Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '17

 
Kategori
Spor
 

Ata Sporumuz Güreş

Ata Sporumuz Güreş
 

Güreş kökleri Orta Asya’ya uzanan en eski ata sporlarımızdan biridir. Tarihin her döneminde kurulan tüm Türk Devletlerinde bu spor yapılmıştır. Günümüzde Türk topraklarından dünyadaki birçok ülkeye yayılan bu spor dalı çeşitli stiller ve kurallarla bağlı bir spor alanı haline gelmiştir. Dünya çapındaki Uluslararası spor müsabakalarının en önemli spor dallarından birisi olmuştur. Dünyanın her köşesinden başarılı güreşçiler ortaya çıkmış, uluslararası müsabakalarda büyük şampiyonluklar elde etmişlerdir. Dünya güreş tarihinde yer alamaya başlamışlardır.  

Anadolu topraklarında yaşayan insanlarımız için bedensel gelişim, birlik ve beraberliği sağlayan, toplumdaki kaynaşmayı ve eğlence kültürüne zenginlik kazandıran bir renge dönüşmüştür. Karakucak ve yağlı güreşler Selçuklular ile beraber daha da gelişerek Osmanlı Döneminde İmparatorluğun önem verdiği spor alanı olmuştur. Osmanlı Sarayında düğün ve eğlencelerinde programların içinde güreşlere yer verilmiştir. Güreşçiler Padişahlar tarafından desteklenmiştir. Güreş tarihinde efsane haline dönüşen güreşçilerin isimleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Onlarla ilgili hikâyeler güreş severlerin ilgi ile izledikleri, dinledikleri ve ya okudukları konular arasına girmiştir.

Günümüzde güreş sporu gençlerin çok ilgi gösterdikleri alan olmamakla birlikte toplumun önemli bir kısmının hala sevdiği ve izlediği alanlardan biridir. Özellikle başta yaşı ileri olan insanlarımızın anılarını süsleyen, keyifle izledikleri ve takip ettiği spordur. Başta geleneksel olarak düzenlenen Kırkpınar yağlı güreşleri olmak üzere ülkenin her köşesinde festival havasında düzenlenen yağlı, karakucak, aba, kuşak, şalvar ve minder güreş (serbest ve Greko-Roman dallarında) müsabakaları toplumsal yaşamımıza renk katmış ve katmaya da devam etmektedir.

Çocukluğumda Bandırma’da futbol ile Güreş en tanınmış spor dalı idi. Özellikle yağlı güreşler büyük rağbet görürdü.  Eski Ozar Sinemasının üstündeki güreş kulübünde her yaştan insan güreş öğrenirdi ve antrenmanlar yaparlardı.  Şehirde ve çevre il, ilçelerde yağlı güreş müsabakaları yapılırdı. Edirne’deki tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri öncesinde halk bu organizasyonları takip eder ve katılırdı. O günlerin Bandırma’da ve bölgedeki en tanınmış güreşçisi Sabri Acar’ı büyük bir gururla izlerlerdi. Dedesi kara Ali ve babası Kara Hasan’nın başarılarını güreş sohbetlerinde anlatırlardı. Ülkedeki tüm yağlı güreşçiler bölgemizdeki güreşlere katılırlardı. Maddi ve manevi anlamda bu sporu yapanlar ciddi ölçüde ödüller alırlardı ve teşvik edilirlerdi.

O dönemlerde Pehlivan Tefrikaları’nın en güçlü kalemlerinden biri de şüphesiz Murat Sertoğlu idi. Tercüman Gazetesindeki köşesinde tarihi güreşleri kendi üslubuna göre anlatır. Geçmişin büyük güreşçileri Kel Aliço, Koca Yusuf, Kurtdereli Mehmet, Adalı Halil ve daha nice pehlivanın güreşlerini kalemiyle canlandırır ve bizlere o zamanın heyecanını bir kez daha yaşatırdı. Onu her gün büyük bir merakla takip eden birçok okuyucusu vardı.

Televizyonların yaygın olmadığı o yıllarda gazetelerin spor sayfalarında Türk Minder Güreşinin altın çağı olarak adlandırılabilecek isimler gururla anılırdı. Yaşar Erkan, Yaşar Doğu, Nasuh Akar, Gazanfer Bilge, Celal Atik, Bayram Şit, Hamit Kaplan, Mustafa Dağıstanlı, Müzahir Sille, Teyfik Kış, Mahmut Atalay, Ahmet Ayık başarılı güreşleri ve şampiyonlukları sayfalarda yer bulurdu. O günlerde hatırlayabildiğim yağlı güreşlerin tanınmış isimleri Samsunlu ibrahim Karabacak, Ordulu Mustafa, Akhisarlı Mustafa Yıldız, Adapazarlı Adil Atan, Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı,  Babaeskili Nazmi Uzun, Ordulu Davut idi.

İnsanlar güreş yapan akrabaları ve hemşerileri ile gurur duyar ve övünürlerdi. Güreş kulüplerine üye olup, iyi bir güreşçi olma hayali kurarlardı. Bandırma’da Minder güreşi yapan Babam Mehmet Örnek ve memleketim Samsun’da yağlı güreş yapmış rahmetli büyük dayımız Memiş Nas Pehlivan bizim içinde gurur kaynağı idi. Bende büyük hevesle güreş antrenmanlarına katılırdım. Antrenörümüz İbrahim hocanın derslerini merakla izler ve uygulamaya çalışırdım.

Bugün ulusal görsel ve yazılı basın imkânlarındaki onca gelişmeye ve özel spor programlarının sayıca artışına rağmen güreş gündemden düşen sporlar arasında görülmektedir. Yerel kanallar ve gazetelerde çok az yer bulabilmektedirler. Birde buna kuruluşların ilgisizliğini eklerseniz. Görünen tablo hiç de iç açıcı değildir. Bu spor dalı sadece belediyelerin desteği ile hayat bulan bir alan haline dönüşmüştür. Güreşi bizden öğrenen ülkelerden bile geri plana düşen bir ülke görüntüsü vardır. Bir Japonya sumo güreşini yüzyılların ötesine taşıyarak kültürel zenginliklerini yaşatırken, ülkemiz bu zenginliğine gereği kadar önem vermemektedir.

Gerçekte başta yağlı güreşler olmak üzere diğer güreş alanları da turizm açısından da büyük önem taşıyan spor dalıdır. Bu sporun yaşatılmasında ve geliştirilmesinde herkese büyük görevler düşmektedir. Organizasyon avantajları nedeniyle ağırlıklı olarak belediyelerin desteği ile yürüyen bu spor dalında gençleri ve sevenlerini destekleyecek ve teşvik edecek politikalar izlenmesi şarttır. Basının bu alana ilgisini çekecek programlara ihtiyaç vardır. Her türlü kültürel programın uygulanacağı güreş alanları oluşturulmalıdır. Toplumun her kesiminin ilgisini çekecek programlar hazırlanmalıdır. Etkinliklerde tüm toplumu birleştiren ve kaynaştıran bir tablo yaratılmalıdır. Güreş sporu tarihi geçmişi ile hakkı olan ve arzu edilen seviyeye taşınmalıdır.

 

 

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..