Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

Aslan sosyal demokratlar!

Aslan sosyal demokratlar!
 

Rahmetli Erdal İnönü’nün meşhur lafıdır. Kulağa hoş gelen boş sözler ile egoları kolayca okşanan az okumuş çok kazanmış Türk insanının doğasını çok iyi bilen çok okumuş az kazanmış bir insanın kafasında yaptığı doğru bir analizin sonucudur bu sözler. Can Dündar’ın Anka Kuşu’nda pratik zekasının hoş örneklerini görürüz. Bir gün yaşlıca bir vatandaş yanına yaklaşıp “Ölürüm yoluna” diye seslendiğinde aman dur ölme bir oy bir oydur diye karşılık vererek, hayatı bir sınav olarak gördüğü için ondan korkan, maneviyatındaki huzuru hayatın ışığında değil ölümün karanlığında bulan bir toplumu karanlıktan ışığa davet etmenin çok incelikli yolarını bulmuştur. Bana Sol kavramını çekici getiren insandır. Bilime ve hayata tapan bir Sol kavramı ile tanışmıştım onun sayesinde. 

1995’te Sol’un liderliğini solcuların arasına iliştirilmiş Deniz Baykal’a teslim etmek zorunda kaldığında Sol’un militarist ve kavgacı bir tabana oturtularak kimliksizleştirilmesi süreci başladı. Yaklaşık 15 yıl süren bu büreç boyunca Türkiye'de bir sol partinin varlığından söz etmek mümkün olmadı, öne sürülebilen tek kimlik muhalefet partisi kimliği oldu. Can çekişen sol kimliğinin imdadına görünmez eller tarafından medyaya iliştirilen bir video kaydı yetişti. Görünmez elleri ile yarattıkları canavarlar kontrolden çıkacak kadar büyüyünce birinin önünü kesmek için bir diğerini kurban verdiler. Bu titanların kapışması sonrası sağa sola savrulanların arasından Sol’un payına Kemal Kılıçdaroğlu düştü (Sağ'a kimin düşeceğini Haziran'da öğreneceğiz). Sol’un önderliğine soyunduğu günden itibaren yıllardır solu ve sol düşünceyi gasp eden militarist ve hizipçi bir kadroyu değiştirmeye çalışırken verdiği uğraşların çıktısı aslında bu değişimi demokratik yollar ile yapmaya çalışan biri için önemli bir başarı idi. Bugüne kadar sırtını askere, politikasını laikliğe dayamış kısır popülist politikalar yerine, devletin değil insanın çıkarlarını gözeten öneriler ile kamuoyunda tartışmalar açan bir sol görüyoruz artık. 

Tüm bu olumlu dönüşümler tabii ki içinde bazı sapmaları da barındırıyor. Bugünlerde TV kanallarında reklamını yaptıkları ve seçimde en önemli argümanları olacağını gözlemlediğim Aile Sigortası adı altında yoksul ailelere maddi destek verilmesi esasına dayanan proje sebepten değil sonuçtan yola çıkma kolaycılığına kaçmaktan başka bir şey değil. Kılıçdaroğlu yarın iktidar olduğunda bu maddi desteği devlet bütçesinden karşılamayı düşünüyor ise devlet bütçesinin önemli bir bölümünün çalışan insanların gelirlerinden alınan vergilerden oluştuğunu unutmamalıdır. Her seçimden önce gelen vergi borcu aflarının vergisini düzenli ödeyen insanları aptal yerine koyduğu gibi, devletin kendilerine vereceği bir hizmet olarak dönmesini bekledikleri vergi gelirlerinin çalışmadığı için zaten vergi ödemeyen bir kesime dağıtılması da toplumun adalet duygusunun daha fazla incinmesinden başka bir şeye yaramayacaktır. Benim inandığım sol düşünce işsize para değil iş vaad eder. Sosyal devlet anlayışı içinde bireylerin devleti ve diğer bireyleri sömürmesini barındırmaz. Devletin çıkarları bireylerin ortak çıkarı haline geldiğinde ancak bir Sosyal Devlet'ten bahsetmek söz konusu olabilir. 

Eğer Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten bir değişim rüzgarı yaratmak istiyor ise özgürlüğün, adaletin, bilimin ve hayatın sesi olmaktan ödün vermemelidir. Bu sesleri insanların kafasından işkence ederek susturmaya çalışmış eski polis müdürlerini partisinin çatısı altında dokunulmazlık sağlayıp yatakçılığını yapmayı kendine yedirmemeli, temsilcilerini dikkatli seçmelidir. Yıllardır devlet ve asker korkusu ve baskısı altında yaşayan insanlara başka bir hayatın mümkün olduğunu fısıldamalıdır. Bulutların ardından bize gülümseyerek bakan o güzel insana tekrar "Haydi Aslan Sosyal Demokratlar" dedirtmelidir. 

 
Toplam blog
: 89
: 618
Kayıt tarihi
: 16.12.06
 
 

İlk kitabımı, 'Pal Sokağı Çocukları'nı okuduğumdan beri yazıyorum. Yazmak beni o çocuklar gibi öz..