Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ayrılıklar...

Ayrılıklar...
 

Rüzgarın mumu söndürüp ateşi alevlendirdiği gibi...


Ayrılıklar küçük sevgileri yok eder, büyükleri ise arttırır. Tıpkı; rüzgarın mumu söndürüp ateşi alevlendirdiği gibi...

"İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır" der Dostoyevski...
Bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir.Veda acısı, kabuğunu soyar insanın, yıldızını kazıyıp, çırılçıplak ortaya serer.Birlikteliğin örttüğü tüm kusurları ayrılıklar sergiler.

"Ölene kadar" diye söz verilmiştir, ama "ölüm yolunda" başka tercihler belirmiştir. Kararsız prensesin vicdanı azap çekerken, 7 cücelerin somurtkanı "aklını başına al" diye fısıldar kulağına, haytası ise "kalbinin sesini dinle" diye çekiştirir eteğinden. Hep hayran bakan gözlere, hatalar takılmaya başlar. "Ama"yla biter alelade iltifat cümleleri:
"Sen iyi bir insansın, ama arkadaşlarin kötü", ''Sen harika bir insansın, ama ben sana layık değilim'', "Seni seviyorum, ama bu ilişkide mutlu değilim", "Ben başka türlü bir beraberlik düşlemiştim" vs..

Sonra gelsin uykusuz geceler...
Bir türlü karar verememeler...
Ruhen gidip gelmeler...
"Hele biraz daha zaman geçsin" diye nikah ertelemeler...
Birlikteymiş gibi yaparken, sevecek başka yüzler, yüzecek başka denizler kollamalar...
"Aslında bütün bunlar bizim iyiliğimiz için"e kendini kandırmalar.
Sonrası hep aynı: Bekleyenin "Hani sonbaharda buluşacaktık. Hazan geldi geçti, sen gelmez oldun" sızlanmaları...
Beklenenin "Geliyorum az kaldı" oyalamaları...
Bittiğini bile bile işi uzatmalar; söyleyemedikçe hepten batağa saplanmalar...
Terke makul bir gerekçe ararken, hepten çarşafa dolanmalar...
Veda konuşmasında süslü iltifat cümlelerinin arasına, o cümleleri hiçleştiren mayınlar serpiştirmeler...
Üzgün görünmeler, bağış dilenmeler "ama kaçınılmazdı" demeler, "Sözünden caydın" yakınmalarını "Sen de eski sen değilsin. Degişmişsin" diye göğüslemeler..
...asıl kendinin değiştiğini bilmezden gelmeler...
Ve son sahne:
Terk edenin o mahçup "Gönlüm başkasında" itirafına karşılık terk edilenin kırık çalımı:
"Uğurlar olsun! Ben yoluma devam ediyorum."
İhanetler hep böyledir: İlki, bir yenisine gebedir; ikincisi daha az acı verir.
Ondan sonra dur durak yoktur.
Güvenilmez aşık, sevdikçe kıran, gezdikçe ardında bir kırık kalpler mezarlığı bırakan bir dervişe döner.
Artık acılara hapsolmuştur.
Buluşmak istedikçe ayrılacak, birleşmeye çalıştıkça parçalanacak, sonunda terk ettiklerinin "ah"ı tutup, terk edildiğinde mukadder yalnızlığına kapanacaktır.
Demiş Can Yücel, o kocaman yüreğiyle...

 
Toplam blog
: 57
: 2828
Kayıt tarihi
: 17.07.07
 
 

17 yıldır uluslararası firmalarda yöneticilik yaptım. Bunun yanında şirketlere satış, yöneticilik, k..