Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

28 Mart '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bahar Kokuları

Baharın ilk ayı bitmek üzere. Güneş, yüzgörümlüğü isteyen taze gelin gibi saklıyor yüzünü. Soğuk, sisli, sinsi gibi görünen günler yaşıyoruz. Telefon konuşmalarında, paylaşımlarda isyanlar, küfürler, şükürler, tavan yapmış mizah karışmış birbirine. Sanki virüsü 65 yaş üstü insanlar bulaştırıyormuş gibi, o yaştaki insanlar hakkında yapılan, taban yapmış mizah da karışmış aralarına. Karışıklıklar içinde sakin kalmaya çalışılan, iyice yakınımıza sokulmadığı sürece anlayamadığımız, yokmuş gibi davrandığımız bir salgın ve karmakarışık bir ortam.

 

Her kafadan bir ses, her ekrandan farklı fikirler doluyor evimin-kafamın içine. Fazlalıkları, dağınıklıkları hiç sevmedim onun için daralıyor içim. Temizlemek istiyorum hastalıklı bir düzen sevdasıyla tüm her şeyi. Telefonumdaki çöp kovasını bile her gün boşaltıyorum kötü kokular dolmasın içeri diye. İnsanlar da bir şeylere daha fazla dikkat eder oldu bu korku yüzünden. İçimden sürekli Allah'la yapılan sohbetler. Hayır, henüz cevap gelmedi.

 

Bahar temizliği yapılıyor hiç olmadığı kadar tüm evlerde. Sende, buna mı taktın demeyin kıvrık alaycı bir gülümsemeyle. Yıllarca el atılmamış küflü dolaplar gördü gözlerim. Her açıdan temizlik girdi günlerimize. Son gittiğim alışverişte, kadının biri bağırarak "Eskiden bu millet dötünü silmiyor muydu Allah aşkına 3.markete geldim tuvalet kağıdı yok." diye bağırıyordu. Üstelik benim gibi -g- harfiyle -d- harfinin yerini değiştirmeden.

 

Eski bir Kızılderili atasözü "Bahar da yavaş yürüyün, doğa ana hamile doğurmak üzere" dermiş. Yavaşladık hem de bayağı... Doğa ana bir kaç güne doğurur belki de. Bahar kokuları dolacak yine evlerimize. Güneş, uykumuzun en derininde girecek kapalı gözlerimizden, "Hadi artık kalk." diye. Kemiklerimize kadar ulaştığında çoğalacak enerjilerimiz.

 

Her şeye rağmen, sokağa çıkıp mimozalar aldım evime, kızımın üç yıl önce aldığı orkide öyle bir coşkuyla açtı ki çok yakıştılar mimozayla birbirlerine. Başka küçük bir buket koydum aralarına. İnsan ne olursa olsun güzele, güzelliklere bakmaya doyamıyor. İçim açılıyor kokularını tam net duyamasam bile (burnum hala tam açılmadı), panikten koruyor beni, onlara bakmak bile iyi geliyor ruhuma.

 

Açık oturumları, virüsten hastalanan insanların gizlice çekilmiş görüntüleri içime karanlıklar dolduruyor onun için komedi filmler açıyorum. Yüzeysellikten, umursamazlık yüzünden değil bu yaptığım, korkularım yüzünden. Sevdiğim birinin öyle acıyla kesik-kesik solumasını görmek bile çıldırmak için yeterli. İnsan kendi yaşadığı karşısında ne yapacağını bilebilir ama sevdiklerinin başına gelen daha da acıtır canını. Eski siyah-beyaz Türk filmleri, seyrederken çok gülünen sonrasında sabun köpüğü gibi kayıp unutulan komik sahnelerle dolu aşk filmleri, müzikler açıyorum sanki her şey yolundaymış gibi. Arada güzel bir dram açıyorum, aslında şöyle oturup bir güzel ağlasam, ağlasam da açılsa yüreğimin küf kokulu damarları. İçim şişti ama saklıyorum elimden geldiğince. Dişlerimi sıkmaktan oluşan çenemin ağrısını hissettikçe kalkıp nefes alma çalışmaları...

 

Disiplini severim, yaptığım programlar en fazla  on beş dakika şaşıyor o da benim iyi niyetimden. Gerginsin anne diyor kızlar, hayır değilim diyorum ama gerginim. Ruhumun eş başkanı da iki dağın arasında kaldı, iki haftadır gelemiyor. Yemek, ders, spor, film, 101 oyunu, kitap okuma ne varsa hakkı verilerek yerine getiriliyor ama eksik ve fazla geliyor yaşananlar. Mısır patlatıyorum, abur cuburlar yine bitti, hep tatlı yemek istiyorum bu gerginlikle.

 

Yağmur yağıyor bahar temizliğine yardım için, herkes her şeyi siliyor ve yıkıyor. Hem virüsün hem bizim hızımızı düşürmek için evlerin içindeyiz. Yaşam kalitemizi arttırmak için vitamin içen çocuklar enerjilerini birbirleriyle boğuşarak azaltıyorlar.

 

Ağaçlar ve çiçekler rengarenk açıyorlarsa umut var diyorum. Umut'un U harfini kocaman çizip içine toprak doldurup süs kabağı tohumları dikiyorum. Teras da ki saksılara diktiğim soğanlar uzamaya başladı. Demek ki hayat devam ediyor. Demek ki bu da geçecek yine o koşturmalı güzel-rutin-güvenli-güneşli günler gelecek. Yolculuklara sınırlama getirildi ama iç yolculuklarına sınırsız seyahatler. Her şey bir süreç derim ya her zaman bu da öyle diyorum tohumları ekerken. Tohumların büyüyüp verdiği turuncu süs kabaklarını toplayacağım o güneşli  günü hayal ediyorum şimdiden.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..