Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '09

 
Kategori
Haber
 

Avrupa sosyal modeli: Lizbon stratejisi

Avrupa sosyal modeli: Lizbon stratejisi
 

Avrupa Birliği’ni (AB) tanımlayan üç temel konvansiyon vardır: bütçe ve mali dengelere referans yapan 9 Aralık 1991 tarihli Maastricht kriterleri; demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve azınlıkların korunmasına vurgu yapan 22 Haziran 1993 tarihli Kopenhag kriterleri ve bu yazımda işlemeye çalışacağım “Avrupa Sosyal Modeli” olarak da bilinen, 23 Mart 2000 tarihli Lizbon Stratejisi.

Lizbon Stratejisi (LS); üye ve adayların Avrupa Birliği alanının, ekonomik büyüme hızının yetersiz, işsizlik oranının yüksek ve ekonomisinin yeterince dinamik olmadığı tespitini yapar.

Bu sorunsalın temel nedeni olarak da: Avrupa’nın, bilgi-temelli (knowledge-based) bir ekonomiye dönüşmemiş olmasına işaret eder.

Birinci somut temel sorun olarak, “Avrupa”, öncelikle girişimci ihtiyacını yeterince açığa çıkaramamakta ve ekonomiye katılması beklenilen yeni küçük ve orta boy işletmelerin deviniminden yararlanamamaktadır. Bunun sonucu olarak istihdam yeterince artmamakta, aktüeryal dengenin (aktif çalışan ile emekli olan oranının) bozulmasıyla, ekonomik ve sosyal maliyetler giderek ağırlaşmaktadır. Bu açıdan çıkış yolu, istihdam yaratmaktır.

İkinci olarak, AB ekonomisinin Araştırma-Geliştirme (AR-GE) faaliyetlerinin desteklenmesi ve buradan katma değer yaratılması noktasında yeterli bir moment sağlamamıştır. AR-GE yetersizliği, bilişim, iletişim gibi istihdam sağlayacak sektörlerin gelişmesini kolaylaştırmaz. Bu saptamanın yerindeliği, İrlanda gibi, Hindistan gibi, daha düne kadar ekonomileri çok da parlak olmayan ülkelerin, özellikle bilişim sektörüne yönlendirdikleri araştırma-geliştirme fonlarının geri dönüşüyle de bir kez daha kanıtlanmakta olan bir gerçekliktir.

Üçüncü temel sorun, hizmet sektörüne getirilen kısıtlamalardır. Yanı sıra fikri hakları da içine alacak şekilde ortak bir patent bağlaşmasının işlerlik kazanmasındaki güçlükler ve dahası enerji ve havacılık sektöründe süregiden korumacılık benzeri olan ya da olmaması gereken düzenlemeler, Kıta’ ekonomisinin ayağını çeken unsurlardır.

Bu sorunları saptadıktan sonra Lizbon Stratejisi (LS), iki ana politik/ekonomik hedef çizer:

Ekonomi (AB genelinde ve üye/aday ülkeler özelinde) bilgi-temelli olmalı,
İnsana ve eğitime öncelikle yatırım yapılmalı (İnsancıl sol anlayışın 1998’den bu yana vurgulamaya çalıştığı gibi-BK)

Ve nihayet, bu ana hedefe giden yol haritasını şu esaslarla belirler, LS:

- E-Avrupa: Telekom ve e-ticarete yatırım yapılması.

- İç Pazar: Kamu sektörü üretkenliğinin (%12’lerden) yukarı çıkarılması. (Cumhuriyet’imizin karma ekonomi modeliyle de örtüşen bir yaklaşımdır-BK) Bu doğrultuda; AB çapında Patent Yasası, hizmet sınırlarının kaldırılması, enerji ve havacılık da rekabete açılma.

- Finansal Piyasalar: Piyasa kapitilizasyonunun artırılması, 10 adet dıi ödeme ve 33 adet menkul kıymet piyasası arasında entegrasyon.

- Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin desteklenmesi: Bu destek anlamında gerekirse “kadın” girişimciliği gibi yeni çeşitlendirmeler/derinleştirmeler yapılması.

- Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerine Daha Çok Kaynak: Avrupa Araştırma Alanı yaratılması.

- Finansal Araçların Kullanımında: Bilgi-temelli ekonomi hedeflerine de uyumluluk.

Bu hedefe giden yol haritasının altı yapı taşı aşağıda daha net olarak anlatılacak düzenlemeleri de içermektedir:

- İnternetin ucuzlaması,

- Sınır-ötesi ticaret hacminin yılda yüzde 5 artması,

- Kamu ihalelerinde saydam bilgilendirme ortamı,

- Finansal işlemlerde vergi paketi,

- Risk sermayesi uygulama etkinliği,

- Ortak “AB patenti”nin etkinleştirilmesi,

- Ulusal araştırma enstitülerinin kurulması,

- 18-24 yaş öğrenim düzeyinin yukarıya çekilmesi,

- İstihdam oranının (2000 yılında %61’den 2010 yılında %70’e) yükseltilmesi,

- İşsizlik oranının “en iyi performansı sergileyen ülkenin düzeyine çekilmesi” (%4)

- İnsan kaynaklarına yapılan yatırımların GSYİH (Gayrısafi Yurtiçi Hasılanın) yarısına çıkarılması …

Avrupa, bu yolda ne kadar başarılı olacak bunu zaman gösterecek. Lizbon stratejisi, emeğin korunması ve çevre duyarlığı açısından bazı yeni açılımları gerektirse de önemli bir belgedir. Son küresel krizden sonra önemi daha da artmıştır.

Türkiye, yarım asırlık yolculuğunda, 1 Ocak 1996’dan bu yana Gümrük Birliği üyesi olmakla net kazanç/kayıp hasılası bir yana, halen en büyük ticaretini eski Kıta’ ile yapıyor.

Türkiye, AB üyesi olsun ya da olmasın kendi ekonomisi ve demokrasisi için çağdaş ölçünleri uygulamaya çalışmalı, deneyiminden aldığı güçle, ulusal gelişme-küresel sosyal dayanışma anlayışıyla, güzel geleceğine “yılmadan ‘yıkılmadan” ve “durmadan duraksamadan” yürümelidir.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..