Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

Ayıp oluyor ama...

Ayıp oluyor ama...
 

Euro cepte; ten rengi naylon çorap gibi görünmez oldu.http://happyjolly.com


Asla ihanet etmediniz öyle mi?

Kendinize de mi?

Birazcık olsun…

Cık cık cık…

Etmediniz yani!

Size inanmamak…

O da ne demek?

…Hani farkında olmadan; iyi niyetle…

Bu da ne biçim bir soru; nerden çıktı diyenler için…

En iyi niyetimle bir TV kanalı izlerken aklıma geliverdi.

Kanal yabancı; Alman kanalı ( Hart aber Fair programın adı)

“Sert katı ama hakkaniyetli”

Bir grup düşünür tanışır uzman ekip: Timsah gözyaşları döküyorlar.

Tamamı olmasa da çoğunluğu…

“Ahh demark! Büyük savaşımızdan; büyük yenilgimizden sonra en büyük kurtarıcımız!

Çocuklarımız senin sayende dondurma yaladılar.

Kadınlar: Amilere muhtaç olmadan; naylon çoraplarını seni harcayarak satın aldılar. Bacaklarını süslediler.

Rengârenk vosvoslara (VW kaplumbağa otomobiller) sayende sahip olduk.

Senin caziben: Tahta bavullu milyonları ülkemize çekti…

Karıncalar misali çalışıp didindiler…

Ülkelerine dövizler yağdırdılar…

Popomuzu da göğe kaldırdılar.

Bir şeyimizle diğer şeyimiz denk olunca; birazcık şımardık.

Biz de elimizi sıcak sudan soğuk suya sokmadık.

Sensiz de olur sandık; kendimizi bir boh sandık.

Senin yerine yumuşak elastik Euro’yu tercih ettik.

Yandık ki ne yandık!

Geri dönnnn; gözümüze bir bak! Elimizden tut!

Kavuşalım; ilk doğacak günün seherinde…”

Ekran karşısında şaşa kaldım. Ezel dizisi kadar çarpıcı; aşkı memnu dizisi kadar sevdalı; Türk Malı dizisi kadar özgün söyleşilerdi duyduklarım.

Ruh çağırır gibi; ihanet ettikleri “demarklarını” çağırıyorlardı.

Atıverdi kafamın tası; başladım dışardan gazel okumaya!

“Ayıp olmuyor mu para param paramız diye ağlaşmak?

İhanet ettiğinizi geri kazanmanın yollarını arayın!

Biz ettik; sen etme! Bir şans daha tanı bizlere” gibisinden…

Belki affeder, kim bilir…

Yeter ki…

Üsküdar’da sabah olmadan, davranın.

İhanet ettiğiniz size geri döner mi?

Deneyin!

Sınırları kaldırmak o kadar zor sayılmaz; iki çekiç darbesiyle gümrük kulübeleri yerle bir oluverir.

Sınırsızlık içinde; sınırlarını bilmek: Elif gibi incecik hassasiyet ister.

Euro’nun suçu yumuşak olması diyorsunuz; ben de kafaların kalınlığı suçludur diyorum; diyorum da kimin umurunda?”

Boşuna nefes tüketmek benimkisi…

Ben kendi –Lira –ma bakarım. YTL ; ETL olmasın (Yeni ve eski Türk Lirası) hep gündemde kalsın yeter.

Arap ülkelerinde (Suudi Arabistan) Altın otomatları göreve başlamışlar. Gazlı içecek alır gibi altına susadığınız an bilmem kaç dolarla doyurduğunuz otomat sizin susuzluğunuzu gideriveriyor.

Paradan kıymetli altını alabilmek için neden kâğıt para ödeniyor aklım kesmiyor.

Ayıp oluyor Euro’cuğa ayrıca talih yüzüne bir türlü gülemedi.

“Gelen gideni aratır”

Aratıyor mu?

Baylar gider… Sonsuza dek kimse koltuğunda kalmaz!

Oğullar gelir…

Söz, mantık; sağlıklı iletişimsiz de olmaz.

Kılıçlar kınında kalırsa; dünyamız da daralmaz.

Güçlü Demark, yumuşak Euro; fingirdek Dolar…

Olmaz öyle saçmalık!

Ağlaşan Alman dostlarımız!

Son pişmanlık fayda etmez.

Ayrıca AB’nin kurucu üyesi olarak…

Sabır etmek, çözüm üretmek yerine; gemiyi terk etmek size yakışmaz!

Batan gemileri ilk terk edenler; küçük oldukları gemiye yön veremedikleri için canlarını kurtarmak çabasında olabilirler.

Ama kaptanlar…

19 Mayıs 2010 Çarşamba

İnternetli Köyden Alev Meisel

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..