Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşkın yalın hali

Aşkın yalın hali
 

Dışarda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Ayşe sırılsıklam, iliklerine kadar ıslanmış, ıslanmasını bir tarafa bırakın, üşüyor adım atacak hali yok. Lanet olası takside nerede kaldı diye söylene söylene Göztepe deki şirin bir evin önüne kadar gelmişti. Kafasını kaldırıp 2 katın penceresine bakınca yağmur’a rağmen Murat’ı görüyor evet gelmiş diyordu. Ancak bu halimle onun karşına nasıl çıkarım diye düşünmeden de edemiyordu. Kapıyı Murat tüm sevecenliği ile açmıştı. Gözlerinden yayılan sıcaklık onu mutlu etmişti sanki biraz önce üşüyen, söylenen kişi kendisi değildi..

Onların ilişkisi hem yeni hem de mazisi olan bir ilişki. Ancak çoğu insana göre yaşanmaması gereken bir ilişki çünkü Murat evliydi üstelik bir de kızı vardı. Sizde bilirsiniz ki aşkın kimliği yoktur, ne yaşa, ne medeni durumuna bakar. Murat’la Ayşe aslında liseden beri tanışıyorlardı ancak bir türlü Ayşe Murat’a açılamamıştı. Ayşe Murat’ı hep sevdi aradan geçen 14 seneye rağmen sanırım bu nedenden ötürü hiçbir ilişkisinde dikiş tutturamadı. Murat aradan geçen 14 sene içinde evlenmiş ve bir çocuk sahibi olmuştu. 14 sene sonra tuhaf bir tesadüf ikisini bir araya getirdi. Emin olun ilk duyduğumda ben bile inanamadım. Zira ben her ikisini de tanıyor ve görüşüyordum bu kadar yakın ve bu kadar uzak olmaları 14 sene boyunca biraraya gelmeyip şimdi bir arada olmaları mucize desem abartmış olur muyum acaba.

Murat bir havlu ile Ayşe’nin saçlarını kurutuyordu. Ayşe üstünü değişmişti ama hala üşüyordu ancak bedeninden çok yüreği üşüyordu. Henüz Murat bilmiyordu ama bu onların son gecesiydi. Ayşe’ye göre böyle olmak zorundaydı. İmkansızı istemek yada yaşamak her zaman mümkün olmuyordu. Evet buraya kadardı. Kendinden bile çok sevdiği insandan ayrılmak zorundaydı. Neden neydi biliyor musunuz toplum, çoğu kez işe yaramayan değer yargıları adını verdiğimiz şey, belki de haklıydı arkadaşım. Çok yorulmuştu artık dayanacak gücü kalmamıştı. Peki evli birine aşık olmak suç mu veya evli bir insanın bekar birine aşık olması kendi yorumumu söylemeden bunu size bırakıyorum.

Oturup yemek yediler, konuştular Murat Ayşe’deki değişikliğin farkındaydı oda anlamıştı bu onların son geceleriydi. Garip bir sessizlik vardı artık konuşmuyorlardı konuşan sadece gözleri ve yüreklerinin sesiydi. Koltukta birbirlerine sarılıp saatlerce öyle kaldılar hiç hareket etmeden. Sabah olunca kalkıp giyindiler gözgöze dahi gelmek istemiyorlardı. Tam kapıdan çıkmak üzereyken Murat Ayşe’ye

- Gitme, lütfen gitme dedi

Ayşe

- Gitmeliyim beni anla hem sana hem bana yazık bırak beni gideyim.

Diyebildi artık kelimeler dökülmüyordu dudaklarından dün akşam yağan yağmur gibi gözlerinde yaşlar dökülüyordu. Kapıyı kapatıp arkasına bile bakmadan gitti. Murat öylece kalakaldı aradan kaç saat geçmiş ne olmuş ne bitmiş bunu ne Ayşe ne de o biliyordu.

Bu hikaye’nin sonu nasıl bitti veya bitti mi henüz bilmiyorum. Kesinlikle bildiğim tek şey ikisi de birbirini çok sevdi hem de hiç kimsenin onları sevemeyeceği kadar. Acaba bu sevgi, aşk zamana ya da değer yargılarımıza mı yenik düştü.

Emin olduğum tek şey Ayşe kapıyı kapatıp çıkınca ikiside birbirine SENİ SEVİYORUM

dediler. Aşk böyle bir şey eğer sevmenize rağmen o insanı kendinizce mutlu olacağını düşünüp bırakabiliyorsanız evet bunun adı AŞK tan başka bir şey olamaz .

Ne dersiniz yanlış mı düşünüyorum?

 
Toplam blog
: 4
: 616
Kayıt tarihi
: 09.08.07
 
 

1975 yılının 23 nisanında İstanbul'da ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Ailemden ilk öğren..