- Kategori
- Özel Günler
Atatürk
Az konuş, çok çalış
Öğretmen okulu son sınıftayken, 10 Kasım günü Felsefe öğretmenimiz: "Atatürk deyince ne anlıyorsunuz?" demişti. Herkes Atatürk’le ilgili düşüncelerini anlatırken sıra bana gelmişti. Ben de Atatürk deyince "Az söz, çok iş anlıyorum." deyip yerime oturmuştum. Öğretmenimiz sözlerimin arkası gelecek diye bekliyordu. Oturduğumu görünce hafif tebessüm etti.
İşte benim Atatürkçülükten anladığım. "Az söz, çok iş."
Meslek yaşantım boyunca yukarıdaki söz bende bir davranış biçimine dönüşmüştü.
Keşke Atatürk herkesin anlayabileceği dilde, kafalar bulandırılmadan anlatılabilse.
Keşke O'nun üzerinden nemalanılmasa.
Sonuçta insan değil miyiz yeri gelince babamızı bile satıyoruz. Kaldı ki Atatürk'ü satmayalım.
Ya güzel ahlaka ne olacak?
Meziyetlerimiz?
Herkes "Atatürk şöyle dedi, böyle dedi"yi bir kenara bırakıp ülke kalkınması için kendini düşüncelerini anlatsa?
Ama baskı görmeden.
Resmi ideolojinin ardına saklanıp Atamıza saygısızlık yapmadan.
İşlerimiz daha kolay olmayacak mı?
Hem o zaman Atatürk Maskesini takmak zorunluluğunu hissedenler bu riyadan vazgeçmiş olmazlar mı?
Bırakalım Atatürk kendi kendini savunsun. Onun düşünceleri sağlamsa neden korkuyoruz?
Maksat üzüm yemek değil bağcı dövmekse söyleyecek sözüm yok.
Hadi, herkes önündeki işine baksın. Havanda su dövmeyelim lütfen.
Sevgili Atatürk seni sevgi ve saygıyla anıyorum.