Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '09

 
Kategori
Öykü
 

Balkan şehidimiz Ethem Çavuş'un mirası

Balkan şehidimiz Ethem Çavuş'un mirası
 

Balkan Savaşlarında Yanya'da şehit düşen dedemiz Ethem Çavuşun aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.

Ethem Çavuş, kayınvalidemin babası. Her hatırladığında, gözleri dolu dolu olur, "ah babam" diye içini çekerdi. Kayınvalidemin anlatımlarıyla, babası savaşa çağrıldığında çok küçükmüş. Hayal meyal gözümün önüne geliyor diyor, küçük erkek kardeşi de henüz kundaktaymış. Vatan namustur diye, çağrı geldiğinde, heyecanla hazırlanmış, namazını kılıp duasını yaptıktan sonra, iki küçük yavrusu ile genç eşini, önce Allahına, sonra da akrabalarına emanet etmiş.

Hiç düşünmemiş bile, ne yersiniz, ne içersiniz diye. Aylık yok, gelir yok. olup olacağı biraz tarla, bağ bahçe. Evde birkaç küçükbaş ile o zamanın emektarı yaşlı bir merkep. Sevip okşamış çocuklarını, vedalaşmış hanımıyla, yakınlarıyla. Sonra arkasına bile bakmadan doğru asker ocağına. Öyle yürekliymiş ki, mahalleli günlerce cesaretini konuşmuş o tarihlerde.

İki çocuklu genç anne, bağından bahçesinden kaldırdığı ürünler ve evdeki koyunların da katkılarıyla kimseye muhtaç olmadan çocuklarını büyüte dursun, "ne kadar zaman geçtiği bilmiyorum, bahardı, güller yeni yeni açmaya başlamıştı " diyor kayınvalidem. Takvim yaşantılarına girmemiş, bir tek günlerin adı var. Evet haziran başlarında, çavuşumuz, kısa süreliğine hava değişimine gelmiş. Gelirken bir de hediye getirmiş, topraktan yapılmış, delikleri olan, dantel gibi nakışlı, boyalı, parlak sırlı bir üzüm tabağı. Yanyadan aldığını söylemiş. O tabak, rahmetli kayınvalidemden eşime, eşimden de bize miras kaldı. Evimizin en güzel yerinde cam korunakta saklıyoruz, en değerli süs eşyamız o.

10 günlük sürenin sonunda Şehidimiz çocuklarına defalarca sarılıp, öptükten ve hanımı ile akraba ve komşularıyla helalleştikten sonra, gözden kayboluncaya kadar dönüp dönüp arkasına bakarak zor gitmiş. Şehit olacağı, bir daha geri dönmeyeceği kimbilir malûm mu olmuştu?

Memlekette kalanlar tüm askerlerimize savaşta galibiyetleri için topluca namaz ve dualar etmişler defalarca. Hayat normal değilmiş ama katlanmak zorundalarmış. Ara sıra, dalgalar halinde, hükümetten gelen haberleri hep iyiye yorumluyorlarmiş.

Biraz daha büyüdüydüm diyor Kayınvalidem. Kuşluk vakti, kapılarını çalan asker esvaplı zabit, elindeki kâğıtları uzatarak, birşeyler söylemiş. Çocuktum duymadım ne söylediğini ama anamın bağırışları, konu komşunun eve doluşmalarından babamın şehit olduğunu anlamıştım diyor. Ethen Çavuş, muhaberat görevlisiymiş. O zamanın teknolojisi ile yapılmış çok ağır telsiz cihazını sırtında taşırmış. Bombalar sağa sola düştükçe, diğer askerler ağırlıkları olmadığından kolayca kaçışmışlar, ama çavuşumuz, o ağır yükle kaçamamış, isabet eden bir bomba ile kendisi de, cihazı da parçalar halinde savrulmuş. Aynı bölükte görevli memleketlisi bu gördüklerini sonraları gözyaşları ile bizimkilere anlatmışlar.

Hükümet "şehit aylığı" teklif etmiş dul eşe. Şehidimin canının, kanının karşılığı hayır demiş, kabul etmemiş Büyükanne. Ne onur yarabbim. Bu günkü zihniyetle kıyaslıyorum da... Hiç yakınlık yok davranış ve düşüncelerde.

Dul eş, eşine, sevgisine sadıktır, evlenmez. Yaşantısını çocukları üzerine kurar. Kızların eğitimi öneme alınmazmış o devirde. Ama oğul, askeri doktor olmuş.

Anne artık yaşlanmıştır çalışarak, ibadet ederek, Kur'anını okuyup aksatmadan dilinden düşürmediği şehidine dualar ederek yaşlanmıştır.

Eşim anlatırdı. Hiç hastalanmadı, sağlıklı bir yaşlı idi annannem derdi.

O gün sabahleyin, bahçeye gitmek istediğini, yalnız kendini de fazla iyi hissetmediğini söylemiş büyükanne. Su içmek istemiş, suyunu içerken gülümsüyormuş. Gözleri de farklı bir parıltı içindeymiş. Boş bardağı koymuş ve "çocuklar şehidim geldi, ben gidiyorum" demiş. Sonra da boşlukta bizim görmediğimiz bir şeyi, galiba şehidinin elini sımsıkı tutmuş. Kelime-i şehadetini tamamladıktan sonra ruhunu teslim etmiş.

Burada imanın gücü ile sürdürülen onurlu yaşamlardan kesitler var.

Bu olaylardan çok çok sonra bu aileye dahil oldum. Muhterem büyükanne ve şehit dedemiz ile tanışmak mümkün olmadı, Arada neredeyse iki nesillik zaman dilimi var. Bu öyküyü defalarca dinledim, her defasında da önceleri minnet ve şükranlarımı dile getiriyordum. Şimdilerde bir kaç sene evvel öğrendiğim eski türkçeden Kur'an-ı Kerim okuyup, ruhlarına hediye ediyorum.

Bugün özgürce bu toprakla yaşıyabiliyorsak, Ethem Çavuş ve nice Ethem Çavuşların sayesindedir. Mekânları cennet olmuştur inşaallah. Nurlar içinde yatsınlar TÜM ŞEHİTLERİMİZ.

MANEVİ HUZURLARINDA SAYGI İLE EĞİLİYORUM.

Hoşca kalın.

Ablanız
Gül Alkan

 

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..