Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Beklentiler sınırlı olmalı

Beklentiler sınırlı olmalı
 

sade yaşamak, hırslardan uzak olmak huzuru, huzur ise mutluğu getirir, mutluluk da sağlığın temel faktörlerinden.


Dünyaya gözlerini açtığında minik bir bebekti insanoğlu. Büyüdü, serpildi, büyüdükçe ihtiyaçları da arttı, istekleri de. İhtiyaçların, isteklerden farklı olduğunu hiç düşündük mü? Sanmıyorum. Büyük bir çoğunluk, ikisinin de aynı olduğunu düşünür. Ama hayır! İhtiyaçlar olmazsa olmazlardandır. Yani mutlaka, şart olan nesnelerdir. İstekler biraz, olsa da olur, olmasa da olur cinsinden.

Dünün çocukları, bugünün gençleri. Henüz ekonomik özgürlüklerine kavuşamamışlar, anne- babaya bağımlı yaşıyorlar. Dolayısıyle ihtiyaçları da istekleri de anne-babaya. Eğer bir de çoklu kardeşlerse vay o anne-babanın haline.

İhtiyaçlar zorunlu olarak temin edilirken istekler, evin bütçesine göre sınırlı tutulmalı. İmkânları zorlamak, imkânsızda israrcı olmak, anne-babayı ne kadar üzer? Bunu genç kuşakların anlaması, her ailede ne yazık ki mümkün görülmüyor.

Delikanlı yeni evli, ev hanımı eşiyle şimdilik pek mutlu. Bir zaman sonra sosyal çevre oluşuyor, ailece görüşmeler. Farklı mekanlarda daha lüks, daha modern eşyaları gören gelin hanım, evde ara sıra neşesiz. "Şu eşyamız eksik, şunu da isterim, yazın biz de tatile çıkalım". Genç adam düşüncelere dalar, kazancı evini ancak geçindirmektedir.

Zorluklarla ve taksitlerle eksikler alınır, fakat arkası kesilmiyor isteklerin. Şimdi ben diyorum ki, "kızım evlenirken, sen bu delikanlının gelirini biliyordun, o sınırlar içinde olacak isteklerin. Daha fazla birşey bekleme."

Yani taaaa başında, anlaşma devresinde, açık açık, "beklentiler" öğrenilmeli. Beklentilerin de ucu bucağı yok.
Evleri yoktur, büyüklerin de katkılarıyla veya kooperatif kanalıyla ev sahibi olurlar. Bu defa araba. Araba alınır taksitle veya tüketici kredisiyle. Araba, ana parası tamamen ödenmiş olsa bile eve iki nûfus ilavesi demek masraf yönünden. Bunların da düşünülmesi gerek.

Eğer isteklerine sınır getiremiyorsan sevgili hatuncuğum, o zaman sen de çalışmayı denesen, maddi bakımdan omuz versen evinin erkeğine. Tek başına yazık değil mi o adamcağıza. Yeni evlisiniz, kırmak istemez, sana hayır diyemiyor olabilir.

Türkiye'mizde erkekler genelde hanımlardan önce veda ediyorlar yaşama. Belki de tek başına göğüslemeye çalışıyorlar hayatın zorluklarını. Ama evlenirken hayat müşterek deniliyor, bence herşey müşterek olmalı, yani yükü çekerken de.

Hatunumuz lütfeylediler, bir iş bulundu ve çalışmaya başladı. Maaşını alıyor, kendi kazandığı pek kıymetli. Kolay kolay ortalara çıkamıyor maaşı. Zihninde "O, BENİM PARAM" diyor. İşte bu durumda sevgili gençler,  büyüğünüz olarak  ben şunu öneriyorum: İkinizin de maaşı ortaya konuluyor, birisi şöyle bir harmanlıyor, yani karıştırıyor. Artık senin paran, benim param olgusu ortadan kalkmıştır. Çünkü biz hep böyle yaptık, hiçbir zaman konu olmamıştı.

Değerli genç kuşaklar, bizler yolun yarısını geçtik, gelecek sizlerin. Yuvanızı, eşinizi çok sevin. Hiç kimse dört dörtlük değildir, herkesin kusurları olabilir, hoşgörülü olmak lazım. Mütevazı olup, eldekilerle yetinmeyi meziyet kabul edelim. Birbirinize "seni seviyorum" demek çok şey ifade etmez, zira o sevgi uğruna sizin ne yaptığınız önemlidir. Kısacası "SEVGİ EMEKTİR."

Karşılıklı dayanışma ve sevgi içinde nice yıllara...

Sevgilerle,

Yurdagül Alkan.

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..