Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '18

 
Kategori
Güncel
 

Ateş Yılları...

Ateş Yılları...
 

Avni ARBAŞ


Kuvayı Milliye'nin tüm isimli, isimsiz şehitlerinin ve dedemin aziz ruhları adına saygıyla...

 

 Dışarıda mevsim dışına savrulmuş sıcak bir Şubat akşamı. Televizyonda Kuvayı Milliye üzerine tartışmalar. Canım sıkılıyordu, kalktım kapattım. Sessizlik... Aradan yetmiş yıl kadar bir zaman geçmiş olmalıydı. Tazelendi anılarım, dağılır gibi oldu sıkıntım.

-Dede; Kuvayı Milliye nedir?

 İçtiği Yenice sigarasının dumanları arasında oturduğu koltuktan bakışlarını dışarıdan çevirerek, durgun, yaşlılığın matlaştırdığı mavi bakışlı gözlerinde eski, uzak inatçı bir inancın parıltıları döndü. Sigarasından derin bir nefes çekerek, dumanı dağıtan öksürük nöbetinden sonra derin bir nefes alıp cevapladı.

-Kuvayı Milliye mi? Senin, hepimizin bu günkü varlığımızın nedeni.

 Döndü tekrardan sigara dumanları arasında kendi eskilerine. Konuşmazdı pek. Savaştan önce Sındırgı'da Mal Müdürlüğü'nde genç bir memur, şimdilerde, savaştan epey sonraları Erdek Mal Müdürlüğü'nden emekli bir memur. Tıpkı Kartallı Kazım gibi konuşmazdı o da pek...

 "Kavgadan önce Kartal'da bahçıvan

  Kavgadan sonra Kartal'da bahçıvan."

 Nice diğerleri gibi yılların içinde akıp geçmiş, gitmişlerdi...

 Agamemnon zırhlısı Limni Adası'nın Mondros Limanı kuytuluğunu bir dev gibi kaplamıştır görüntüsüyle. İngiliz Amirali Calthrop'un karşısında oturan Osmanlı İmparatorluğu Devlet-i Alisi'nin Bahriye Nazırı Rauf Bey (Orbay) titreyen eliyle imzayı atar. 30 Ekim'in sıcak, durgun bir sonbahar günüdür. Bir cihan imparatorluğundan dört bir yanda vuruşa vuruşa geriliyerek gelip sırt dayanılan son vatan toprağı Anadolu'nun Ege kıyıları bir hazin hayal gibi uzaklardadır; üzerlerinde kara bulutlar...

 Yıllardır dört cephede savaşmış asker yorgun, yaralı, başı önünde dönmektedir köylerine. Bıraktırılan silahları boşluğuna uzamış kolları ucunda büyümüştür elleri, kalpleri sıkıntılı. Dağıtılmıştır ordu adına geri kalan da. Adana, Urfa, Antep, Maraş Fransız; Çanakkale Boğazı, İstanbul İngiiz; Muğla, Antalya İtalyan bayraklı emperyalizmin dört koldan işgaline uğrar. 1919 yılının ilk günleri karabasanıdır. Can damarları kesilir Anadolu'nun, sıkılır boğazı...

 15 Mayıs !919 Efsun Alayı Kordon'da zito Venizelos çığlıkları ve dalgalanan Yunan bayrakları arasında muzaffer, resmi geçittedir. Titremez Hasan Tahsin'in tabancanın tetiğindeki sağ işaret parmağı. Düşer yürüyüşün başındaki sancaktar. Düşer Hasan Tahsin, ruhu yükselir. Direnişi ateşleyen bir ilk kıvılcımdır. Alev alır Anadolu...

 İlk direniş 16 Mayıs 1919 günü Urla'da başlar Yunan mezalimine karşı. 173.ncü Alay Komutanı Kazım Bey 18 jandarma eriyle, Yunan birliğini silah deposunu basıp kendilerine katılan halkla birlikte, püskürtür.

 Demirci Mehmet Efe atının başını batıya çevirip sağrısını mahmuzlar. Arkasındaki iki yüz zeybeğin atlarının kantarmaları gerilir, koşumları parlar. Aceleci, yerinde durmaz at kişnemeleri alır geceyi. Dağılır nal sesleri geceye doludizgin yağan bir yağmur gibi, şakırdar. Demirci'nin bismillah diye gök gürlemesi gibi yükselen sesi geceye karışır, sönüklenip uzaklaşır. Zeybeklerin sırtlarında çapraz asılmış Martin'lerin namlusunda soğur dolunay. Atlar Nazilli yönünden Aydın Ovasına akar bir kayan yıldız hızıyla. Denizli, Isparta, Burdur gönüllülerinin oluşturduğu Sarayköy Müfrezesi ile birlikte  Aydın geri alınır düşmandan. Gece 30 Haziran 1919 sabahına kızarmaktadır doğu ufkunda...

 İhtiyat Zabiti Muallim Nurettin Eşfak'tır Kuvayı Milliye!..

" Kardeşim,
  Sana bu mektubu Ankara'da Kuyulu Kahve'de yazıyorum
  Hep aynı Anadolu havalarını çalıyor gramafon
  Koca bir boru çiçeğine benzer ağzıyla,
  Dışarıda yağmur.
  Mektepten istifa ettim,
  Cepheye gidiyorum ihtiyat zabitliğiyle."

  Bir yağmurdur Kuvayı Milliye, yağar ha yağar Anadolu'nun bağrına, sular dört bir yanda direniş çiçeklerini. Biga'nın Ilıcabaşı köyünde Anzavurcularca şehit edilip, bir fasülye sırığında yükselen, eğdirilememiş kesik başıdır Kuvayı Milliye Edremit Kaymakamı Hamdi Bey'in... "Yalnız ben değilim, Kuvayı Milliye bütün millettir." diye çınlayan soz sözleri!

 "Koparmış gibiydi parmakları saplandığı yerden
  eğrilip bükülmüştü
  ve avuçlarında toprak ve kan vardı..."

 İlk olarak Ödemiş'te kurulan, çıkışı Trakya Paşaeli Cemiyeti olan Kuvayı Milliye, 26-30 Temmuz 1919 da Reddi İlhak Cemiyeti'nin çağrısıyla Balkesir'de 16-26 Ağustos'da Alaşehir'de toplanarak işgalin göğsüne fitilyemez Sürmene Hançeri gibi saplanacak birliklerini hazır ederek direnişin büyük adımlarını atacaktır. Ta ki düzenli ordu kurulana kadar.

 Süleymaniye'li şoför Ahmet'tir Kuvayı Milliye. Akşehir'den Şuhut'a cephane taşıyan derme çatma kamyonunun patlak şambriyeli yerine üstünde tek donu kalana dek giysilerini dolurup yola devam eden. Maraş'ta Sütçü İmam, Şahin Bey'dir Antep'te. Gördesli Makbule'dir ondokuzunda direnişe katılıp, yirmi ikisinde Akhisar'da şehit olan. On iki yaşında onbaşı Nezahat'tir. Kara Fatma'dır (Fatma Seher Erdem) Sakarya'da üstteğmen. Satı Çırpan'dır direnişin kadın çığlığı, kavgadan sonra Meclis'de barışın sesi. Albay Şefik'tir (Aker) 19 Aralık 1918 de Dörtyol Karakese Köyü'nde Fransızlara dünyayı dar eden. Karayılan, Manastırlı Hamdi, Adapazarlı Kambur Kerim, Arhavili İsmaildir. Bir ayrılmaz bütündür tüm isimsizleri ile birlikte, İstiklal Savaşı'nın tümünü ifade eder. Yanık bağrıdır Anadolu'nun Kuvayı Milliye, Mustafa Kemal'in Sivas'da haykırışında ölümsüzleşir.

" Türk Milleti'nin yastığının altındaki tabancadır Kuvayı Milliye..."

 Akın Yazıcı

25 Şubat 2018/İzmit

Not: Yer, tarih ve kişi isimleri gerçek olmakla birlikte bu bir tarih yazısı değildir. Nazım Hikmet (Kuvayı Milliye Destanı) Hasan İzettin Dinamo (Kutsal İsyan) Ercan Yavuz (Kuvayı Milliye'nin yapısı ve niteliği üzerine" yer yer Nutuk ve Genel Kurmay notlarından faydalanılmıştır.

 
Toplam blog
: 190
: 391
Kayıt tarihi
: 07.05.14
 
 

1965 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesinden asker hekim olarak mezun oldum. Gülhane Askeri Tıp Aka..