Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde.

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde.
 

Bugünkü yazımın konusu Ziya Paşa'nın Terkib-i Bent adlı eserinden çok sevdiğim ve hayatıma düstur ettiğim bir beyit. Şimdi nereden çıktı bu beyit diyeceksiniz. Dün gece çok dolu bir ruh hali ile bu beyti Facebook'ta duvarıma yazdım ve bir çok kişinin ne demek istediğimi anlamadığını fakat sözler ahenkli geldiği için beğendiklerini gördüm ve bugün bu beyti açıklamak gereği duydum.

Öncelikle işe beyti açıklamakla başlayayım. Ziya Paşa bu beytinde kişinin kabiliyet ve çalışmasının değerlendirme ölçüsünün yaptığı iş olduğunu, boş laflarla şişirilen kişilere inanılmamasını ve insanın aklının, eğitiminin derecesinin eserlerinde görüleceğini belirtiyor. Umarım doğru anlatabildim. Edebiyatçılarımız bana kızabilirler.

Gelellim bu sözün benim için önemine. Çevrenizi dikkatle incelerseniz iki çeşit insan göreceksiniz. Biri devamlı çalışan, kendini geliştiren ve üreten kişiler, diğerleri ise hiç bir şey üretmeden sadece kendilerini olduğundan çok farklı göstermeye çalışıp pastadan en büyük payı kapmaya çalışanlar. Ben bir iktisatçıyım. Gelişen teknolojik şartlarda pazarlamanın önemini çok iyi biliyorum. Ürettiğiniz malı tanıtmazsanız ve reklamını yapmazsanız pazarda hiç bir şansınız olmadığını biliyorsunuz. Ama ürettiğiniz malın da değeri çok önemli. İşte insanı da bir mal gibi düşünürsek, yeterli kalitede olmayan bir kişi sadece reklamla nereye kadar başarılı olabilir. Ne yazık ki bir çok kişi bu gerçeği anlayamıyor.

Siz ambalajını çok beğenerek bir mal alsanız ve eve gelip ambalajı açtığınızda içinden çıkan ürün beklediğinizin altında bir kalitede ise şaşırıp kalırsınız. Bu durumda kandırıldığınız düşünerek kanuni mercilere başvurabilirsiniz. Devamli basında yediğimiz, içtiğimiz ürünlerdeki kötü maddeler yazılıp duruyor. Bütün bu aksaklıklarla karşılaşmamak için hepimiz güvendiğimiz markaların dışında alışverış yapmamaya özen gösteriyoruz. Peki aynı şey mal ve hizmet üreten kişiler için geçerli değil mi. Kendini çok iyi ve ünlü bir terzi gibi tanıtıp dikiş dikmeye soyunan bir terziye diktirdiğiniz bir elbise üstünüze uymayabiliyor. Veya çok ünlü bir kuaförün yanında uzun yıllar çalıştığını söyleyip saçınızı kesen kuaför sizi kuşa benzetebiliyor. Toplumda bu tür örnekleri çoğaltabiliriz. Bu örneklerden bir çoğunu deneme metodu ile hayatınızdan çıkarabilir ve kendinize uzun yıllar beraber olacağınız kaliteli işine güvendiğiniz kuaför, terzi gibi kişilerden bir ordu kurabilirsiniz. İyi ama toplumda karşılaştığımız işler bu kadar az değil. Bir tiyatroya gideceksiniz, bir konser dinleyeceksinz, bir film seyredeceksiniz. Bütün bunlarda da aynı metodu mu uygulayacaksınız. Bu durumda daha önceden gititğiniz ve beğendiğiniz kişilerin oyunlarına, filmlerine, konserlerine giderseniz yeni kişilere kapınızı kapamış olmayacak mısınız. Olayın bir diğer cephesi de işe alımlarda yaşanıyor. Kendini, aldığı diplomaları, iş tecrübesini farklı gösteren kişiyi işe alan işverenin durumu da aynı değil mi.

Bence bu konu çok uzar gider. Öncelikle kişileri yaptıkları işlerindeki kalite ile değerlendirelim ama ne olur insanlar da kendilerini ve işlerini tanıtırken abartmasınlar, Mezun olmadıkları okulları, yapmadıkları işleri, almadıkları ödülleri özgeçmişlerine yazmasınlar. Bunu yapan kişiler eşek etinden sucuk yapıp hakiki dana eti diye satan firmadan farksız bence.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..