Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '12

 
Kategori
Psikoloji
 

Aykut Kocaman ve insan psikolojisi üzerine

Aykut Kocaman ve insan psikolojisi üzerine
 

Murat Ahmeti / Kosova


Aykut Kocaman, malum olduğu üzere, ünlü bir futbolcu ve teknik direktör olarak uzun yıllardır sahnede.

Onu gözlemlerken, bir yandan da insan psikolojisi üzerine düşündüğümü gördüm.

Çok kısaca özetlemek gerekirse, Aykut Kocaman, futbolculuğu döneminde de, deyim yerindeyse pornoya kaçmamıştı. Başarılı ve popüler olmasına rağmen, normal işini gücünü yapan, futbol fanatizmine batmayan, yani kışkırtmayan, şov yapmayan, bağırıp çağırmayan, asıp kesmeyen ve bunlara karşı gelen bir kişi izlenimi verdi ve bu fikirleri de savundu.

Teknik direktör olduktan sonra da aynı çizgisini takip etti.

Son bir yıllık sürece baktığımızda ise Aziz Yıldırım tutuklandığı zaman başlangıçta istifa etti. Sonra geri döndü. Daha sonraki zamanlarda da, çeşitli başarısızlıklarda 'gerekirse istifa ederim' gibi şeyler söyledi. Geçtiğimiz günlerde ise basında istifa ettiği yazıldı. Daha sonra ise ikna edildiği ve görevine döndüğü.

Bunlar ve arada futbolcularla ilgili konularda yaptığı davranışlar -otorite koyamadğı yolunda, sözleri vs. daha pek çok şey eklenebilir.

Sadede gelirsem. Kocaman'ın bu son istfası üzerine, öncesinde ve sonrasında, bir sürü insan yorumlarda bulunmaya başladı.

İstifa etmemeliydi, istifa ettiyse geri dönmemeliydi, şimdi geri döndü daha sonra başarısız olursa ne yapacak!.. Genel olarak onun davranışları, tutumu, konuşmalarına ilişkin, şöyle olmalıydı, böyle olmamalıydı gibi pek çok yorum yapılıyor.

Gerçekten de ben de mesela, maç izlerken, takımı gol attığında, sadece el çırparak sevincini göstermesi üzerine ahkam kesiyorum, öyle olur mu, niye havaya zıplamıyor, tersten abartıyor filan diyorum.

Oysa atlanılan şöyle bir şey yok mu?

Bir insan zayıf davranabilir, bir ileri iki geri gidebilir, bir olayda herkesin verdiğinden farklı tepki verebilir, yumuşak olabilir, otoriter olmayabilir vs.

Bize bütün bunlar konusunda ahkam kesme hakkını veren nedir? 'Bu konuda şöyle değil de böyle yapmalıydı,' derken, ölçüt aldığımız şey nedir ve onu ölçüt kılan nedir?

Şöyle bakmak lazım değil midir? Bir kimse her ne yapıyorsa, o, bu dünyada yapılabilecek bir şeydir. Ne kötüdür, ne iyidir, ne zayıftır, ne de güçlüdür. O kişiyi o kişi yapan, karşılaştırılamaz, ölçüştürülemez niteliktir. Bu bir tür yargılamaktan kaçınmaktır. O neyse odur ve odur, o kadar!

Diyelim istifa etmiştir, ok, olabilir, istifasını geri olmaştır, ok, olabilir, tekrar istifa etmiştir, ok, olabilir, tekrar almıştır, ok, olabilir, tekrar istifa etmiştir, ok, olabilir vs. bu bakış açısı yanlış mı? Bizi bu kadar da olmaz dedirtmeyecek bir şey yok mudur?

İnsanları ve yaptıklarını oldukları gibi alalım, ölçmeyelim, tartmayalım, karşılaştırmayalım, neyse odur diyelim.

&

Şimdi bu düşüncemizi sorgulayalım. Eğer biz herkesin yaptığına ok, normal dersek, eleştiri hakkımız nerde kalıyor. Bu hak sadece bizim hakkımız değil, örneğin abuk sabuk şiir yazan ama bunu şiir sanan bir kişiye, yapıcı şekilde onların şiir olmakta şu şu eksiklikleri var demek, bunu duymak o kişinin hakkı değil midir?

Karşıt fikir sadece eleştiri değildir. Bu karşılaştırmanın olumlu tarafından bakmışsın. Yani iyicil olan birinin zaaf içeren yanlarına karşı acımasız olmayalım der gibi bir tutum içindesin, oysa hayatta sadece bu yok, tam tersine kötücül olan kişiler var, ve biz onları eleştirmek, karşı gelip mücadele etmek ve dahası yargılayıp ceza vermek hakkına sahip olmaz isek, o zaman her önüne gelen istediğini yapar. Bu ise senin iyiciliği savunurken ortaya koyduğun yaklaşımdan daha güçlüdür. İyicil adına, kötücüle karşı olmak mantıksal önceliktir.

Eğer bu itirazları kabul ediyorsan, bu durum da, iyicil için bile olsa, bir 'bu kadarı da olmaz' limiti koymak zorundasın.

Ama cevap olarak sen de bana, " 'Bu kadarı da olmaz'  limiti benim düşüncemle kontrastlık içermez, ben de aslında belli bir noktada onu söylüyorum. Bir kişiyi, tüm özellikleriyle bu dünyada mümkün bir şey olarak görelim ve onun yapıp ettiklerini hatalı, yanlış, doğru vs. olarak değil, onu o yapan şey olarak görelim ve başka bir şeyle ölçüştürmeyelim ve karşılaştırmayalım bu konuda daha geniş ve özgür olalım diyorum." dersin.

 &

Düşünsenize! Her konuda, yargısal gücü(!) devrede olan ve iktidarını-kimliğini bu yargısal güçten alan bir insanla hayat ne kadar çekilmez olurdu. Habire, doğru, yanlış, eksik, zayıf, güçlü, çirkin, kötü, iyi vs. deyip dururdu. Başkalarını yargılayıp büyümeye çalışırken, tam tersine küçülürdü.

..dersem, bu yazının ruhuna karşı bir şey mi demiş olurdum? 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..