Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Balyozcuu, lağımcı, baltacı, musluukçu tamirciii!... (II) / Türkiye Defteri

Balyozcuu, lağımcı, baltacı, musluukçu tamirciii!... (II) / Türkiye Defteri
 

Yakın zamanlarda gerçekleştiğini bildiğimiz dikkat çekici , balyozlu, gerçek bir olay varsa, o da, müteahhit marifeti ya da taşeron kullanılmış bir ''Balyoz Harekatıyla'', varolan tarih ve kültür bilincine istinaden somut olarak yerle bir edilen, tarihi Maslak Kasrı'nın asırlık duvarlarıdır!...

II. Mahmut zamanından kalan bu tarihi yapının, dünya kültürünce tescillenmiş, kalp motifleriyle süslenmiş tarihi dökme demir çitlerinin büyük kısmı, sözümona güvenlik açısından yıkılıp yok edilerek yeri de, üstü dikenli telli, beton-tel karışımı çirkinlik göstergesi bir çitle kapatıldı!... Ve kimsenin gıkı çıkmadı!... Ne asker-sivil bürokrasiden, ne de sivil toplum örgütlerinden, bir ses gelmedi!... Yaklaşık ikiyüz yıldır, bu çitlerle güvenliği sağlanan ve aynı zamanda Jandarma Komutanlığı'nın karşısında olan, bu tarihi alanın, en iyimser ifadeyle söylersek; demek ki, bilebilemediğimiz bir nedenden, güvenliği tehlikeye düşmüştü!...Neyse ki bu tarihi çitlerin bir kısmı, kasrın girişinde ve ayrıca Kışlaönü'nde, çirkin granit bir zemin üzerinde olsa da, yaşamlarını şimdilik sürdürüyor!...

Türkiye'de, askeriyenin yaptığı ilk darbe olarak tarihe geçen, 27 Mayıs1960 darbesi öncesinde, kısmen günümüz örneğine benzer bir durum yaşanmıştı!... Belki de bu olay, iİtihak ve Terakki Cemiyetinin başlattığı o hastalıklı geleneğin, Cumhuriyet yıllarındaki ''ciddi'' ilk, ön yapılanmasıydı!... Ve Cumhuriyetin siyasal tarihine, ''Dokuz Subay Olayı'' olarak geçmişti...

DP iktidara geldikten sonra, 1957-58 yılları içinde, daha önceden ''hadi deyip, bir teşkilat kuran'', illegal örgütlenmeye başlamış bir grup subay, o zamanlar, ''İstanbul Ekspres Gazetesi'' marifetiyle, yaptırılan ihbar sonucunda(!), ''Demokrat Parti hükümetine karşı bir komplo düzenleme hazırlığında oldukları için'' tutuklanmış, ancak o günlerde, Tümgeneral Cemal Tural başkanlığındaki bir askeri mahkemede yargılanmışlardı!... Bu olayda, Cumhuriyetin siyasal tarihine, ''Dokuz Subay Olayı'' olarak geçmişti... Sonuçta illegal örgüt zayıflatılmış (!), sekiz subay beraat etmiş, subaylardan biri orduyu isyana teşvikten iki yıl bir ceza almıştı...

Milli Birlik Komitesi' ndeki subaylar, ülkenin 27 Mayıs İhtilali' nde, çizdikleri yolda ilerlemesini istiyorlardı!..

Ve ilginçtir; 1961 seçimlerinde, AKP'nin son seçimlerde aldığı oyun birkaç puan üstünü, %47.9' la Adalet Partisi ve ve Yeni Türkiye Partisi (!) birlikte almışlardı!...

Ancak, 1961 seçimlerinde, CHP oyların % 36.3 2 ünü alabilmiş, DP'nin devamı olan AP' de oyların % 34.2 'sini almıştı!... YTP %13.7 CKMP'de % 14 oranında oy almışlardı..

Milletvekili ve senatör sayısındaki oranlar, milletin temayülünün AP ve YTP'nin birlikte hükümet olmasına daha yatkın olduğu imajını veriyordu ki, bu durum, komite üyelerinin bir kısmını rahatsız etti!... Devrim sonrası işler, gene istedikleri gibi gitmiyordu!.. İktidardan uzaklaştırdıkları DP'nin devamı olduğunu söyleyen AP onları rahatsız etmişti... Onlara göre, anayasal haklar hayata geçirilemeyecek, devrimin öngördüğü reformlar yapılamayacak hale gelmişti!... Hatta anayasada sosyal devlet kurulacak denmesine rağmen bu gerçekleştirilmediği için, iktidarın anayasa suçu işlediği bile söyleniyordu!... Bu askersel durum da, Amerika destekli yapıldığı söylenen, sözümona ihtilalin, bir başka yüzüydü!... Acaba bu durum, bu gün de olduğu gibi, askeriyenin homojen olmayan düşünce yapısından mı kaynaklanıyordu?...

Bu rahatsız edici seçim sonuçları yüzünden, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını bir yanda tutup, 10 general ve 27 albay, Harp Akademisi'nde, 21 Ekim 1961 tarihinde, bir protokol imzaladılar!...

Bu günlere de, bir ışık tutacak olan bu protokolde, şu kararlar alınmıştı: 'Türk Silahlı Kuvvetleri, 15 Ekim1961 tarihindeki seçimler ertesinde, meclis binasında, yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi mensupları toplanmadan, duruma fiilen müdahale edecek, bütün siyasi partiler faaliyetten men edilecek, seçim sonuçlarının yanısıra Milli Birlik Komitesi'de feshedilecek(!), ''iktidar milletin hakiki mümessillerine teslim edilecek'' ve bu protokolle alınan kararların uygulanması, 25 Ekim 1961'den öte bir güne ertelenmeyecek' ti!...

Durumu sonunda haber alan zamanın Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, darbeye iki gün kala, bu komutanları makamına çağırarak bu protokolun bozulmasını isteyerek onları ikna etmeye çalışmış, ''tatmin edici açılımlar sağlayacağı'' konusunda onlara söz vermişti!...

Sunay, İnönü'yü olaydan haberdar etmiş, o günkü CHP'nin lideri İsmet İnönü' de, tüm komutanların kaygılarını azaltmaya çalışacak bir formül bulmuş; bulunan bu formül(!), Çankaya Köşkü'nde, Cemal Gürsel Paşa yönetiminde siyasi parti yöneticilerinin imzaladığı bir protokolle, yürürlüğe girmişti!...

Bu protokolle, Cemal Gürsel'in, cumhurbaşkanlığına seçilmesi, İnönü'nün kurulacak koalisyon hükümetinde başbakan olması, ordudan 1960 ağustosunda tasfiye edilen subayların, yeniden göreve dönmesi, eski Demokrat Partililere af çıkartılmaması, kurulacak hükümetteki bakanlıkların da, CHP ve AP arasında, eşit olarak dağıtılması, karara bağlanmıştı!...

(devam edecek...)

26.şubat.2010 / Tarabya,

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..