Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '08

 
Kategori
Tarih
 

Atatürk'ün devrimci kişiliği-2

Atatürk'ün devrimci kişiliği-2
 

DEVAMLA...

"Elime büyük bir yetki ve kudret geçerse, ben sosyal hayatımızda arzu edilen inkılabı bir anda 'coup(darbe)' ile uygulayacağımı zannederim"(1) demesine ve inkılabı "var olan müesseseleri zorla değiştirmek"(2) olarak görmesine rağmen Atatürk, toplumun ve bireylerin geleneklerine, düşünce ve ruhsal yapısına aykırı olabilecek değişmelerden ürkebileceğini düşünerek, her değişim eylemini zamanı geldikçe uygulamaya geçirmiştir. Böylece, değişmelere karşı ilk anda doğabilecek tepkileri de en aza indirmiştir.

Atatürk'ün ilk siyasal hedefinin "Saltanat ve Hilafet'in kaldırılması ve Cumhuriyetin kurulması" olduğu halde hiç acele etmemiş ve bu hedefe ulaşmak için uygun zamanı ve koşulları beklemiştir.


MUSTAFA KEMAL NİSAB-I MÜZAKERE KANUNU'NU KABUL EDİYOR :

Önce ortama bir bakalım...

TBMM kurulmuş...Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından idama mahkum edilmiş...Yunan ordusunun ileri harekatı devam ediyor...Balıkesir, Bursa, Tekirdağ ve Edirne Yunanlılar tarafından işgal edilmiş...Sevr Antlaşması imza edilmiş ve arkasından Uşak, Yunanlıların işgaline uğramış.

Kurulan Meclis, İstanbul'dan gelen "Meclis-i Mebusan" üyeleri ile yeni seçilen milletvekillerinden oluşuyordu. Meclis'te çok farklı düşünceden üyeler vardı :

İttihatçılar(Bunların bir bölümü, o sırada Rusya'da bulunan Enver Paşa ile irtibat hailnde idiler. Amaçları, zafer kazanıldıktan sonra Enver Paşa'yı Türkiye'ye getirip eski iktidarlarını elde etmekti.)

Ülkücü bazı aydınlar da, "İstiklal Grubu", "Halk Zümresi", "Tesanüt Grubu" ve "Islahat Grubu" adlar altında ayrı ayrı çalışıyolardı.

Bu grupların hepsi, TBMM'nin kuruluş amacını, ülkenin düşmandan temizlenmesine ve eski düzenin devam etmesine bağlamışlardı.

Yunan ileri harekatı devam ederken Meclis'te yapılan anayasa çalışmalarında da anlaşmazlıklar oluyordu. Eski düzenin devamından yana olanlar, "TBMM'nin amacı, Padişah ve Halifeyi kurtarmaktır" diye seslerini yükseltmeye başlayınca, 5 Eylül 1920'de, "Nisab-ı Müzakere Kanunu"(Görüşme Çoğunluğu Yasası) kabul edildi.

Anayasal bir nitelik taşıyan bu kanunun "1.Madde"si aynen şöyleydi(3) :

"Büyük Millet Meclisi, Hilafet ve Saltanat'ın, Vatan ve Milletin istislas ve istiklalinden(kurtarılması ve bağımsızlığından) ibaret olan gayesinin husulüne kadar...inikat eder(toplanır).

Bu madde, Halife ve Saltanat kurtarıldıktan sonra TBMM'nin görevinin biteceğini ve dağılacağını hükme bağlıyordu.

Bu durumda, Mustafa Kemal ne yapabilirdi ki?

Meclis'te bir sıranın üstüne çıkıp, "Amacım, ülkeyi düşmandan temizledikten sonra Saltanat ve Hilafeti kaldırmaktır!" mı, demeliydi?

O zaman, devam etmekte olan Kurtuluş Savaşı nasıl kazanılırdı? O sıralarda, insanlarımızın tek düşüncesi, ülkeyi düşmandan temizlemekti. Ülke düşmandan temizlendikten sonra ister saltanat devam etsin ister cumhuriyet kurulsun, insanımızın büyük bir bölümü bunu düşünmüyordu. Savaş sonrasını, Meclis'teki yukarıda sözünü ettiğim farklı düşünce sahipleri düşünüyordu. Anlaşılıyordu ki, savaş sonrasında Saltanat'ın devam etmesinden yana olanlar çoğunluktaydı.

Zaman ve ortamın koşulları, Mustafa Kemal'in böyle bir çıkış yapmasına uygun değildi. Kafasındaki büyük hedefe ulaşmak için uygun zamanı ve ortamı beklemesi gerekiyordu. Öyle de yaptı ve yasayı imzaladı.


SALTANATIN KALDIRILMASI İÇİN UYGUN ORTAM VE KOŞULLAR OLUŞUYOR :

Ortam ve koşullara bir bakalım...

Yunan ordusunun ileri harekatı Sakarya önlerinde durdurulmuş...Batılı devletler, ateşkes ve barış önerileri yapmaya başlamış...Büyük Taarruz ile başlayan Türk ordusunun ileri harekatı İzmir'e varmış...Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmış.

Batılı devletler, Anadolu hareketini kabul etmişler, İstanbul Hükümeti ise, ikibuçuk yıl önce idama mahküm ettiği Mustafa Kemal'in başarısına ortak olmak istiyor.

İtilaf Devletleri'nin, Lozan Konferansı'na Osmanlı Hükümeti'ni de davet etmesi, Musatafa Kemal'i, tepesini attıracak derecede kızdırıyor. Uygun zamanın geldiğini ve gerekli koşulların oluştuğunu düşünen Mustafa Kemal, Saltanatı kaldırmaya karar veriyor.

Mustafa Kemal, tüm değişim eylemlerinde, genelde "zor kullanma yanlısı" ve "salt baskıcı" olmamıştır. Ancak, zorunlu durumlarda "korkutucu ve ürkütücü" olmaktan da çekinmemiştir.

Mustafa Kemal, Saltanatın kaldırılması sırasında, devrimci kişiliğinin bir özelliği olan bu "korkutucu ve ürkütücü" yanını göstermek zorunda kalmıştır.

1 Kasım 1922 günü Meclis'te, Osmanlı egemenliğinin -padişahlığın ya da saltanatın- kaldırılmasıyla ilgili önerge görüşülürken, önergeye karşı olanları susturmak ya da en azından inandırmak için, bir sıra üzerine çıkarak, yüksek sesle şu konuşmayı yapmıştır(4):

Egemenlik ve Saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye bilimin gereğidir diye; görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına zorla el koymuşlardır...Şimdi de Türk ulusu, egemenliğini ve saltanatını, isyan ederek, eylemli olarak eline almış bulunuyor. Bu bir oldubittidir. Söz konusu olan; ulusa saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız sorunu değildir. Sorun zaten gerçekleşmiş olan bir gerçeği ifadeden başka bir şey değildir. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes sorunu doğal görürse, sanırım ki uygun olur. Yoksa, yine gerçek, yöntemine göre saptanacaktır; AMA, BELKİ BİRTAKIM KAFALAR KESİLECEKTİR.


Mustafa Kemal'in, 5 Eylül 1920'de, "Savaştan sonra TBMM'nin dağılacağını öngören yasanın kabulü sırasında takındığı tavır" ile bu tarihten 14 ay sonra "Saltanatın kaldırılması sırasında gösterdiği
kararlılık"
O'nun "devrimci kişiliğini" yansıtan en belirgin örnektir.

Görüldüğü gibi, tüm değişim eylemlerinde "zaman, ortam ve olabilirlik koşullarını" gözeten Mustafa Kemal, adımını, bir daha geriye dönüşü olmayacak şekilde, en uygun zamanda atmıştır.

Bu hep böyle olmuştur.


cdenizkent

________________ :

(1) Afet İnan, M.K.Atattürk'ün Viyana Karlsbat hatıraları, 1970, s.32
(2) Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, 1984, s.259
(3) Ahmet Mumcu, Türk Devrimi'nin Temelleri ve Gelişimi, 1988, s.58
(4) M.kemal Atatürk, Nutuk-Söylev, s.921

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..