Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

Balbay'ın gözünden 3: "Delillere" yanıtlar

Balbay'ın gözünden 3: "Delillere" yanıtlar
 

Mustafa Balbay'ın Silivri'de yazdığı "Silivri Toplama Kampı Zulümhane" isimli kitabın içinden alıntılarla Balbay'ın şahsında uygulanan hukuk ihlallerine ve Balbay'ın suçlamalara verdiği yanıtlara yazılarda yer vermeye başlamıştım geçtiğimiz günlerde. Şimdi bunun üçüncü bölümündeyiz, bu kez madde madde kendisine sunulan delillere yanıt veriyor Balbay. Biz de şimdi Balbay'a kulak kabartıyoruz.

İlk olarak Ahmet Necdet Sezer'in mesajlarını örgütün diğer üyelerine taşımakla suçlanıyor Balbay. Bunun yanı sıra "cumhurbaşkanı bu işin dışında" deniyor. Gazeteci olarak görüştüğünü ve bu görüşmelerde açıklayamayacak hiçbir şey olmadığını söylüyor Mustafa Balbay, fakat Ahmet Necdet Sezer'le olan "kayıt dışı" anlaşması gereği bunları açıklamıyor elbette. Gazeteci sıfatıyla görüşmeyeceğim hiçbir kurum-kişi yoktur dediğini de daha önceki yazıda aktarmıştım.

Aynı şekilde Balbay'ın, Şener Eruygur'la da görüşüp bu görüşmelerini haberleştirmediği söylenmiş iddianamede ve bunun üzerinden "demek ki örgütsel bağ var" çıkarımı yapılmış. Halbuki Balbay bu görüşmeleri genel olarak birçok yazısında belirtmiş, bunun dışında iddianamede suç delilleri olarak bu yazılar da kullanılmış. Balbay şöyle diyor: Yazdın, suç. Yazmadın, suç...

İlhan Selçuk bir telefon konuşmasında "Ankara'ya geliyorum, herkesi topla" diyor ve iddianameye göre bu, Balbay'ın, İlhan Selçuk'un sekreterliğini yaptığını gösteriyor.

Balbay'a "neden bu kadar çok belgen var" diye soruyorlar ve Balbay da bunu "bir gazeteciye böyle bir soru sorulmasına dünyanın her yerinde gülerler" şeklinde cevaplıyor. Balbay bu belgelerin birçoğunu kitap haline getirdiğini ve köşelerinde konu ettiğini belirtiyor. Çirkin bir şekilde Balbay'ı bu belgelerden rant elde etmekle de suçlamışlar ve tüm banka hesapları didik didik edilmesine rağmen karanlık hiçbir nokta bulunamamış. Balbay, Ankara'da en çok belge gelen gazetelerden birinin Cumhuriyet olduğunu ve bu belgelerin hepsine gazetede yer verilmesi gibi bir mecburiyet olmadığını söylüyor. İddianamede kanıt olarak sunulan belgelerin birçoğunun Balbay'ın "Suriye Raporu", "İran Raporu" gibi kitaplarında kullandığı da belirtiliyor.

İddianamedeki bir diğer noktada "Genç subaylar tedirgin" haberinin Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun(CÇG) bir faaliyeti olduğu belirtilmiş. Yine aynı iddianameye göre CÇG'nin kuruluş tarihi 7 Ekim 2003, haberin yayın tarihi ise 23 Mayıs 2003. Buna benzer tarihsel çelişkilerin iddianamede oldukça fazla sayıda olduğunu biliyoruz basına yansıyan haberlerden de takip ediyoruz.

Mustafa Özbek'le diyalogları da suç olarak gösterilmiş iddianamede. Denmiş ki "Özbek'in her konuyu Balbay'a danıştığı görülmektedir." Balbay soruyor: Sürekli bana danıştığı nerede görülmektedir? Diyelim ki öyle bu suç mudur? Daha sonra bu danışmalardan "aralarında örgütsel bağ var" sonucuna ulaşıyor iddianame. Balbay ise "hem desteksiz atıyorlar, hem de bundan bir suç üretiyorlar." Siyasal açıdan farklı yelpazelerde olmalarına rağmen böyle bir araya gelmiş olmaları da bir suçmuş gibi gösteriliyor ki bunun açıklaması da Cumhuriyet'in verdiği Strateji eki ile alakalı... diyor Balbay.

Cumhuriyet gazetesi "fakir" bir gazete olduğu için Balbay'ın güçlü bir gazeteci olamayacağı ve bu kadar kolay görüşmeler yapabilmesinin ancak örgütsel bağ ile açıklanabileceğini yazıyor iddianame. Balbay "her şeyi bir kenara bırakıyorum, Uğur Mumcu nasıl çıktı bu gazeteden?" diye soruyor. Savcı, Balbay'a "bu ne iş, bütün protokollerde varsın" diye soruyor. Balbay, "ömrümce gazetecilik başarısı olarak düşündüklerim karşıma suç olarak çıkıyor" diyor.

Balbay şöyle soruyor;

-Ben bilgi-belge sahibi olmazsam gerçekleri nasıl yazacağım?

-Eğer gizli belge tutuklanmayı gerektirecek ağır cezalık suç olursa bu meslekte tek gerçek gazeteci kalır mı?

Kahramanmaraş Elbistan'dan şöyle bir haber gelmiş duruşmaya: "Balbay burada konferans verdi. 'Sakın kurtarıcı aramayın. O zaman kurtarıcıdan kurtulmak da ayrı dert olur. Kendi gücünüze güvenin. En kötü meclis bile kapalı bir Meclis'ten iyidir' demişti. Biz bu konuda şahitlik yapmaya hazırız."

Balbay günlükleri olarak bilinen notlarla ilgili olarak da şöyle savunuyor kendisini:

"(...) Bu notlar benim tuttuğum notlar değildir. Orjinal notlarım olamaz. Onlardan esinlenerek oluşturulmuştur. Notların 'MAC işletim sistemi' ile oluşturulduğu söyleniyor. Bugüne kadar bu sistemle çalışan bir bilgisayarım olmadı. Zaten aynı raporda el konulan bilgisayarın Windows ile çalışan bir bilgisayar olduğu saptanmış. Bu durumda MAC ile bir dosya oluşturulması nasıl mümkün olabilmiştir?"

Balbay'a 5 Temmuz'daki sorgusunda bilgisayardaki notlarıyla ilgili sorular sorulmasına rağmen, bilgisayarıyla ilgili araştırmanın 7 Temmuz'da yapıldığı yazılıyor iddianamede. Madem ki hard disk 7 Temmuz'da incelenmeye başlandı, o zaman iki gün önce bilgisayarın içeriği nasıl bilinebiliyor sorusunu yöneltiyor Mustafa Balbay. Ayrıca yasal hakları ve zorunluluk olmasına rağmen bilgisayarın bir kopyası da Balbay'a verilmiyor. Ayrıca dosyaların oluşturulma tarihlerine bakıldığında yüz sayfayı aşkın not tam tamına 1 dakika 33 saniyede oluşuyor gibi görünüyor. Bu durumda tek olasılık kalıyor: Bu notlar bir yerden kopyalanmıştır... Soru şu ki diyor Balbay, kim ya da kimler bu kopyalama işlemini yapmıştır?

Şu sözlerle kitaptaki savunmasını noktalıyor;

"Bilgisayarlımın içeriğine kanuna aykırı olarak müdahele edilmiştir. Bu bilgisayarın muhtemelen sonradan üretilenler de dahil olmak üzere tüm içeriği delil olarak kullanılamaz, değerlendirilemez."

Bu savunma elbette özetin de özeti gibiydi burada. Yazı uzamasın diye bu şekilde yapmak zorunda kaldım.

Kitap basında hak ettiği yankıyı bulamadı maalesef, eminim gazete sayfaları haberleştirmeye karar verseler bir yazıya göre daha ayrıntılı aktarım olanağı bulunacaktır. Lütfen tamamı için söz konusu kitabı alıp okuyunuz. (Silivri Toplama Kampı Zulümhane - Cumhuriyet Kitapları)

Bir dahaki yazıda artık Balbay'ın "burun sızlatan" anılarından kısa seçmeleri burada aktarıp bu seriyi sonlandıracağım.

 
Toplam blog
: 142
: 1092
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülteliyim. Seyahat benim için bir tutku, her fırsatta bir yerlere ka..