Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı için yeterli 'liyakat sahibi' midir?

Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı için yeterli 'liyakat sahibi' midir?

Bir toplumda 'güvenin' ölçülmesinde, devlete ve onun kurumlarına ve yöneticilerine duyulan 'saygının' derecesi en geçerli 'parametredir.'

3 dönem Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerine başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 yıl sonunda geldiği aşama; toplum katmanlarındaki 'saygınlık derecesi' erozyona uğramış, vatandaşların 'kutuplaşmasına' neden olan 'sosyal ortamı' hazırlamıştır.

02.05.2011 tarihli ve ...wordpress.com/cilgin-proje-istanbul-...adlı blog yazımda; 'Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçim kürsüsünden bu yepyeni 'Tünel İstanbul' projesini bir seçim balonu olarak mı ortaya attı?' sorusunu yöneltmiştim.

'Seçmen kitlesine çalım atmayacak kadar 'karizmatik' ve 'özgüveni' yüksek profili ile Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, hatta Kuzey Afrika'nın çiçeği burnunda 'Avrupalı Türk/İslam Lideri' olarak Dünya'ya özellikle'Avrupa Birliği'ne(AB) karşı kumar oynamayacaktır' şeklinde yanıt vermiştim.

Başbakan Erdoğan, bir yıla yakın süredir hizmet veren 'Tünel İstanbul'u seçim balonu olarak ortaya atmadığını kanıtlamıştır.

Başbakan Erdoğan'ın sahip olduğu 'Allah vergisi' ve 'sonradan kazanılan' üstün özelliklerinin bilincinde olduğuna inanıyorum.

Başbakan Erdoğan'ın devlet adamlığında; 'üstün zekası,' 'karizmatik yapısı,' 'liderlik vasfı' ve seçkin dünya liderlerini geride bırakan 'manipülasyon' ve 'hatiplik' özelliklerindeki üst düzey performansı ile T.C. Başbakanlığı görevinin ilk iki dönemi 'başarı grafiği' zirveye ulaşmıştır.   

Ancak 3. dönem başbakanlığının ilerleyen aylarında her insan gibi 'evet efendimci' çevresi ve yakınlarının etkisiyle 'Ben ney'mişim be ağabey!' ruh durumuna girdiği günlerde kendini 'Kaf Dağı'nda görmeye' başlıyor.

Muhalefete 'saldırgan,' medyaya 'önyargılı,' halkına karşı da 'halden anlamaz' bir tutum içinde 'negatif enerji' üretmeye başlıyor.

Aynı düşünce ve fikirleri paylaşmayanları, 'yandaş olmayanları' 'sübjektif' bakış açısıyla değerlendirip, karşı görüşlere 'hoşgörü' ve 'tolerans' göstermekte zorlanıyor

Böylece 'Demokrat Erdoğan' gidiyor, yerine 'Otoriter Erdoğan' geliyor.

Gezi Parkı olaylarından günümüze; yüksek profiline karşın 'hasım' saydıkları ile 'iletişim sanatının' ön koşulunu olan 'empati' konusunda başarılı olamıyor.

Özetlersek; 'hukukun üstünlüğü/önceliği' ve 'yargının tarafsızlığı' ilkesini Cumhuriyet  rejimi için 'engel' gören 'antidemokratik' kafa yapısını sergilemektedir.

Sonuç olarak aklıyla hareket edebilme yetisinden yoksun; 17 Aralık 2013'ten günümüze kendi yarattığı 'paralel yapı' kavramını 'kısır döngüye' dönüştüren Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı için yeterli 'liyakat sahibi' midir?

01.07.2014. İzmir,Türkiye

Not: Fotoğraf Alıntıdır.