Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '11

 
Kategori
Eğitim
 

Başarılı bir öğretmenlik üzerine düşünceler (Birinci Bölüm)

Başarılı bir öğretmenlik üzerine düşünceler (Birinci Bölüm)
 

Prof.Dr.Öner Samanlı, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması”nı yazdı


"Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması” 

BAŞARILI BİR ÖĞRETMENLİK ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 

ÖĞRETMEN İLE ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ 

Öğretme insanoğlunun bir yeteneğidir. Bu nedenledir ki, öğretme yeteneği evrensel bir uğraştır. Herkes birbirine bir şeyler öğretir, yanı sıra da bir şeyler öğrenir.  

Bu makale, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması”nın sağlanması amacıyla kazanılmış bilgilerimize yıllar içerisinde elde ettiğimiz deneyimlerimizi de katarak, daha iyisi nasıl sağlanabilir düşüncesiyle oluşturulmuştur. 

‘Öğretme’nin daha iyi yapılabilmesinde temel başlangıç, “nasıl daha etkili yapılabilir” sorusunun sağlıklı yanıtlanabilmesidir. Bu yanıtı verebilecek temel kapasite de, “öğreten” de saklıdır. Öğreten önce bireyin sonra herkesin etkisini arttırarak, toplumsal eğitilmişlik, öğretilmişlik etkisinin ve modelinin ortaya çıkmasını sağlayacak vazgeçilmez bir insanlık özgesidir. 

Eğitimdeki öğretmenlik eğitimi sonrası, gerek devlet ve gerekse de özel okullarda eğitimcilik yapan öğreticilerin birçoğunun olması gerekli, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması” yetisinden kesinlikle uzak olduğu ‘öngörümüzü’, bu alanda ‘30 yılı aşkın eğitimcilik yapmış kişiliğimizle’ eleştirel olarak net olarak ortaya koymaktan asla çekinmeden, her mecrada dillendirmişiz. 

Türkiye’nin bugünkü, tarihi, turistik, doğal, madensel, tarımsal, hayvansal, yer üstü ve yer altı tüm coğrafik zenginlikleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu denli yüksek ekonomik varsıllıkları bulunan bir ülke(miz)de geçmiş gelecek penceresinden şöyle bir bakıldığında, 1923-2010 süreci sonralarındaki dünya çıtasındaki yerinin ABD yahut Çin’in statik, ekonomik, dinamik ve sosyal argüman değerlerinin çok üstünde olması gerekmekteyken, somut durum neden bunun tam tersidir? 

Başarısızlığın kesin nedeni, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması”nda, icracı siyasi hükümetlerce yanlış yolların izlenmiş olmasındadır! 

Atatürk’ün kurduğu ilk, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri 1923-1950 yılları arasında, sömürgeci ülkelerin bıraktıkları enkazları temizlemekle kalmamış, eğitim ve öğretimde doğru bir çıkışla ulusal “milli” eğitim politikalarının geliştirilmesine de öncülük etmişlerdir. 

Bu süreçlerin hükümetlerinin eğitim alanındaki temel felsefesi, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin, ulusal “milli” olma(ma)sı yönündeki karar(sız)lıklarıyla örtüşür. 

Oysa, 1950-2010 tarihlerinin arasındaki ulusal “milli” eğitim faaliyetleri, ilgili bakanlığın ve müdürlüklerinin sadece isimlerinde kalmıştır. Halen de bu “millisizlik” eğitim ve öğretim faaliyetleri hızla dışa bağımlı bir eğitim ve öğretime ahlaki temelleri de zorlayarak hızla ilerlemektedir. 

Kimi yazar ve akademisyenler bu durumu, “Eğitim ve Kültür Erezyonu” altındayız yada gidilmektedir gibi söylemlerle tanımlamaktadırlar. 

Türkiye’nin özellikle de 1960 dan itibaren her alandaki büyük kayıplarının ve yatırım hatalarının nedeni üst yönetimdekilerin eğitimsizliğine ve eğitimdeki niteliksizliklerine denk düşmektedir. 

1960 dan bu yana yetiştirilen eğitimcilerin birçoğu kendi özverileri ve kendi olanaklarını zorlayarak kendilerini eğitmekteki çabalarını en üst seviyelere çıkartmaya çalışırlarken bir çoğu ise, bunun tam tersi durumda kalmayı yeğlemişlerdir.  

Özellikle, ülkenin 1980- 2000 sürecinde eğitenlerin, eğitimcilerin, eğitilenlerin 20 ila 45 günlük bir süreç içerisinde günümüzdeki nesli eğitmek için “Öğretmen” formasyonu altında diploma sahibi olduklarını ve Milli Eğitim Bakanlığınca görevlere atandıklarını da düşünürseniz ve hatta, geriye doğru bu söylemlerimize itibar etmeyerek somut araştırmalar yapar da, bizi doğrular iseniz, gerçeğin ne denli acıtıcı olduğunu da görmüş olacaksınız. 

Bu süreçler ne yazıktır ki, Türkiye’nin en acı siyasi tarihini kapsayan süreçlerdir. 

Bu süreçlerde, bir “komünizm” geliyor safsataları bağlamında halka verilen panikler doğrultusunda kurulan koalisyon hükümetlerinin adları ise MC “Milliyetçi Cephe” hükümetleridir. Bu süreçlerde devletin tüm yönetsel ve icracı makamlarında görevlendirilenlerin yüzde doksanı, Milli Gençlik Teşkilatları, Ülkü Ocakları teşkilatlarının militan ruhlu, eylemci silahlı ve kavgacı bireyleri arasından seçilerek yetkilendirilmişler bunlarda alt kadrolarını tüm devlet birimlerinde oluşturmuşlardır. 

(Bakınız bu dönemlerin; Milli Eğitim Bakanlığı ve Müsteşar, Genel Müdür, İl ve İlçe Milli Eğitim Kadrolarına) 

Bu kişilerin ellerinde, sadece Eğitim Fakültelerinden Yüksek Okullarından tam anlamıyla sahteciliklerle sahiplenilmiş ‘alınmış/verilmiş’ bulunan “Öğretmen” diplomalarının bulunmuş olması ülkemizin en büyük talihsizlikleri arasında asla unutulamayacak acı bir reçetedir. 

Aynı süreçlerdeki iktidar olan, siyasi hükümetlerin süreçlerinde, yetkilendirilmiş bu kişilerce eğitim üzerindeki siyasi eylemci potansiyelin yerleştirilmesi ana öncelikler arasında bulundurulmuş olup, kesinlikle, ülkemiz çocuklarının geleceğine yönelik başarılı yükselişlerin önü de ne yazıktır ki eğiticilik nosyonları olmayan bu şahsiyetsizlerce ötelenmiştir. 

Çünkü bunlar kendileriyle zaten, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması”nda özürlü ve yetisiz olan, kişiliksiz, gölgeleri boylarından çok uzun, güdük kişiliklerdir. 

Bugünkü 1980-2010 sürecinde de ne yazıktır ki bunların hala çoğunluğu mesleki icra ile bu devletin bilgili ve ilgili eğitimcileri ile aynı mekanları paylaşabilmektedirler. 

DEVAMI 2. BÖLÜMDEDİR… 

Prof.Dr Öner SAMANLI 

ANKARA – 2011 

SÖZDE DEĞİL ÖZDE, ROZETTE DEĞİL YÜREKTE,  

TÜRKİYE VE DÜNYANIN EN KAPSAMLI ATATÜRK SİTESİ  

KURUCU EDİTÖRÜ 

http://www.ataturksitesi.com 

E-BİLGİ İÇİN: siyasetgundemi@hotmail.com 

Yazarın Dipnotu: 

Milliyet Blog sayfalarımdaki yazı ve resimlerim, Yazar ismi ve Link verilerek alıntı yapılabilir. 

5846 sayılı, FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU Telif Hakları Yasası kapsamındadır. 

Yazılarımın tüm telif hakları, “CUMHURİYETÇİ ULUSAL HAREKET” adına, http://www.siyasetgundemi.com aittir. 

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..