Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Ayrılığın Ustası Olunmuyor Sevgilim

Yaralı bir kuşun kanat çırpışları gibiydi birbirimize son dokunuşumuz. Zayıf, titrek ve soluksuz... Binlerce cam kırığı içimizde, kulağımızda binlerce uğultu, ayrılanlara özgü umutsuzluk ve belirsiz bir sonsuzluk... Böyle bir gidiş hayal etmemiştik ikimiz de... Sanki bir yerlerde bir dağ çöktü, bir şehir yıkıldı, altında kaldık. Ah sevgilim, ne çok ağladık...

Bu zayıf titrek ve soluksuz dokunuşları çoğu kez hissettim yüreğimde... Hayal etmemiş olabiliriz belki ama her başlangıçın bir bitişi vardır. Hiç bitmeyecek sandığımız zamanlar aniden ansızın bitiveriyor... Ağlamak; bilmem ağlayan içimiz gözlerimden dökülen tek bir damla yok... Pınarın suyu kesilince göz pınarları da küsüyor sanki ağlayamıyorsun... İşte böyle yazamanlarda ağlayan tek şey kelimelerin onları durduramıyorsun... Aslına bakarsan sevdiğini söylerken ayrılığını da anlatmalısın... Kelimelerin seni utandırmamalı... Severken yaşadıkların nasıl dile getirebiliyorsan... Ayrılıklarını da biriktirmemelisin... Bırak aksın gitsin...

* * *

“Bu son” deyip birbirimize sarıldığımız o anın içimde yarattığı fırtına hala dinmedi. “Bitti işte, artık bitti...” Ne cümle ama... Bitmek bilmez bir kış mevsimini yaşıyor yüreğim. En sevmediğim mevsim... Senden bana kalan dayanılmaz bir hasrettir, bir de yürek yarası. Acıyor içim, kanıyor yüreğim. İsyan etmek istiyorum, haykırmak istiyorum, susuyorum. Seni susuşlarda yaşıyorum...

Son her yeni bir başlangıç diyorlar... Sonu sonlandıramazsan yeni başlangıçı nasıl kucaklarsın.... Onu daha öğrenemedim...Olmayan bir şeyi bitirmek bu kadar zor mu? Sorun bitti de mi? Yoksa yaşanların bir hayal olduğunu kabullenemeyişim de bu sorun.... Bitmek bilmez bir kış hep vardı.... Yüreğimde ama her gün doğan bir günışığıda...Mevsime haksızlık edemem kaç güneşi gösterdi kaç uykusuz gecelerimde... Demek ki doğru yoldayım... Doğru şeyleri yaşıyorum... Her insanın yaşadıkları gibi ayrılıklarında... Bunun için bile kendimi suçluyordum... Taa ki bu yazıyı okyduğum ana kadar şimdi satır aralarında dolaşıyorum....

* * *

Düşlerimi yükledim bir gemiye, bilinmez limanlara doğru yola çıkardım. Sen neredeysen, belki bulur diye. Sana ulaştığında belki yüreğimin kanamasını durdurur diye... Her gidiş bir bitiştir, bunu biliyorum ama her bitiş bir başlangıç değilmiş, öğreniyorum. Gelmeyeceğini bile bile, bir daha sana asla dokunamayacağımı bile bile özlüyorum. Delilik işte...

Aşk bir delilik değil mi? herkes öyle söylüyor ya... Daha önce de söylemiştim kelimelerim çoktan yüzmeyi öğrenmişlerdi... İşte bu bitiş bir başlangıç değil ama aslında bir başlangıçta hüzünün başlangıcı diyelim. İşte ustalık burda başlıyor.Bu hüzün girdabından yara almadan nasıl kurtulursun...

* * *

“Ağlamayalım” demiştik, ben sözümü tutamadım. Şarkıları ne yapacağız söylesene, ya bu şehrin sokaklarını? O gece, giderken içtiğin şarabı koyduğum kadehi yıkamadım, sakladım. Bazen, hasret artık dayanılmaz olduğunda masanın başına o kadehi koyuyorum. “Şarabın gazabından korkmadan” seninle içiyorum. Sarhoş olamıyorum mesela. Meğer ben bir tek seninle güzelleşiyormuşum...

Ayrılıkta en zor olanı paylaşılanları hatırlamak... Hani onlar hatırlanmasa... Ne olursa olsun paylaşılanların azı da bir çoğuda...

* * *

Bakma sen bunun bir ayrılık yazısı olduğuna, biraz toparlanınca daha güzel anacağım seni. Ama şimdi yalnızlığımla sancılarımla, yaralarımla yüzleşiyorum. Seni sevmek yerine, bıraktığın acıları seviyorum. Acım bittiğinde sen de bitmeyesin diye, uzattıkça uzatıyorum. Kime ne? Beni görenlerin “Toparlan artık” demesi umurumda bile değil. Mutluyum böyle, yokluğunun tutkunuyum...

Ne denebilir ki? Toparlanacak... Gün gelecek gülümsemeyle anacak, gün gelecek alındığı sözcüklerin incir çekirdiği kadar anlamsız olduğunu hatırlayacak dişine giren...

* * *

Geçmişe dair hiçbir soru yok aklımda. Hiç şüphem yok bir zamanlar beni sevdiğinden. En azından İstiklal Caddesi kadar... “Aralıkta İstiklal’e gelme” demiştim ya, şimdi gel, istediğin zaman gel. Bana acı vereceğini bilsem de gel... Görmesem de oralarda olduğunu bileyim yeter. İstiklal’e anlamını veren senmişsin sevgilim, sen...

* * * “

Sevgilim” demekten vazgeçemeyişim... Sadece bir ağız alışkanlığı değil bu, seni hâlâ sevgilim olarak hissettiğim için. Ben çoktan kabullendim de, yüreğim isyanda, çaresizim. Dilimi tutsam, yüreğim konuşuyor, “Sevgilim” diye inletiyor evimi. Senden vazgeçmesi çok zor olacak, seni silip atamıyor. Elimde olsa ben çıkarıp atacağım yüreğimi yerinden.

Öyle kolay mı sevgiyle söylediğiniz içinizden defalarca zikrettiğiniz bir kelimeyi... Söylemeye bile korktuğunuz içinizn titrediği... Ayrılmak başka şey... Sevmekten vazgeçememek çok faklı... Her ayrılık sevgiyi bitirmiyor... Üzgünüm... Kabulleniyorsun istemesen de... Yürek susmuyor be bi tamen yürek susmuyor işte... Yüreği atmayı o kadar çok denedim.... İçi dolu olmasa...

* * *

Madem bir ayrılık yazısı bu, madem bir daha böylesi yazılmayacak, mutluluk dilekleriyle bitirmemi bekleme. Bensiz yaşadığın mutluluğu zerre kadar önemsemiyorum. Bir beddua değil bu, mutluysan mutlusundur, yapacak bir şey yok. Ama ben bunu dileyemem. İkiyüzlülük yapamam. Mutlu ol ama benimle mutlu olduğun kadar hiç kimseyle mutlu olma diyebilirim sadece... Ayrılığın ustası olunmuyor sevgilim, ayrılık öğrenilmiyor. Şimdi izninle, gözlerime batan dikenleri çıkaracağım ve yüreğime pansuman yapacağım...

Bir ayrılık yazısı.... Gülümsemekle yetiniyorum... Kaç ayrılık yazısı yazıldı bile dile gelmedi... Hani son diyordum... Zorlasam olur mu? Bir ayrılık yazısı yardımcı oldu bana... Ayrılığımı paylaşmama...

Not: Bu yazı yeni çıkan ‘Beni Bir Tek Aşk Aldatmadı’ kitabımdan alınmıştır.

MEHMET COŞKUNDENİZ

Ayrılıkların ustası olunmuyor tabii... Ayrılıklar ve sevgi kelimeleri güçlendiriyor... Bir nebze içmizde... Yoksa bu kelimelere sığınmasak... Yüreğimizin sesi hep kulaklarımız da çınlasa ve çarpsa... Bir daha nasıl toparlar hayat bizi... Yazıları biriktirmiştim gönlümde... Zamanı geldiğinde kullanılmak üzere saklanan... Zaman geldi ve geçiyor artık... Hiç anlayamadığım bir hızla...

 
Toplam blog
: 227
: 543
Kayıt tarihi
: 16.01.08
 
 

Fazla söyleyecek bir şey yok herkes gibiyim. Artık... Bazı acılar faydalıdır. Önce üzer, sonra he..