Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '12

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakan’ın varmak istediği nokta totaliter demokrasi mi?

Başbakan’ın varmak istediği nokta totaliter demokrasi mi?
 

Kuvvetler ayrılığı ve Türkiye’ye has başkanlık sistemi tartışmaları, mozaikçi iktidar görüntüsünden tam tersi yönde sapmalar ve söylemler, toplumsal sivil muhalefeti polisin orantısız güç yöntemleri ile bastırması, tutuklu gazeteciler gibi Türkiye demokrasisi için çok önem arz eden bir takım konulara yaklaşımı itibariyle bakıldığında, "Başbakan’ın varmak istediği nokta totaliter demokrasi miydi?” diye bir soru akıllara takılmakta.

12 Eylül zihniyeti de aynen böyle değil miydi?  

ODTÜ de öğrenciler Başbakan’ı istemiyor, protesto ediyor, üzerlerine bir polis ordusu gönderiliyor ve malum olaylar yaşanıyor. Yetmiyor, polis şiddetini kınayan öğretim üyeleri ve üniversite yönetimi hedefe konularak, "Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, sizin yetiştirdiğiniz öğrenci bunlarsa bizim ülkemiz batmış, bitmiş” diyor Başbakan. Kenan Evren mantığı bu! “Asmayalım da besleyelim mi”” zihniyeti bu!

Maraş katliamınının yıl dönümünde, kente gelenler zor kullanılarak dağıtılıyor, Alevi yurttaşlarımızın kaybettiklerini anma talebi dahi şiddetle reddediliyor.

Uludere’de öldürülen sivil vatandaşlar için devlet halen özür dilemediği gibi ölenlerin yakınlarından terörist olmadıklarının ispatı bekleniyor.

Bunlar gibi daha nice anti-demokratik uygulamalar düşündürüyor ki; söz konusu olan solcu gençler, gazeteciler, Kürtler, Aleviler, Ermeniler ise iktidarın mozaikçi yapısı çatallaşıyor ve “Türk Sünni Merkez Sağ Devletçi” kodları baskın hale geliyor.

Peki, bu iktidar değil miydi askeri vesayeti bitirmek için onca uğraş veren? Ancak sonrasında öyle gelişmeler yaşandı ki askeri vesayetten başka bir vesayete evrildik. Daha doğrusu farklı bir demokrasi anlayışına!

Bugünlerde siyasi arenada özellikle alternatif medyada bir kavram sıklıkla konuşulur hale geldi.

“Totaliter demokrasi” !  

Acaba AK Parti iktidarı ve Başbakan; mozaikçi yaklaşım sergilerken “bu coğrafyada ne kadar siyasal ve sosyal değerler varsa bunların hepsini ben sahiplenirim, hepsinin de düğümü benim elimdedir, ister çözerim ister bağlı tutarım” şeklinde mi düşünüyor?

Eğer ki böyleyse durum “Totaliter Demokrasi” ye işaret ediyor. Yani her ne kadar çarpık bir demokrasi olsa da çok partili ve genel oy hakkına dayalı, serbest seçimli bir rejim olacak ama aynı zamanda kuvvetler ayrılığının olmadığı, iktidarın olağanüstü güçlenerek adeta devlet haline dönüştüğü ve toplumsal hayatı belirlediği bir yönetim biçimi.

Totaliter demokrasilerde iktidar güçlü bir halk desteğine sahiptir, ancak toplumsal muhalafet aynı oranda baskı altında tutulur.

Bir yanda Nazım’ın, Ahmet Kaya’nın adlarını anarsın diğer yanda, ODTÜ’lü gençlere aşırı şiddet uygular, üniversite yönetimini itibarsızlaştırır, Uludere için “konu yargıda” deyip geçiştirirsin.
 
Bir yanda Kürt açılımından bahseder, diğer yanda Meclis’e Kürt halkının oylarıyla girmiş Kürt milletvekillerinin dokunulmazlıklarına dokunursun.

Bir yanda genç kızlarımızın özgürce türban takabilmeleri için yıllarca mücadele eder, diğer yanda iktidarı ve Başbakan’ı eleştiren, protesto edenlere şiddet kullanır, tutuklarsın, piknikte öğretmenler içki içiyor diye haklarında soruşturma açarsın.

İşte bu ve bunun gibi bezeri pek çok nedenden ötürü soruyorum “Başbakan’ın varmak istediği nokta totaliter demokrasi midir?”

İleri demokrasi, özgürlükler olmadan totaliter demokrasiden başka bir şey değildir. Başbakan bu konuda bizleri hızla yanıltmaya devam ediyor !


 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..