Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '11

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Bahçe, toprak, bitkiler.

 

Samimi paylaşımlara şükranlarımı sunarım.
Alıntı:
nevin´isimli üyeden alıntı
Mesajı göster

Eray Bey iyi günler,
Yazınızda anlamakta zorluk çektiğim noktaları aydınlatırsanız sevinirim.
Öncelikle konuya ilgi duyarak, paylaşımlara hizmet eden sorularınıza açıklık getirme imkanı verdiğiniz için size şükanlarım içinde gerekli cevapları vererek sizi aydınlatmaya çalışacağım.


Alıntı:
nevin´isimli üyeden alıntı
Mesajı göster

1- Organik atıklardan kastınız sadece evsel atkılar mı? Yoksa hayvan gübreleride buna dahil mi?
Nevin hanım organik atıkları açıklamam gerekirse, kısaca şüyle sıralayabilirim, bu soruyu günceldeki çalışmalarımdan örnekler içinde açıklıyacağım, geliboludaki bahçe çalışmalarına başlamam dolayısıyla, bahçede geçen senenin ihmalinden doğan büyük bir otlanma söz konusu olmuştur.

Bu otlar bahçemin organik atıklarına iyi bir örnektir, sizinde değindiğiniz evsel atıklarda mutfak çıkışlı olanların tamamı bu gurupta yer almaktadır, ahırlardan çıkan hayvan dışkılarıda iyi bir organik atık olmakla beraber yarı yarıya işlenmiş durum arzetmekle beraber bu dışkıların kompost işleminde aktivatör görevi oluşturma özelliğide taşımaktadırlar.

Alıntı:
nevin´isimli üyeden alıntı
Mesajı göster

2- Anlayabildiğim kadarıyla Siz, nadasa bırakılmış yada işlenmeyen toprakta bir çukur açıp bu atıkları içine doldurup; her hangi bir işleme tabi tutmadan üzerini toprakla kapatıp; yarayışlı hale gelene kadar beklemekten mi söz ediyorsunuz?
2.sorunuzu açıklıyarak cevaplıyayım, her türlü organik atık bitki yetiştirilen toprağa vahşi bir şekilde bırakılamaz, hatta kuruyan yaprakları biz bu yüzden bahçelerimizde sonbahar temizliği içinde toprak üzerinden uzaklaştırmak zorunluluğumuz olmaktadır, bu yapraklar toprak üzerinde oksidasyonun hedefi olarak çürükçül bakterilerin faaliyeti içinde topraklarımızda zararlı oluşumlara hizmet edecektir.

İnsan oğlu oksidasyonun etkilerinden dolayı büyük salgın hastalıkların önüne geçmek için ölülerini toprağa gömmektedirler, yaşamı biten her canlı toprak içinde zararlı oluşumlar elimine edilmektedir.


Alıntı:
nevin´isimli üyeden alıntı
Mesajı göster

3- Faunada yada şöyle diyeyim her toprakta yeteri kadar yararlı bakteri ve solucan var mıdır?
3. Sorunuz geniş bir anlam ifade etmektedir, topraklarımızın büyük bir çoğunluğuda organik madde oranı yüzde beşin altında olduğundan, toprak içi canlılarında yaşama şanslarından bahsedemeyiz, büyük usta Darvin solucanı tanıma konusundaki çalışmalarından dolayı ortaya, değiştirilemez tezini koymuş ve solucanlar toprakların organik göstergesi demiştir.

Benim kişisel çalışmalarım toprakların organik özelliğini arttırarak doğal dengenin kurulmasından yana olmaktadır.


Alıntı:
nevin´isimli üyeden alıntı
Mesajı göster

4- Faunada yada toprakta aynı zamanda da zararlı bakteri ve canlı yok mudur? Beklentimizin dışında bir sonuçla karşılaşmaz mıyız?
Ya kötüler galip gelirse diye soruyorum.
Saygılar sunuyorum.
Bu soru benim için izafı bir görüşten öte bir anlam taşımamaktadır, bunu hep söylerim doğada bir denge içinde bütün canlılar doğal zenginliği oluştururlar, insanlar doğaya yaptıkları yanlış müdahalelerle bu dengeyi hep bozmuşladır, kendi işlerine geldiği içinde fauna içinde dost düşman, zararlı faydalı tanımlamaları içinde kendilerini aklamak istemektedirler.

Bizler beklentilerimizin iyi sonuçlara varmasını istiyorsak, doğanın dengesiyle oynamamak ve elimizden geldiğince çaba sarfetmeliyiz, bu öncelikle toprakların organik maddesini aşırı tüketmeden, atıklar üretmeden bu organik atıkları toprağa kazandırmasını bilmeliyiz.

Nevin hanım bu açıklamaları yapma imkanı verdiğiniz için size tekrar şükranlarımı sunar, paylaşımların devamı için konuya ilgi duyan arkadaşlarımı burada soru sormaya davet ederim, sevgilerimle hoşça kalın.

Saygılar sunarım.

 

 

 

 

Zararlı larvaların üremeleri.Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi lalebruli Mesajı Göster Tekrar merhaba,
su aralar ust uste gelen terslikler sebebiyle hic yazasim yoktu... Bu hafta nispeten daha iyi gecti.

Once haftalardir suren kuraklikla ugrastik. Deli gibi sulama sistemi calismasina ve ben elle kalan yerleri sulamama ragmen cimlerde yer yer sariliklar olusmaya basladi.

Tam bununla ugrasirken cimleri bicmeye gelen adam ekip degistirdi onlar da cimlere genis yaprakli otlari oldurucu birsey atti. (herbicide). Tabii benim domateslerin en hassas oldugu sey ve bitkilerin bir anda keyfi kacti. Sehir suyundaki klor, herbicide derken yapraklar kivrildi, urunler giderek kuculmeye basladi.

Neyse gecen hafta siki bir yagmur yagdi (hala mevsim normallerinin %50 gerisindeyiz), biraz keyfim yerine geldi diyecektim ki asagida resmini sergiledigim siyah kabaklariminin bitkisi birden bire burustu. Suluyorum olmuyor, dibini kaziyorum derken bir arastirma yaptim "squash vine borer" diye illet bir guve kurdu girmis. Bizim Turkiye'de yok o yuzden Turkce karsiligi da yok. Esek arisina benzeyen bir guve once yumurta birakiyor sonra o yumurtadan cikan kurt govdeye girip buyuyor ve bitkiyi icerden cokertiyor.

Kurt iceriye girip bitkiyi yasayamaz hale getirince ancak ne oldugu ortaya cikiyor. Burada cok rastlanan bir sorun, cogu kisi basedemeyip kabak ekmeyi birakmis...

Hepsini uzerinde kabaklariyla soktum, icim acidi... Butun hepsinde kurt var. Simdi yeniden ektim, yapraklardaki yumurtalari larvaya donusmeden tek tek toplamak gerekiyor. Dualar ettim umarim bu guve yanlislikla Turkiye'ye gelmez diye. Turkiye'yi bir kere daha ozledim...
Sevgili lalebruli; Kabaklarınıza musallat bu zararlının zarar aşamasına gelinceye kadar gelişmesini sağlayan etkenler üzerindeki gürüşlerimi sunarak, topraklar üzerindeki gelişim düzensizlikleri ile bu zararlının larvalarının olgunlaşmakta daha sonra da kozasından çıktıktan sonrada zararlarını sürdürmektedir.

Topraklarda görülen hastalıklar genelde mantari kökenli olduklarından, buna bağlı olarakta olarakta gelişim süreci içinde mantar canlısının çoğalması bitkiye direk etkilerinin yanında, mantar sporlarının sizin bahçenizde zarar yapan canlının larvalarınında gelişim sürecinde katkı sağlıyarak bu canlıya konukçuluk etmektedir.

Topraklardaki düzensizliğe bağlı olarak gelişim gösteren bu mantari gelişmeler, toprakların taban suyunun yüksekliğine bağlı olarak mevsim yağmurlarıyla daha da artan bu suların hızlı drene edilmemesi ile toprak içi canlılar üzerinde dengesiz yaşam biçimine dönmektedir.

Bilindiği üzere topraktaki fazla su toprak içi havalanmasını kötü yönde etkilemektedir, bu süreç içinde havasız yaşayan bakterilerin artışına neden olarak oksijenli solunum yapan bakterilerin çoğalması ile mantar kökenli zararlı sporları artmaktadır.

Sonuç olarak sizin bahçenizde zarar yapan canlıların üremesi bu tür yolla topraklarda aktif olarak yaygınlaşmaktadır, zararlı oluşumlar hastalanan toprakların sonucunda ortaya çıkmaktadır, burada fazla suyun önemi ile drenaj sorunu yaşanmaktadır.

Bu durumu Meyvelitepenin önerisi ile ilaçla gidermeniz geçici bir önlem olmaktadır, topraklarınıza dışardan sağladığınız bu biyolojik ajanlar bir başka dengesizliğe sebeb olacaklardır, bu yöntem sağlıklı ve geleceği olan bir yöntem olmamaktadır.

Toprağa dışardan ilave edilen, organik maddeden farklı her oluşum toprak için gelecekte toprak yapısını düzelmiyecek şekilde bozmaktadır
Zararlı larvaların üremeleri.Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi lalebruli Mesajı Göster Tekrar merhaba,
su aralar ust uste gelen terslikler sebebiyle hic yazasim yoktu... Bu hafta nispeten daha iyi gecti.

Once haftalardir suren kuraklikla ugrastik. Deli gibi sulama sistemi calismasina ve ben elle kalan yerleri sulamama ragmen cimlerde yer yer sariliklar olusmaya basladi.

Tam bununla ugrasirken cimleri bicmeye gelen adam ekip degistirdi onlar da cimlere genis yaprakli otlari oldurucu birsey atti. (herbicide). Tabii benim domateslerin en hassas oldugu sey ve bitkilerin bir anda keyfi kacti. Sehir suyundaki klor, herbicide derken yapraklar kivrildi, urunler giderek kuculmeye basladi.

Neyse gecen hafta siki bir yagmur yagdi (hala mevsim normallerinin %50 gerisindeyiz), biraz keyfim yerine geldi diyecektim ki asagida resmini sergiledigim siyah kabaklariminin bitkisi birden bire burustu. Suluyorum olmuyor, dibini kaziyorum derken bir arastirma yaptim "squash vine borer" diye illet bir guve kurdu girmis. Bizim Turkiye'de yok o yuzden Turkce karsiligi da yok. Esek arisina benzeyen bir guve once yumurta birakiyor sonra o yumurtadan cikan kurt govdeye girip buyuyor ve bitkiyi icerden cokertiyor.

Kurt iceriye girip bitkiyi yasayamaz hale getirince ancak ne oldugu ortaya cikiyor. Burada cok rastlanan bir sorun, cogu kisi basedemeyip kabak ekmeyi birakmis...

Hepsini uzerinde kabaklariyla soktum, icim acidi... Butun hepsinde kurt var. Simdi yeniden ektim, yapraklardaki yumurtalari larvaya donusmeden tek tek toplamak gerekiyor. Dualar ettim umarim bu guve yanlislikla Turkiye'ye gelmez diye. Turkiye'yi bir kere daha ozledim...
Sevgili lalebruli; Kabaklarınıza musallat bu zararlının zarar aşamasına gelinceye kadar gelişmesini sağlayan etkenler üzerindeki gürüşlerimi sunarak, topraklar üzerindeki gelişim düzensizlikleri ile bu zararlının larvalarının olgunlaşmakta daha sonra da kozasından çıktıktan sonrada zararlarını sürdürmektedir.

Topraklarda görülen hastalıklar genelde mantari kökenli olduklarından, buna bağlı olarakta olarakta gelişim süreci içinde mantar canlısının çoğalması bitkiye direk etkilerinin yanında, mantar sporlarının sizin bahçenizde zarar yapan canlının larvalarınında gelişim sürecinde katkı sağlıyarak bu canlıya konukçuluk etmektedir.

Topraklardaki düzensizliğe bağlı olarak gelişim gösteren bu mantari gelişmeler, toprakların taban suyunun yüksekliğine bağlı olarak mevsim yağmurlarıyla daha da artan bu suların hızlı drene edilmemesi ile toprak içi canlılar üzerinde dengesiz yaşam biçimine dönmektedir.

Bilindiği üzere topraktaki fazla su toprak içi havalanmasını kötü yönde etkilemektedir, bu süreç içinde havasız yaşayan bakterilerin artışına neden olarak oksijenli solunum yapan bakterilerin çoğalması ile mantar kökenli zararlı sporları artmaktadır.

Sonuç olarak sizin bahçenizde zarar yapan canlıların üremesi bu tür yolla topraklarda aktif olarak yaygınlaşmaktadır, zararlı oluşumlar hastalanan toprakların sonucunda ortaya çıkmaktadır, burada fazla suyun önemi ile drenaj sorunu yaşanmaktadır.

Bu durumu Meyvelitepenin önerisi ile ilaçla gidermeniz geçici bir önlem olmaktadır, topraklarınıza dışardan sağladığınız bu biyolojik ajanlar bir başka dengesizliğe sebeb olacaklardır, bu yöntem sağlıklı ve geleceği olan bir yöntem olmamaktadır.

Toprağa dışardan ilave edilen, organik maddeden farklı her oluşum toprak için gelecekte toprak yapısını düzelmiyecek şekilde bozmaktadır



Toprakta bitki yetiştirmede doğal yöntemden ekonomi sağlamak.

Toprak içindeki bitki köklerinin bitkinin besin ihtiyacına yönelik toprağa salgıladıkları öz suları ile toprak içindeki besinlerin kendine ait olanları almak için foruma sokulan minerallerin çözülmelerini sağlamak olan bu enzimlerin aynı zamanda toprak içindeki yaşamını güvence altına alacak rekabet şartlarında düşmanlarına karşı bir savunma mekenizması içinde işlev görerecek toksinleride buludurmaktadır.

Bitkinin ilk gelişme yıllarında toprağa adaptasyonu sağlamakla güçlü bitkiler yetiştirdiğimiz taktirde, bitki topraktan sağladığı besinlerle kendini toprak içindeki kendinin zararlılarına karşı bu savunma mekizmalarınıda geliştirerek, çok güçlü olabilecek biyolojik savunmasının enzimlerini sentezleme gücüne sahip olacaklardır.

Esasa gelecek olursak bitkinin toprağa ilk uygulandıkları dönemde onun toprakla ilişkilerde destek olacak tek bir gübre var, dünya gündeminde Solucan Gübresi organik tarımın olmazsa olmazlarından sayılan bu mücize gübre içinde, bitkiye doğal biyolojik antibiyotik enzimlerle destek sağlıyacak, bitkimizi bu gübre ile buluşturma zorunluğu vardır.

Bu mucize gübreyi piyasalardan temin edilebileceği gibi kendimizin de üretme imkanı hiç zor değildir, hatta bu gübreyi üretiminde günü birlik kulanma imkanları ile piyasadan alınan ticari olanlarıdanda çok üstün özelliklere sahip olacaktır.

Bu gübreyi sağlıklı bitkiler yetiştireceğimizi düşünerek toprak çalışmalarımızın kapsamını genişleterek bitki yetiştirme aşamasına girmeden önce bu gübreyi üretme departmanları kurarak hem organik atıklarımızı çöp olmaktan kurtarırken kendi solucan enzim gübremizi üreterek bitki yetiştirme sürecinde bir girdinin masraflarından kurtularak bitki yetiştirme maliyetlerimizi piyasanın altına çekmiş oluruz.

Arkadaşlar artık hazır devri tükenmiştir çiftçi hayvanının yemini kendisi üretmezse toprağı için besin maddelerini kendi üretmiyorsa kimyasal veya organik ürünlere bel bağlıyorsa, zehir kullanarak topraklarının biyolojik yapısını bozuyorsa bu çiftçinin işi bitmiş olarak piyasa şartlarıyla rekabet edemiyerek çekilmesi doğal olacaktır.

Çifti insanımız şunu iyi bilmelidir doğal üretim yapmanın bütün kaynakları kendi elininin altında dağlar gibi durmaktadır, onun yapacağı şey tüketime dönük harcamalar değil üretime dönük makinalaşma olmalıdır.

Kendinin sahip olduğu değerleri aracı ve sanayici unsularının vaatlerine kanmadan toprağının gübersini, hayvanın yemini kendi üretimleri içinden sağlamasını bilmesi ile bir çok kalem girdinin tasarrufunu sağlıyacaktır.

Bırakalım artık sanayicinin mücize vaat eden reklamlara boğulan ürünlerine bel bağlamayıda topraklar dahil, her şey elimizden giderek tarımın simsarlarına geçecektir.


Arkadaşlar baharın yaşandığı şu günlerde bu çoşku içinde motife olarak biraz ileri gittiysem topraklar adına sizlerden özür dilerim, toprakların bereketi hep sizlerle olsun, sevgilerimle.

Saygılar sunarım.

Toprağa sevgi ile yaklaşan forum kişisi



Sevgili Aygün Hocaya şükranlarımla.

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi aygün,
Bitkilere aşkınızı ne güzel anlatmışsınız. Gül çeliklerinin filizlendiğini görmek...Bunun nasıl bir heyecan ve mutluluk verdiğini sanırım yine bizim gibilerden başkası anlamaz.
Çok hoş anlatmışsınız. Aslında bir öykü başlığı açsanız...Yani buna benzer anılarınızı orada yaşatabilirseniz biz de zevkle okuruz.

Sevgili aygün,

İnanınki bilseniz ne kadar doğa sevgisi ile dolu olduğumu, lakin samimi sorgulamalar bulamıyorum bu yüreğimdeki bu doğa sevgisini ortaya koyayayım, toprak ve doğa içinde inanki okadar mutluluklar yaşıyorumki kelimeler yetmiyor, mesajımdan alıntıladığınız bilgileri çok güzel ifade ederek yorumlamışsınız, duygularıma mazhar olmuşsunuz, anlıyorumki sizinde yüreğinizdeki bu doğa sevgisi ve bu heyecan yorumlara vesile olmuş size şükranlarımı sunuyorum.

Sevgili Aygün hanım, benim görüşüm insanın mutsuzluğu kendini doğanın bir parçası olduğunu unutmasıyla ortaya çıkıyor, ve eşya içinde bedbaht oluyor, lüks yaşam onun ruh hayatını dahada karartarak yaşamını bozuyor, hızlı yaşamın içindede tamamen insanlığını kaybediyor.

İnsan almış olduğu eğitimlerin ışığında fazileti bulabilyor yeterki istemiş olsun, ben kısıtlı ekenomim içinde mütavazi şartları olan geliboludaki evimin bahçesinde toprağı esas alan bir tutkuyla toprağımda yetişen bir bitkinin filizinde mutluluğu yaşayan nadir insanlardanım.

Bu sözüm yanlış anlaşılmasın "bir lokma bir hırka misali" olarak değilde az imkanlar içinde bile mutlu olmasını bilen insan bence en mükemmel olandır, sizin üzerinizdeki hasasiyetin iyi bir eğitimci oluşunuzdan geldiği kuşkusuz.

Çok hoş anlatmışsınız. Aslında bir öykü başlığı açsanız...Yani buna benzer anılarınızı orada yaşatabilirseniz biz de zevkle okuruz.

Sevgili aygün bu anlatımlar aynı zamanda benim doğayı yaşama heyecanımı ortaya koymak için bir ifade şekli olarak ortaya çıkıyor, yüreğimdeki bu doğa sevgisi adeta yüreğimden taşarak kelimelere dökülerek ifade buluyor, ne mutlu ki sizin gibi sağ duyulu insanlar vasıtasıylada bu duygularım paylaşım bularak huzura varıyor. İyiki sizin gibi duyarlı insanların olması, sevgiyle kalın tüm güzellikler sizinle olsun, yüzünüzden gülücükler eksik olmasın.

Saygılarımla.

Değerli epsody,

" İnanınki bilseniz ne kadar doğa sevgisi ile dolu olduğumu, lakin samimi sorgulamalar bulamıyorum bu yüreğimdeki bu doğa sevgisini ortaya koyayayım, toprak ve doğa içinde inanki okadar mutluluklar yaşıyorumki kelimeler yetmiyor, "diyorsunuz ama
açtığınız başlıklarda yüreğinizdeki heyecan ve bilgiyi paylaşım isteği öyle taşmış durumdaki; bunu farketmemek mümkün değil. O yüzden bu kadar karamsar düşünmeyin bence.

Güzel düşünceleriniz için de teşekkür ederim ve önerimi yineliyorum: Bu güzel heyecan ve coşku, içinde açığa çıkarılmayı bekleyen çok güzel öyküler gizliyor olmalı. Çünkü ışıldayan bir içtenlik var ve bu da yeterli.

Saygılar....


Bahçemi dolaşanlara şükranlarımı sunarım.

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi gtatas Mesajı Göster Sayın epsody sizi çalışmalarınızdan dolayı kutluyorum.Bahçe bahçe değil adeta cennet bir hürileri eksik valla.Çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Sevgili gtatas, Bahçem geliboluda ben istanbulda kalıyorum, ilk yıllarda daha yoğun ilgilerim olurdu şimdi bahardan giderek sonbahara kadar orada bulunarak o güzelliklerin oluşturulması için günülden çalışmalar içideyiz, yaşamızın ilerlemesi ilede aynı heyecanı duysakda uygulamda fiziksel engeller çıktığında etkinliğimizi sürdüremiyoruz.


Bahçemde sizi etkliyen güzellikler genelde toprak sevgimin bir nişanesidir, etkinliklerimburada ortaya koymaktayım, izlerseniz bu çalışmalarda benim ne kadar toprak dostu olarak çevreci anlayışımın paylaşımlarını bulursunuz.

Yeşillikleri yaratan güzelliğin sırları toprak yapısını anlamaktan geçiyor, benim bu konuda hasasiyetlerim hat safhada diyebilirim, bitkileri gerçekten seven biri olarak öncelikle toprağı severek yaklaşmaktayım.

Eline çapayı alıp sallamanın surumluluğuna varıp toprağa yaklaşmak gerek, bitkiler yetiştireceğim diyerek güzellikler ortaya koymanın yüzeyselliği içinde yapılacak işlerin peşinde olmadım, toprağıma içindeki canlıları hep ön planda tutarak onları toprağımın en fedakar emektarları olarak görmekteyim.

Bitkilerimizin beslenerek gelişmesi hep onların varlığı ile güzellikler meydana gelmektedir, yapacağımız bütün uygulamalarda gerçeği bilmek sorumluluğu bizim insanlığımızında bir göstergesi olmaktadır.



Orjinal Mesaj Sahibi epsody

Sakın kızmayasın yabani, ayrık otuna
Toprak ananın öz evladıdır onlar
Senin benim diktiklerim
Üvey evlattır o'na

Sevgili kuyrukk; Arkadaşımız Yücel Canpolat'ın Mesajından alıntıladığım bu sözün size kendi hobilerimin bilgileriyle yurumluyarak faydalı olabilecek paylaşımlar ortaya koyarak toprak bilginize katkı sağlamış olacağım.

Gerçekten bahçemizde çıkan yabani otlar ve ayrık otları toprağımızın öz evlatlarıdırlar çünkü toprak anamız onları besleyip büyütürken karşılığınıda almaktadır, bu sözü biraz açmam gerekirse, biz toprağımızda ekim yapmadığımız dönemlerde bize yaramaz dediğimiz bu otlar toprağımızın doğa olayları karşısında ona destek çıkarak şidetli yağmur sularının toprağımızı sürüklenerek taşınmasını fırtınalı havalarda rüzgarla savrularak bahçemizden uzaklaşmasına engel olmak tadırlar.

Yani gerçekten toprağımızın öz evlatları olduğunu bu zor zamanda ortaya koymaktalar, sizinde dediğiniz gibi bencillik etmeden onların topraklarımızda yaşamalarına müdahalarde akılcı olarak onların varlık sebeblerini inkar etmeden bu otlardanda fayda sağlamak için toprak düzenlemelerimiz içinde onların toprak üstü organlarını alarak toprak içindeki yaşamlarını bitirmemeliyiz.

Yabani diye nitelediğimiz bu otların toprak üstü organlarında toprağımızın çok değerli minerallerini taşıdığını bilenimiz fazla olduğunu sanmıyorum ve ekleyerek üzüntülerimle bu yabani otları imha etmek için arkadaşlarımız yakmaya varan uygulamalarına şahit olmuşumdur.

Bu otlar sizinde yakıştımanızla bencil duygularımızın hedefi olarak yabani sayılmışlar ve dışlanmaktalar, halbuki toprağımızın derinliklerindeki besin maddeleri ile dolu olduklarını kabul ederek organik atıkları değerlendirmede ilk sırada bu otların geldiğini belirterek vefa borcumuzu topraklararımıza ödemeliyiz.

Sayın Epsody
Verdiginiz bilgiler için çok teşekkürler.. Artık onlar öz evlatlarım.. :-) 

 
Toplam blog
: 29
: 1056
Kayıt tarihi
: 14.01.11
 
 

Elektronik teknisyeni olarak emekliyim, 1997 Ağustos'u itibariyle toprakla ilgili hobi çalışmalar..