- Kategori
- Anılar
Ayıp cümleler
18.05.2010/Paris
Acılarımı erteliyorum. Beynimi uyuşturuyorum. Neden, niçin? Bütün dostlarım bizim meyhanemizde içeceklermiş. Bir tek ben eksikmişim. Eksik olduğum o kadar çok şey var ki… Baharım eksik, temizliğim eksik. Kirli, defolu vücudumla bana tek zevk veren şeyi beyaz leblebiyle içememek… Çalışıyorum. Gözlerim patlayacakmış, beynimi yiyecekmiş gibi çalışıyorum. Geri kalan zamanlarımda ise içiyorum.
Zamanın zaman kavramı olduğunu düşünmüyorum. Bu dünya, bu telaş içerisinde çocukluğumuza ve ideallerimize tecavüz ediyorlar. Sistemin dışında kalmanın bedeli bu… Kendinize yabancılaşmak istemiyorsanız bir şeylerinizi ortaya koymalısınız. İlk kazığımı yediğimde 12 yaşındaydım. Bir arkadaşıma güvendim. Yanlışlıkla… Hayat erken büyütür artık çocukları, ergenleri. Büyümek zorundalar. Erkenden Tanrı ile alkolle, kadınla, erkekle, hayatın kazıklarıyla tanışmalı. Bir şeylerin müptelası olmalı ki, köleleri olalım. Sonsuz çalışma gücüyle dolup taşan karıncaları olalım onların.
Kim onlar? Suçladığımız, baş kaldırmaya zorlandıklarımız kim? Çok bir şey istemedim. Birileri ile dost veya düşman da olmak istemedim. Bize kocaman bir yalan söylediler. Para kazanma çabası milletleri yaklaştırmadı birbirine. Her geçen gün bir parçamızı kaybederek barış içinde yaşadığımızı zannediyoruz. Dizilere, filmlere bir bakın. İçinizden gelerek izlediğinizde hepsinde bir sıkıntı, bir saçmalık ve bir gerçek dışılık olduğunu göreceksiniz. Ellerim de bulaşık yıkamak ve mastürbasyon yapmaktan kurudu, soldular. Çok ayıp Ali (!) “İnsanlar da eskisi gibi değil” der dururdu dedem.