Bahçeli "evet"çi de, Kılıçdaroğlu "hayır"cı mı?

Bundan yaklaşık 8 ay önce yazdığımız bir blogumuzda MHP ve CHP’nin 2019 seçimlerindeki “ortak” Cumhurbaşkanı adaylarının kim(!) olacağını açıklamıştık.[1]

Demiştik ki mealen, “her sıkıştığında AKP’nin can simidi olan Bahçeli ve de AKP karşısında hiçbir varlık göstermemekle görevli ve muhalefetçilik oynayarak demokrasi diye izlettirilen kukla oyununa inandırıcılık sağlama rolü” oynayan Kılıçdaroğlu’nun 2019 ortak adayları Sn. Erdoğandır.

Aradan daha 6 ay geçmedi, Sn. Bahçeli mevcut cumhurbaşkanlığı yetkileriyle de yetinmeyip anayasa değişikliğiyle sınırsız yetkilerle donatma “bonus”suyla AKP’nin yanında konuşlanarak blogumuzu milyon kere haklı çıkardı.

Geriye kaldı Sn. Kılıçdaroğlu!

Sn. Kılıçdaroğlu’nun adayının da Sn. Erdoğan olacağı iddiamız hatalı mı çıktı?

Kesinlikle hayır.

Sn. Bahçeli Anayasa değişikliği sürecindeki tutumuyla blogumuzdaki iddiamızı misliyle haklı çıkardıkları gibi Sn. Kılıçdaroğlu da iddiamızı haklı çıkarıyor.

Sn. Kılıçdaroğlu’nun izlediği politikanın referandum sürecinde “evet”e mi yoksa “hayır”a mı hizmet ettiğine bakacak olursak bunu rahatlıkla anlayabiliriz.

Sn. Kılıçdaroğlu’nun politikasını şöyle özetleyebiliriz.

Kılıçdaroğlu öyle bir “hayır” kampanyası yürütecek ki, kimse ne dediğini anlamayacak.

“Hayır”ın gerekçelerini öyle bir laf kalabalığına boğacak, öyle dikkat çekicilikten uzak, öyle etkisiz, öyle samimiyetsiz, öyle inandırıcılıktan uzak, öyle pısırık, öyle beceriksiz anlatacak ki, millet ister istemez gidip “evet” oyu verecek.

Şu blog fotoğrafındaki sorulara bakın lütfen…

“Oslo’da PKK’yla masaya kim oturdu, talimatı kim verdi, pazarlığı kim yaptı…” kim, kim, kim…

Bu soruları Sn. Başbakan’a yöneltiyor.

Aklınca Başbakan’ı köşeye sıkıştırıyor…

Sn. Kılıçdaroğlu’nun 7 yıla yaklaşan genel başkanlığı boyunca yaptığı tek iş bu… “kim yaptı, kim etti…” sorularını ortaya atıp cevapsız bırakmak.

“Kim” diye soruyor, soruyu ortada bırakıyor, sıvışıyor.

“Kim” peki kardeşim, sen söylesene…

Yok!

Ödü patlıyor…

…

Sn. Kılıçdaroğlu’nun rolü de bu.

O’nun görevi, demokrasi adı altından oynattırılan kukla oyununa inandırıcılık kazandırmak…

Bahçeli, AKP’nin hedefleri için açıktan göğsünü siper etti, Kılıçdaroğlu da başarısızlığıyla(!) milliyetçi-muhafazakar blok AKP-MHP ittifakının başarısının zeminini oluşturacak.

Kılıçdaroğlu’nun MHP’yle birlikte AKP’nin kazanması için izlemesi gereken politika bu. Boşuna mı oturtturuldu o koltuğa?

17 Haziran 2016 tarihli blogumuza dönün bir daha bakın bakalım yanılmış mıyız?

Kenan IŞIK