bir çorba parası daha derken bakmışsınız bir çocuğun eğitim masraflarını karşılayacak meblağa ulaşılmış… Ancak bu sistemli ve denetimli Sivil Toplum Örgütlerinin önderliğinde başarılacaktır…

Ben "bir tane ekmek al iki tane parası öde" tarzın da ki ufacık yardımlarda bile denetim olması taraftarıyım çünkü; insanımıza hiç güvenim kalmadı. İnsanımızın sevgi ve hoşgörüye olan açlığının doyurulmasını umuyorum. Hoş görmeyi ve sevmeyi beceremeden asla insanca yaşayamaz ve yaşatamayız. Oysa yaratılış sebebimiz bile sevmek üstünedir…

Keşke iki hoşgörü parası ödüyorum, biri bana biri de ihtiyacı olan için sepete diyebilsek.

Yoksul ve çaresiz olduğu her halinden belli yaşlıca bir amca üşümüş… Eşimle gittiğimiz lokantanın otoparkına sığınmış. Eve gitmek için arabamıza doğru yöneldiğimiz de yaşlı amcayı acımasızca itip kaktıklarını gördüm. Sebebini sordum. Otopark görevlisi, lokanta müşterilerinden birinin arabasının çizilebilineceği düşüncesiyle rahatsız olduğunu söyledi. Çare olarak yaşlı amcanın uzaklaştırılması düşünülmüştü…Yaşlı adamın incitilmeden dışarı çıkarılmasını rica ettim.Beni duyduklarını sanmıyorum, duysalar bile bizim arabamız çizilmeyi hak edecek bir markaydı kim bilir…

Umursamadılar…

Bu lokantaya girdiniz ve iki kebap parası ödüyorum, birini sepete koy dediniz… Bu işletmenin bu kadar güzel ve sıcak bir toplumsal görev de aktif rol alıp köprü vazifesi göreceğine… Emin misiniz?

Bu tür toplumsal hareketler Sivil Toplum Örgütlerinin önderliği ve denetimi altında bizlerin katılımlarını bekliyor.

Not: Fahri KARAKAŞ arkadaşıma bu konuya gösterdiği hassasiyet için teşekkür ederim. Blog yazısına yaptığım yorum baktım uzayacak; Fahri Karakaş'ın affına sığınarak blog yazdım...

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..