Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '09

 
Kategori
Müzik
 

Ayla Dikmen ve Anlamazdın..

Ayla Dikmen ve Anlamazdın..
 

Ayla Dikmen hep hüzüle anılarda yaşadı. Gözleri yanan mumda kalmadı, şimdi nostalji kraliçesi.


Bir şarkıcının ölümünden 18 yıl sonra ve şarkısının icrasından tam 32 yıl sonra hit bir parça olarak zirveye çıkacağını düşünebilir miydiniz? Demek yaşamın yanı sıra ölümden sonrası da sürprizlerle dolu.. O göremedi ama 60’lı, 70’li yılların şarkıcısı Ayla Dikmen “Anlamazdın” adlı şarkısıyla yeniden keşfedildi ve şimdi zirvede..

Çağan Irmak’ı “Issız Adam” filminin finalinde bu şarkıyı cesaretle sunması dolayısıyla kutlamak lazım. Konuya oturan güzel bir şarkı, arşivin tozlu raflarından çıkmış da olsa zaman zaman filmin de önüne çıkacak bir şöhreti yakalamış oldu. Gençlerin yeniden nostalji rüzgarına kapılıp müzik tarihine yöneltti, hayranlık duymalarına neden oldu.

O yıllar, teknolojinin görselliğe ancak kentlerdeki açık hava ve kapalı gazinolar ile gazete ve dergilerin magazin sayfasında yer verdiği yıllardı. Televizyon emekleme dönemindeydi. Bir de Türk müziğine ziyadesiyle yer veren, gazino kültürünü geniş yansıtan filmlerimizden aşina olurduk sanatçı simalarına. Plastik bir plak ve adına “Pikap” denilen onu okuyup yansıtan bir aygıttan dinlenirdi müzik. Manivelayı üzerine koyar, o yüz bitince ters çevirirdik plakı. Zeki Müren, Sevim Çağlayan, Mediha Şen, Bedia Akartürk, Emel Sayın, Bülent Ersoy gibi isimler gazinoların en çok öne çıkardıkları arasındaydı.O yılların ünlü müzisyenlerini anımsamaya çalıştığımda Barış Manço, Cem Karaca, Neco, Erol Evgin, Berkant, Özdemir Erdoğan, Ertan Anapa, Erol Büyükburç, Fikret Kızılok, Atilla Atasoy, Ömür Göksel, İlhan İrem, Tanju Okan gibi romantizme geniş yer veren bay sanatçılar ilk anda aklıma geliyor. Mazhar-Fuat Özkan her devirde devildi. Modern Folk Üçlüsü, Üç Hürel gibi türkülerimizi restore edip sunan gruplar da vardı ve tabii özgün müzik de çok revaçtaydı.Zülfü Livaneli, Ruhi Su, Rahmi Saltuk sunumları dinleniyordu.Bu arada aranjman müziğin ülkemize kurgucuları Fecri Ebcioğlu ile Sezen Cumhur Önal’ı, taverna müziği üstadları Ferdi Özbeğen, Ümit Besen’i, arabesk üstadları Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur’u, İzzet altınmeşe, Nuri Sesigüzel, İbrahim Tatlıses’i, Türkiye’de soft rockun temelini atan Erkin Koray’ı anmamak mümkün mü?

Bayan sanatçılardan Semiramis ve Ajda Pekkan, Ayten Alpman, Füsun Önal, Nilüfer, Rüçhan Çamay, Neşe ve Gülden Karaböcek kardeşler, Nil Burak, Şenay, Yeşim, Yeliz ile Rana ve Selçuk Alagöz grubu ilk aklıma gelenler.

Ve tabii Ayla Dikmen.. Günümüz gençliği onu “Issız adam” filminin hüznüyle, film müziğiyle tanıdı. 25 Mart 1944 Kütahya doğumlu Ayla Dikmen ise 46 yaşındayken, 1990’da yakalandığı kanser hastalığını yenemeyerek vefat etti. Duyduk ki, “Anlamazdın” şarkısının patlamasının ardından bir çok televizyoncu sanatçıyı ekrana çıkarmak için yarışıp filmin yapımcısını aramışlar. Bu da medyadaki etkin kişilerin müzik ve sanat kültürünü göstermesi açısından düşündürücü.

Babanın piyano ve ud, annenin keman çaldığı bir evde doğan, müzikle iç içe büyüse de şarkı söylemeye bir çay partisinde onu tesadüfen dinleyen İlham Gencer’in yüreklendirmesiyle başlayan Ayla Dikmen, müzik yaşamını Yavuz Özışık öğretisiyle sürdürmüş ve ilk 2 plağını türküler oluşturmuş. Şerif Yüzbaşıoğlu’nun orkestrasında “Parla Nur” adıyla solistlik yapmış. 1964 yılında Yüzbaşıoğlu orkestrası ile katıldığı 2. Boğaziçi Müzik Festivali'nde en başarılı şantöz seçilir. 1965 Balkan Melodileri Festivali’nde ise "Niksar'ın Fidanları" ile birinci olur. Yayınlanan her 45'liği ile büyük başarılar elde eden Ayla Dikmen, 1970'li ve 1980'li yıllarda TRT televizyonundaki pek çok müzik programında yer almıştır. Niksar'ın Fidanları, Yanan Mum, Anlamazdın, Nereye, Aşk Defteri ve Zehir Gibi Aşkın Var; başlıca hit şarkılarıdır. Ölümünden sonra 2007’de “Seninle sonsuza kadar” ve 2008’de “Ayla Dikmen Klasikler” albümleri çıkarılmış.

Müzik dünyasında yeniden nostalji fırtınası estiren Ayla Dikmen, anımsadığım kadarıyla hafızamda hep hüzünlü haliyle yer etti. Kıvrak bir türkü söylerken de, dekolteli, sarışın vamp görünümünde de bu içindeki bu hüznü gizleyemedi. Ve ne yazıktır ki, ne kadar sevildiğini göremeden yitirilenler arasında yer aldı. Hep ressamlar, heykeltıraşların ürünleri ölümlerinden sonra ünlenir, değer bulurdu. O’nunla bu kural müzik dünyasına taşındı.

Ve bana göre “Anlamazdın” adlı şarkısı değildi onu simgeleyen şarkı. “Yanan mum” adlı şarkıydı ve o yanan mum, çok erken söndü. Anımsayabildiğim kadarıyla şöyle diyordu:

“Son saatim çok erken,

Çalsın istemiyorum.

Beni dostlar yaşarken,

Ansın istemiyorum.

Ölümümde sonumda,

Yalnızlığım ruhumda,

Gözlerim yanan mumda,

Kalsın istemiyorum.

Seni dostlar dilediğin gibi şimdi ölümünden sonra daha çok anıyorlar. Ama hayır sevgi haznelerinde yaşatıyorlar. Hüzünlü bir aşk ve duygu selinin timsallerinden biri olarak, nesilden nesile, sevgiyle, paylaşımla..

 
Toplam blog
: 61
: 25799
Kayıt tarihi
: 09.07.08
 
 

Ankara'da yaşayan Afyon doğumlu, Gazetecilik Halkla İlişkiler Radyo-TV bölümü mezunuyum.. Kamuda ..