Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '15

 
Kategori
Güncel
 

Balık baştan kokar!

Belediye meclisinin Pazartesi günü yapılan Mart ayı meclis toplantısını takip ettim. Toplantı ‘Kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmemiştir’ şeklinde geçti.

Belediye başkan vekili Halim Sugü’nün başkanlık ettiği toplantıda, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) tarafından meclise 4 önerge sunuldu.

Birincisi 8 Mart’ta belediyede çalışan kadınların 1 günlüğüne idari izinli sayılması yönündeydi. Bu önerge görüşülmek üzere gündeme alındı.

İkinci önerge, meclis toplantılarının sesli olarak kayda alınması yönündeydi. DBP grubunun daha önce aynı önergeyi üç kez meclise sunduğunu ve hepsinin reddedildiğini öğrendim. Aynı önerge Mart ayında dördüncü kez meclise sunuldu, gündeme dahi alınmadan reddedildi.

Reddedilme gerekçesi belli değil, çünkü kimse konuşmuyor.

‘Kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmemiştir.’ AKP’li meclis üyelerinin katkısı bundan ibaret. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bile, toplantılar televizyondan canlı olarak yayınlanırken, Bingöl Belediyesi’nde toplantıların sesli olarak kayıt altına alınmasına dahi izin verilmiyor.

Belediye meclis üyeleri, görevlerinin sadece o salonda oturup, el kaldırıp indirmek olmadığının farkına varmalı.

Sesli kaydı bırakın bana göre meclis toplantılarının internet üzerinden canlı olarak yayınlanması gerekiyor. Belediye meclisi, bir bakıma halkın meclisidir, halk adına karar alma meclisidir. Bu nedenle halkın kendilerini temsil etmek için gönderdiği meclis üyelerinin neler yaptığını görmek bu halkın en doğal hakkıdır.

*** *** *** *** ***

Diğer bir önerge, belediyede anadilimiz olan Kurmanci, Zazaki’nin kullanılması yönündeydi.

Belediye tabelalarında, Kürtçe’nin Kurmanci ve Zazaki lehçelerinin de yer alması, insanların belediyede, kendi anadilleriyle konuşması, hizmet alması yönündeydi.

Önergede, Bingöl’ün bir Kürt şehri olduğu, Kürtçe’nin Zazaki lehçesinin yok olma tehlikesi altında bulunduğu belirtilerek, Bingöl Belediyesi’nin çok dilli belediyeciliğe geçmesi, buna da tabelaların Kürtçe’nin Zazaki ve Kurmanci lehçelerinde değiştirilmesiyle başlanması istendi.

Sonraki aşamada da belediye bünyesinde anadilde kreş açılması talep edildi.

Bu önerge de, hemen hemen hepsi Zaza olan AKP’li belediye meclis üyelerince reddedildi.

‘Biz Türkleştirildik, kendi anadilimizi konuşmak, konuşturtmak istemiyoruz. Zazaca yok olmuş umurumuzda değil’ dercesine, ‘Kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmemiştir’ şekliyle geçiştirildi.

‘Balık baştan kokar’ diye bir tabir vardır.

Aynı fikirdeyim.

Sorun belediye başkanından başlıyor.

Belediye başkanı bu toplantıya katılmadı ancak aynı konu daha önce de meclise sunulduğu için başkan bey konudan haberdardır. Yani bu ikince red idi.

Başkan beyin, aday adaylığı döneminde ve sonrasında ‘çözüm sürecine yerelden katkı sunacağız’ sözlerini dün gibi hatırlıyorum.

Başkan bey, bazı toplantılarda, kendi ana dili olan Zazaki lehçesini konuşunca herhalde ‘çözüm sürecine yerelden katkı sunuyorum’ diye düşünmüştür.

Bu düşünce bir bakıma samimiyetsizliğin, kendi kendini kandırmanın göstergesidir.

Kendi anadilinizi konuşarak çözüm sürecine katkı sunduğunuzu düşüneceksiniz ama kendi anadilinizin belediyede yaşatılmasına izin vermeyeceksiniz.

Şehir tabelalarında Türkçe, Kurmanci, Zazaki hoş geldiniz yazılmasının kime ne zararı var. Belediye birimlerinde Türkçe’nin yanında Zazaki veya Kurmanci’nin yer almasının kime ne zararı var.

Zaza olan belediye başkanı ve meclis üyelerine ne zararı var.

O kapının üzerinde Zazaki levhaların asılması, öncelikle başkan ve meclis üyeleri için gurur kaynağı olmalıdır. Ancak hepsi anadilini elinin tersiyle iterek, hem kendine hem çocuklarına kötülük yaptığının farkına varacaklardır.

İnşallah o zaman ah vah etmeyeceklerdir.

Belediye başkanına tavsiyem, bundan sonra göstermelik olarak Zazaki konuşmamasıdır.

Zazaki konuşmasını bir lütuf olarak görmemelidir.

Zazaki’nin yaşamasına izin vermeyip, toplantılarda göstermelik olarak Zazaki konuşmakla çözüm sürecine yerelden katkı sunmadığının farkına varmalıdır.

*** *** *** *** ***

Son önerge de, üniversitenin uygulamalarını protesto ekmek için açık grevine giren öğrenciler için belediye meclisince üniversite yönetimine çağrı yapılması yönündeydi. AKP’li meclis üyeleri, bu durumun belediye dışında olan bir durum olduğunu belirterek, red cevabı verdi.

Belediyenin görevleri dışında olan ancak insani ve vicdani sorumluluk gerektiren bu konuda, diğer konular gibi gündeme dahi alınmadı. Onlar için öğrencilerin açlık grevinde olmasının pek fazla bir önemi yoktu herhalde.

Sonuç olarak, halk tarafından belediye meclisinde görev verilen meclis üyelerinin, ‘Kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmemiştir’ kalıbından çıkmalarını diliyor, saygılar sunuyorum.

Ömer Şanlı

 
Toplam blog
: 42
: 273
Kayıt tarihi
: 05.08.09
 
 

15.02.1981 tarihinde Bingöl Merkez'e bağlı Emtağ Köyü'nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bingöl'de..